Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '21

 
Kategori
Estetik / Güzellik
 

Doğru doktoru bulmak - 1

DOĞRU DOKTORU BULMAK - 1
 
 - Çok zor iş kardeşim.. Gerçekten çok zor iş. Bazen başka kliniklerde ameliyat olmuş hastalar bize başvuruyor. Maalesef bizde revizyon ameliyatlarının ücreti normal ameliyatın 3 katıdır. Bu çok normal, çünkü ameliyat edilmiş alanda yeniden cerrahi işlem yapmak zordur. Hasta size, sadece düzeltilmesi gereken bir anatomik yapıyla gelmemiş, düzeltilmesi gereken bir anatomik yapıya yapılmış ve kötü sonuçlanmış bir ameliyat sonucu ile gelmiştir. Dolayısı ile ameliyat hem daha zordur hem de komplikasyon çıkma riski daha yüksektir. Dolayısı ile her zaman revizyon ameliyatları daha pahalıya çıkar. Bize gelen revizyon vakaları, ücretin yüksekliğini duyunca hemen "Hocam, bilsem ilk size gelirdim, ama google da aramalarda siz çıkmıyorsunuz" yada "instagramda hasta fotoğraflarınız yok" diyor (diyorlar ama, demek ki gerçekten araştırınca sorunlarını çözecek doktoru da bulabiliyorlar).. Dedim ya, doğru doktoru bulmak çok zor iş (ben kendim süper bi doktor olduğumu iddia etmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Sadece hastaların ancak sorun yaşayınca doğru dürüst bir araştırmaya girdiklerini anlatmaya çalışıyorum). 
 
 - 2000-2004 arası SSK hastanesinde görevli idim ve kızım da SSK hastanesinde doğdu. O dönem bazı akrabalar neden doğumu İstanbulda büyük bir hastanede yaptırmadığımızı soruyordu. Önemli olan hastane değildi. Doktorlardı. SSK da çok iyi doktor arkadaşlarımız vardı. Mesela kızımın doğumdan önce radyolojik takiplerini yapan Ertuğrul abimiz öyle kaliteli bir doktordu ki, mumla arasanız İstanbulda böylesini bulmanız zordur (İstanbulda görev yapan radyoloji uzmanları alınmasın). Ertuğrul abi şimdiye kadar çoktan emekli olmuştur. Hastaları için büyük kayıp. Tamamen onun sayesinde hamileliğin sorunlu olduğunu öğrendik, bu yüzden (onun önerisi ile) bir süre kortizol tedavisi yapılıp, doğumu olması gerekenden önce gerçekleştirdik. Oldukça riskli ilerleyebilecek bir doğum, problemsiz sonuçlandı. Hatta erken doğum olmasına rağmen, bebeğimiz doğru dürüst küvözde bile kalmadı. Doğumun sorunsuz sonlanmasında (eski) eşimi takip eden kadın doğum uzmanından daha fazla emeği, katkısı vardır Ertuğrul abinin. Hadi ben doktorum, Ertuğrul abimizin ne kadar titizlendiğini, bize gerekli uyarıları yaptığını görüyordum. Doktor olmayan, halktan biri için ise bir doktorun "doğru doktor" olduğunun anlaşılması çok ama çok zor. Bu yazıda biraz bu konuya değineceğim. Hastaların doktor seçiminde neden yanlış kriterleri gözönüne aldığını, aslında nelere dikkat etmesi gerektiğini yazacağım. Her zaman ki gibi madde madde yazayım, okuması kolay olsun..
 
 - Google yada instagramda doktor araştırmak, "doğru doktoru aramak" değildir:
Google yada instagram da doktor sayfaları genellikle medya firmaları aracılığı ile yönetiliyor. Bir sosyal medya yönetim firması doktora başvuruyor ve diyor ki "Sizin sosyal medya platformlarınızdaki paylaşımları biz yönetelim. Videolarınızı biz çekelim, editleyelim, yönetelim. Ücreti şu kadar..".. Doktor, medya yönetiminden, video çekmekten, editlemeden, history'e video-fotoğraf yüklemekten anlamıyorsa bu firma ile anlaşıyor. Bu işler genellikle para karşılığı alınan hizmetler yani. Sosyal medya hesaplarının iyi yönetilmesi, bol bol fotoğraf paylaşılması, doktorun iyi olduğu anlamına gelmiyor, sadece sosyal medya hesaplarının iyi yönetildiğini gösteriyor. Hatta sosyal medyada yayınlanan fotoğrafların bazısının photoshoplu olduğu hep anlatılır. Ben bir gün bir arkadaşıma "Bu fotoğrafları hastaların kendileri görmüyor mu? Photoshoplamışsınız diye şikayet etmiyorlar mı?" diye sordum. Verdiği cevap şuydu: "Hocam zaten sosyal medya yöneticisi firmanın bir görevi de paylaşımların altına yazılan eleştirileri hemen silmek, engellemektir".. Yani sosyal medya paylaşımlarına hiç güvenmeyin. Sahte takipçi alınıyor (daha yeni açılmış bir hesabın binlerce takipçisi oluyor), resimler photoshoplanıyor, eleştiriler siliniyor.. İnstagramda herşeyin sahte olduğu söylenir. İnsanlar hep mutlu, süper bi hayat yaşıyor vs.. Doktorların sosyal medya hesaplarının çoğu da aynen öyle.. Google aramaları da aynı şekilde. Google bir ticari işletmedir. Kim daha çok para bastırırsa reklamı o kadar çok yayınlanır. Arama sonuçları da tamamen web sitelerinin ne kadar google uyumlu olduğu ile alakalı.. Aslında bunlar da doktorun yetenekli bir doktor mu, yoksa cerrahisi kötü bir cerrah mı olduğunu göstermiyor. Sosyal medya hesaplarına bakarak doktor seçmeyin (sosyal medyadaki her doktor üçkağıtçı demiyorum, yanlış anlaşılmasın).
 
 - Youtube videoları yanıltıcı olabilir:
Doktorların youtube videolarını arada bir izliyorum.. İnanılmaz şeylerle karşılaşıyorum. Mesela bir gün bir doktor arkadaş popo implantı ile yaptığı bir popo büyütme ameliyatının videosunu paylaşmış. Ameliyat sırasında ameliyathanede çekilmiş video. Arkadaş anlatıyor: "Bu implantların ince uçları aşağıya gelecek şekilde konmalıdır.." diyor ve gerçekten implantların ince uçlarını aşağıya, kalın uçlarını ise yukarıya gelecek şekilde koyuyor. Görünce inanamadım, çünkü bu implantlar tam tersi şeklinde konmalıdır. Videoyu başa alıp bir kaç kez izledim. Adam resmen implantları ters koyuyor ve bunu doğruymuş gibi anlatıyor. Aslında bu implantların ince uçları yukarı, kalın uçları aşağı gelmelidir. Hatta, implantların kutusundan çeşitli dillerde (Türkçe de dahil) yazılı bir kullanım kitapçığı çıkıyor. Bu kitapçıkta, implantların nasıl yerleştirilmesi gerektiği resimle gösterilmiş. Maalesef videodaki o şanssız hastaya implantlar olması gerekenin tam tersi konmuş.. Merak ettim, internetteki şikayet sitelerine baktım. Bir hasta şöyle yazmış: "Biz *****dan iki kardeş gelip popo büyütme ameliyatı olduk.. İkimizin de poposu küp gibi oldu. Ağlayarak dönüyoruz.." Belli ki ikisine de bu implantlar ters konmuş. Bir önemli nokta da videoda verilen adresler. Görüntünün altında 4-5 adres sıralanmış. Londra, Stutgard, Münih, Berlin, İstanbul adresleri. Görünce şöyle diyorsunuz: "Vaay, doktor avrupada bir kaç ülkede şube açmış, yabancılara da hitap eden süper bi doktor!".. Youtube videolarına, videodaki doktorun anlattıklarına bile güvenmemek lazım.. Mutlaka muayenehaneye giderek muayene olun ve mutlaka bir kaç doktora görünün.  
 
 - Bir doktorun "profesör" yada "doçent" titrinin olması, her ameliyatı çok iyi yapar anlamına gelmiyor:
Hastalar genellikle profesör yada doçent ünvanlı doktorları "her şeyi bilir, en iyisini yapar" sanıyor. Bu maalesef doğru değil. Bu konuyu uzun uzun anlatmak istemiyorum, ama bir kaç örnek vereyim. Yıllar önce çok ünlü bir hocamızın gördüğü bir hasta bana başvurmuştu. İstediği şey, silikon implant ile bacak estetiği idi. Hastanın ilk gittiği "profesör" hocamız kendisine şöyle demiş: "Sakın ha! Sakat kalırsın, bacakların kesilir!".. Bu hasta sonra bize geldi ve ameliyatını oldu. Şimdi hastanın gözünden o hocamızın ne hale düştüğünü düşünün. Maalesef buna benzer çok olay yaşadık. Sanırım burada şöyle bir olay oluyor: hasta bir profesöre başvuruyor. Profesör, hastanın istediği ameliyatı bilmiyor. "Ben bu ameliyatı yapmıyorum, bu ameliyatta şu arkadaşımız yoğun çalışıyor, ona gitmenizi öneririm" demiyor. Bu yüzden hastayı bu ameliyattan tamamen vazgeçirmeye çalışıyor ve "Aman! Sakın ha! Sakat kalırsın!" falan diyor. Böylece ameliyatı bilmediğini saklıyor, hastayı ameliyat etmesine gerek kalmıyor ve hastanın başka bir doktora gitmesinin de korkutarak önünü alıyor. Ama gerçekte olan şu; hasta başka bir doktora gidiyor ve ameliyatını oluyor. Maalesef profesör hocamızın itibarı da iki paralık oluyor. Buradan özellikle yaşı ileri hocalarımıza sesleneyim: böyle yapmayın.. Size zararı oluyor. Kendisine başvuran hastaya "Bu ameliyatta çok tecrübem yok, şu meslektaşıma başvurmanızı öneririm" diyen harika hocalarımız da var. Sözüm onlara değil. Bir de şunu belirteyim; son yıllarda daha önce yapılmayan bir çok ameliyat ülkemizde yapılmaya başlandı. Genç arkadaşlarımız yurtdışında kurslara, workshoplara giderek bu konularda eğitim alıyor. Eskiden yapılmayan bir çok ameliyat, artık yaygın şekilde yapılmaya başlandı. Dolayısı ile yaşı ileri olan ve akademik ünvanı olan bazı hocalarımız bu ameliyatları hiç yapmamış olabiliyor. Yani düşündüğünüz gibi akademik ünvan demek, her ameliyatı mükemmel bilir anlamına gelmiyor. Bacak estetiği de yaygınlaşırken bu yüzden bazı hocalarımız hastaları "sakın ha! sakat kalırsın!" diye korkutuyordu.. 
 
 - Bir doktorun televizyon programlarına sıkça çıkması onun iyi doktor olduğu anlamına gelmez:
Artık duymayan kalmamıştır herhalde.. Doktorlar, Tv programlarına genellikle (en azından büyük çoğunluğuna) para karşılığı çıkıyorlar.. Yapımcılar, eskiden program başına kaç dakika ekranda kalacaksınız, kaça mal olacak, ay içinde kaç programa çıkmanızı garanti ediyorlar, bunun fiyat listesini gönderirlerdi (maillerimde bana gönderilmiş böyle onlarca tarife var). Ünlü bir sabah programı, program başına 12 bin TL alıyordu zamanında.. Zamanında derken, en az 10-15 sene öncesinden bahsediyorum. Sonra bu programlara para ile çıkıldığı duyulmaya başlandı. Yapımcılar da "hocam, bu programların bir iletişim vs vergisi oluyor, bu parayı o yüzden almak zorundayız" demeye başladılar. Hımmm... O zaman sayın Okan bayülgen bu vergileri falan cebinden veriyor; çünkü Okan Bayülgen'in konuklarından para talep ettiğini hiç duymadım. Kendisi bence ülkemizdeki nadir, adam gibi televizyonculardandır. Bir kez programına beni de davet etmişlerdi ve hiç ücret falan talep etmediler. Okan Bayülgen, programına birilerini konuk alıyorsa tamamen konusunda uzman olduğu için çıkarıyor. Bir çok program yapımcısı ise doktorlarla falan falan sayıda programa çıkmak üzere paket fiyattan anlaşılıyor. Sandığınız gibi doktorlar gerçekten işinde iyi olduğundan çıkartılmıyor televizyona; parayı bastıran çıkıyor ekrana (genelde en pahalı olan da reklam mahiyetinde bir haberle ana haber bültenine çıkmaktır). Burada hemen birileri ayaklanıp beni linç etmesin diye belirteyim, tabii ki televizyona çıkan her doktor bu şekilde çıkıyor ve yeteneksiz demiyorum ama yapımcıların böyle bir çalışma tarzı var (taş gibi gerçek) ve tv de gördüğünüz her doktor "ünlü yada işinde çok iyi" anlamına gelmiyor, bunu aklınızın bir kenarına yazın diyorum.. Zamanında (13-14 sene önce) bir psikiyatri uzmanı ile birlikte bir programa çıkmıştım. Tabii ki parasını vererek. O programda çekim arasında bu psikiyatri uzmanı meslektaşım şöyle demişti (kendisi benden yaşlıdır), "Hocam eskiden televizyon kanallarına uzman olduğumuz için çağrılırdık, artık üstüne para veriyormuşuz. Ben bayağı eskilerde kalmışım.." Ben de "Abi artık olay bu.. Eskiden programa davet edilip cuzi de olsa size bir ödeme yapılırmış, ben o günleri hiç görmedim. Artık siz hem vaktinizi ayırıyorsunuz, hem de üstüne para veriyorsunuz. Düzen böyle artık" dedim.. Bu artık bir PR çalışması. Zamanında bu tarz PR çalışmaları ben de yaptım. Doktorun adının tanınmasını sağlıyor, bu doğrudur. Ama demek istediğim, her tv ye çıkan doktoru "çok ünlü" yada "işinde çok iyi" sanmayınız..   
 
 - Bir doktorun medyada ünlülerle görünmesi, onun çok iyi bir doktor olduğunu göstermez:
Şu "ünlü hasta" olayı da aynı televizyona çıkmak gibi. Zamanında benim çalıştığım bir klinikte bir PR olayı planlanmıştı. Ünlü bir pop star sabah kliniğe geldi. Yanında menajeri falan.. Öğlen gazeteciler, magazinciler falan gelecek, hepsi davet edilmiş. Ama bir sorun var. Sanatçıya ödenecek para hesabına yatmamış! Kadın, "ben giderim o zaman" falan diyor.. Hemen para meselesi halledildi. Öğlen gibi gazeteciler geldi. Ünlü şahsa kliniğimizde bir takım uygulamalar yapıldı. Gazeteciler bol bol fotoğraf çektiler. Ertesi gün gazetelerde, internet sitelerinde fotoğraflar yayınlandı. Falan kişi, estetik uygulamalar için şu kliniği tercih etti diye manşetler atıldı. Hepsi bir PR çalışması idi.. Meslek hayatım boyunca binlerce PR çalışması gördüm. Hastalar ise bu haberleri okuyunca "Aaaa, falan kişi o kliniği tercih etmiş, biz de oraya gidelim" diyor.. Şimdi size soruyorum, tüm bu olan biten içinde o kliniğin / doktorun gerçekten işinde uzman olduğuna dair bir bilgi var mı? Yok!.. Doktorun işine ne kadar hakim olduğunun hiç bir ipucu yok bu PR çalışmalarında. Bu haberleri okurken bu gözle okuyunuz. Olan bitenin gofret reklamından farkı yok. Reklamda görürsünüz; ünlü film oyuncusu gofretten bir ısırık alır ve "Ovvvv!!! Bayılıyorum buna.. Hemen bir tane daha istiyorum!" der.. Bu reklam, gofretin gerçekten lezzetli olduğunun kanıtı mı sizce? Ama yakın bir arkadaşınız size "dün bir gofret yedim, nefisti" dese, olay farklıdır. Aynen bunun gibi, en iyi referans, doktorun ameliyat ettiği başka bir hasta ile görüşmenizdir. Neyse, yazının sonunda bunlara değineceğim..
 
 - Sosyal medyada paylaşımların çoğunun, planlı bir PR çalışması olduğunu farkedin:
Zamanında bir plastik cerrah arkadaşımız web sitesine şöyle bir fotoğraf koymuştu; lüks bir kafeteryada oturmuş, çay içerken plastik cerrahi kitabı okuyor. Çevresindeki masaların hepsi dolu; insanlar aralarında sohbet ediyor. Fotoğrafı çeken kişi belli ki profesyonel bir fotoğrafçı. Bu meslektaşımızı net odaklamış, geri plan flu çıkmış. Okuduğu kitabın bir tıp kitabı olduğu belli, kapağı falan görünüyor. Fotoğraf biraz uzaktan çekilmiş ki, kafeteryanın ortasında oturduğu, çevresinde sadece laflamak için kafeteryaya gelmiş, sohbet eden insanlar gösterilmiş. Fotoğrafın altına da aşağı yukarı şöyle bir şey yazmışlar: "Her yerde, her zaman bilgimizi güncelliyoruz".. Ben bu fotoğrafı görünce içimden şöyle dedim, "Len kimse farketmiyor mu bunun planlı yapılmış bir PR çalışması olduğunu? Resmen 'haberim yokmuş gibi çek panpa' fotoğrafı olmuş bu".. O fotoğrafı, profesyonel bir fotoğrafçının çektiği belli.. Bunun planlı bir çalışma olduğu belli.. Peki bu fotoğraf doktorun gerçekten güncel bilgileri takip ettiğinin kanıtı olabilir mi? Bu "makyajlı" dünyada gerçekten "kendinden güzel" insanları bulmak gerçekten çok zor.. Doğru doktoru bulmak çoook çook zor!.. 
 
 - Söylenen yalanları yakalayın:
Genellikle en sık söylenen yalan, hasta sayısına dair yalanlardır. Mesela şöyle derler, "Son 10 yılda 15.000 hasta ameliyat ettim".. Ben ne zaman böyle bir sayıdan bahsedildiğini duysam hemen hesaplarım; yılda şu kadar hasta ameliyat etmiş olmalı, ayda şu kadar, günde şu kadar... YUH!" derim.. Hesabını yaparsanız 10 yılda 15 bin hasta ameliyat ettiğini iddia eden bir cerrahın 10 yıl boyunca hiç durmadan, hem de her gün, aksatmadan, tatile çıkmadan, kongrelere gitmeden, herrrr allahın günü, günde 4 ameliyat yapması gerek. Bu adam ne zaman yemek yiyor, uyuyor, hastalarının kontrollerini yapıyor, yeni muayenelerini görüyor?.. Bu sayılar genellikle kafadan sallanır yani (bari makul bir sayı atsalar). İnanmayın. Bir arkadaşımıza da zamanında şöyle bir soru sormuştu bir gazeteci: "Televizyonda plastik cerrahları konu alan Nip-tuck diye bir dizi var. İzlediniz mi? Ne düşünüyorsunuz?".. Arkadaşımızın cevabı: "Ben dizinin yayınlandığı saatte ameliyatta oluyorum, izleme şansım olmadı".. Bunu gazetede okuduğumda YUH! dedim; çünkü Nip-tuck dizisi o zamanlar CNBC-E kanalında, pazar gecesi saat 01:00 de yayınlanıyordu. Yalanın bu kadarı! Arkadaşımız o kadar yoğun çalışıyor ki, pazar geceyarısı saat 01:00 de bile ameliyat yapıyor hesapta.. imaj o.. Yersen!!..
 
 - Doktor çok havalı ismi olan bir işlem yapıyorsa şüpheyle yaklaşın:
Bana sık sık anket firmalarından geliyorlar; çünkü onlara çok faydalı cevaplar veriyorum. Bu anketler genellikle piyasaya çıkarılması planlanan bazı dolgu maddeleri, yeni bir estetik cihazı yada yeni bir botox muadili hakkında oluyor. Firmalar aday bir kaç üründen hangisinin piyasada tutunabileceğini araştırmak ve satışları artırmak için ne yapılması gerektiğini planlamak için böyle anketler yaptırıyorlar. Bu anketçilere hep çok iyi fikirler verdim, onlar da böyle bir araştırma söz konusu olunca bana mutlaka uğruyorlar. Bana son soru olarak hep "satışları artırmak için bir öneriniz var mı?" diye soruyorlar. Verdiğim cevap hep aynı: "Ürüne hemen havalı bir isim bulsunlar".. Neden böyle? Neden havalı isimler satışı artırıyor? Bu tamamen bir pazarlama numarası. Yıllardır, bir kez bile olsa bu numaranın işe yaramadığını görmedim.. Bir örnek vereyim. Zamanında ABD de bir epilasyon lazeri satışa sunulmuştu. Bu lazeri "silk touch-ipeksi dokunuş" sloganı ile lanse ettiler. Nasıl ama, bir epilasyon lazeri için süper bir isim değil mi? Bir de "yanaktan yağ alma" ameliyatı var. Ben bu ameliyatı 2004 den beri "yanaktan yağ alma" adı ile yapıyorum; ama bu ameliyat ne zaman patladı dersiniz? Bir arkadaşımız bu ameliyata bir isim taktı ve bu isimle lanse etti, işte o zaman herkes koşa koşa bu ameliyatı olmaya geldi. Arkadaşımızın bu ameliyata taktığı ismi yazamıyorum, çünkü bu adı kendi adına ticari olarak tescillemiş, kullananı dava ediyor (yıllardır böyle bir şeyi neden yapmış anlamaya çalışıyorum.. Son derece manasız bir hareket. Hem bir ismi ticari olarak tescil ettirip, kimsenin o ismi kullanmasına izin vermemek, ama o ismin domainlerini almamak da nedir yahu? Son derece aptalca bir hareket.. Her neyse..). Bu ameliyata artık yaygın olarak "bişektomi" deniyor. Yiğidi öldürelim, hakkını yemeyelim; bu ameliyatın tanınmasını o arkadaşın bu ameliyata bir isim uydurmasına borçluyuz. Peki bu "havalı isimler" neden ilgiyi artırıyor? Ürüne, cihaza yada uygulamaya böyle özel, havalı bir isim takarsanız, hastaların gözünde diğer tüm uygulamalardan ayrı bir yerde konumlandırmış oluyorsunuz. O uygulama yada ürün, direkt olarak diğer rakip uygulama yada ürünlerden ayrışıyor. Tamamen bir algı meselesi, ama gerçekliği yok işte.. Genellikle o özel ve havalı isim uydurulmuş ürün, uygulama yada cihaz, diğer benzerlerinden o kadar da farklı olmuyor. Tamamen bir pazarlama numarası. Bu "havalı isim" o uygulama / cihaz / ameliyatın çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bir de isminin önüne "organik, lazer, hiper" gibi kelimeler getirilen uygulamalar var.. Bunları iyice araştırın. Tamamen bir PR numarası olma ihtimali vardır bu uygulamaların.. 
 
 - Doktorun süper giyinmesi, manken gibi pozlar vermesi de iyi doktor olduğunu göstermez:
Doktorun yakışıklı olması yada zımba gibi giyinmesi ameliyatı ne kadar iyi yaptığını göstermez; sadece faturanın daha yüksek çıkacağını gösterir :-) Nedense hastalar, takım elbise giyerseniz yüksek ücretleri daha kolay kabul ediyor. Halbuki bunun doktorun işinde ne kadar iyi olduğu ile alakası yok. Ben yaşam tarzım gereği her gün spor ayakkabı, blue jean ve tişört giyerim (hem de metal gruplarının tişörtlerini).. Sırf hastadan daha yüksek ücret alacağım diye yaşam tarzımdan taviz veremiyorum. Kendimi zorla bir kalıba sokamıyorum. Çünkü giyim kuşamla yapılan işin kalitesi arasında bir bağ kuramıyorum. Ayrıca olduğunuz gibi görünmeniz bence sizin dürüstlüğünüzü gösteriyor. Zorla "doktor kalıbına" girmeye zorlanmak nedir ya? "Bir doktor arkadaşımızın yardımcısı şöyle derdi, "Doktor bey çok pahalı giyinir. Adamın üstü başı para kokuyor. Tabii ki ücreti de yüksek olacak".. İşte bunu anlamıyorum. Ameliyatı o pahalı takım elbise mi yapıyor..?? Bakın, size sıkça yaşadığım bir olayı anlatayım. Bir hasta gelmiş, muayene olmuş, ameliyat günü almış.. Ameliyat sabahı hastaneye gidiyorum. Üzerimde Kreator tişörtü, blue-jean, ayaklarımda spor ayakkabılar.. Saçlar uzun falan.. Hastanın odasına girince bazen hasta yakınları şöyle bir süzüyor beni.. "Ulen ameliyatı bu serseri mi yapacak?" bakışları üzerimde.. İki dakikada ameliyatla ilgili bilgi veriyorum, ameliyattan sonra yapması gerekenleri anlatıyorum, son dakika sorularını cevaplıyorum. Hasta yakınlarının tavrı hemen değişiyor.. "Hocam, şu ameliyatı da yapıyor musunuz?, Bir ara şu ameliyat için sizinle görüşmek isterim" falan denmeye başlıyor. Aslında bu bir kaç dakikalık süreç çok da hoşuma gidiyor.. Mesele kılık kıyafet değil.. Doktorun kılık kıyafetine bakacağınıza onunla konuşun. Ameliyata ne kadar hakim, bir sorun yaşanırsa müdahale edebilir mi? Yapacağı ameliyat tekniği aklınıza yatıyor mu? Bunları sorgulayın..
 
 - Hastalar hiç "düşünmüyor". Hemen balık gibi oltaya atlıyor..
Kimse darılmasın, ancak bir patlıcan kadar düşünüp direkt oltaya atlayan hasta çok. Bir gün bir hasta bana telefon açtı. Bir ameliyat danışıyor. Arada da bir kaç sene önce bir başka meslektaşımıza burun estetiği olduğundan bahsetti. Arada şöyle bir şey dedi, "Doktor bey o kadar yoğun ki, ben o gün ameliyat olan 25. hastasıydım.." Bir günde 25 burun estetiği!! Yaw kardeşim, sende hiç akıl yok mu? Bir cerrah bir günde 25 vakayı nasıl ameliyat etsin? Bir burun estetiği kapalı teknikle yapıldığında 30-45 dakikada (hatta 15-20 dakikada) bitebilir, açık teknikle yapıldığında rahat 2 saat sürer (en az 2 saat!). Bir cerrah, bir gün içinde dikkati dağılmadan 3-4 burun estetiği yapabilir; hadi 5 tane yaptı diyelim; 25 ne ya! Belli ki yanında 4-5 cerrah çalıştırıyor ve hastaların büyük çoğunluğunu, yüzünü bile görmediğin cerrahlar yapıyor. Sende hiç akıl yok mu, bunu düşünemiyor musun? Yine kimse bana kızmasın, bu kadar bunu bile düşünemeyen hastalar, hakkettikleri doktoru bulmuş diyorum.. Sabah ameliyata gönderdikleri hastayı hastanenin bekleme odasında beklerken açık olan televizyonda cerrahın canlı yayına çıktığını gören ve ortalığı birbirine katan hasta yakınları var. Gerçekten olmuş bir olaydır. Hasta ameliyata alınıyor. Güya görüştükleri cerrah yapacak ameliyatı. Hasta yakınları televizyon izleyip vakit geçiriyorlar. Bir de bakıyorlar, ameliyatı yaptığını düşündükleri cerrah, televizyonda sabah programında, canlı yayında. Cerrah televizyonda canlı yayına katılmışsa ameliyatı kim yapıyor? Vallahi de billahi de olmuş olaydır..
 
------------------
 
 - Peki bir doktorun "iyi doktor" olması "doğru doktor" olması, ne demektir? Bununla neyi kastediyorum? Yine kolay anlaşılsın diye ipuçlarını madde madde yazayım:
 
- Cerrah hakim olduğu ameliyatları yapmalı. Cerrahlar genellikle yıllar içinde bazı konularda özelleşiyor. Bunun sebebi olarak, yıllar içinde bazı ameliyatları daha fazla yapmış olmak, daha çok o konularda tecrübe edinmek, belli bazı ameliyat türlerinde memnun hastaların daha çok olması sayılabilir. Mesela ben 21 yıldır özelde çalışıyorum ve son yıllarda daha çok erkek genital estetiği (penis büyütme, testis implantı, penis eğriliği vs), silikon implant ameliyatları (meme büyütme, popo büyütme, bacak estetiği) ve bazı enteresan, çok yaygın yapılmayan ameliyatlar (drooling ameliyatı, yanak estetiği, adem elmasının küçültülmesi, dil küçültme) üzerine çalışıyorum. Bu konularda tecrübem fazla olduğu için genelde hastalarım da memnundur.  
 
- Cerrah hakim olmadığı (ve sevmediği) ameliyatları yapmamalı. "Her ameliyatı yapıyorum" diyen cerraha ben olsam temkinli yaklaşırım. Eğer başvurduğunuz cerrah "bu ameliyatta çok tecrübem yok, bence bu ameliyat için şu arkadaşımıza başvurmalısınız" diyorsa o cerrah belki ameliyatınızı yapmayacaktır ama son derece dürüst biri olduğuna emin olabilirsiniz. Böyle cerrah arkadaşlarımız son derece az maalesef. Onları fanus içinde koruyup saklamak gerek.. İyi bir cerrah kimi ameliyat edeceğini bildiği gibi, kimi ameliyat etmeyeceğini de bilen cerrahtır. Hep böyle söylenir. Ben buna bir de şunu ekliyorum: "İyi cerrah hangi ameliyatı yapmaması gerektiğini bilendir (cerrah, hakim olmadığı ameliyatı yapmamalı)." Geçende okuduğum bir kişisel gelişim kitabında (Sedat Peker in meşhur ettiği "İKTİDAR - Güç sahibi olmanın 48 yasası" kitabı) "gücünüzü belli bir konuya yoğunlaştırın" diye bir bölüm vardı. Kısaca diyor ki "Bildiğiniz işe odaklanın. Böylece o konuda tecrübeniz artar, konuya iyice hakim olursunuz. Böylece o konuda rakiplerinizin yenemiyeceği kadar sağlam bir hakimiyetiniz olur".. Her ameliyatı mükemmel yaptığını iddia eden cerrah mı, yoksa belli konulara yoğunlaşmış, bu ameliyatlar konusunda tecrübe sahibi olmuş cerrah mı? Cevabı siz verin.. 
 
- Doktorunuz sizi istediğiniz ameliyattan vazgeçirmeye çalışıyorsa bir bildiği vardır. Kulak verin.. Bazen bana başvuran hasta, istediği ameliyat için uygun olmuyor. Mesela yanaklarından yağ aldırmak için gelmiş, ama yanakları zaten hafifçe çökük. "Bir çok hasta, sizinki gibi bir görünüme sahip olmak için ameliyat oluyor, siz zaten o noktadasınız, ameliyat olmanızı önermiyorum" diyorum. Böyle davranmamın sebebi şu: benim için ameliyat olup giden hastanın estetik açıdan etkileyici bir sonuç alınmış olması, o ameliyattan kazanacağım paradan daha önemli. Hastayı ameliyat etsem sonuç çok farklı olmayacak; hatta daha da kötüsü, şu an görünümü iyiken ameliyattan sonra kötü bir görünüme sahip olabilir. Bu durumda ameliyatı yapmamak daha doğru bence. Kazanacağımız para ikinci plandadır. Tek derdim, kliniğimizden çıkan hastanın etkileyici bir sonuçla gitmiş olmasıdır. Üç-dört doktora gittiniz diyelim, ve bunların ikisi ameliyat için gün verdi, ücreti söyledi.. Diğer ikisi ise ameliyat için uygun olmadığınızı söyledi. Tavsiyem, ameliyat önermeyen doktorları dinlemeniz yada bir kaç doktora daha görünmenizdir. Belki de gerçekten o ameliyat için uygun bir hasta değilsinizdir. Bu ihtimal aklınıza gelmiyor değil mi? 
 
- Cerrahınız en çok neye önem veriyor? Para? Gösterişli bir hastane, klinik? Sizin güvenli ameliyat olabilmeniz için yeterli bir hastane? Bence öncelikleri şu sıra ile olmalı (en başta ameliyata uygun bir hasta olduğunuzu varsayıyorum): hastanın güvenliği, bir sorun yaşanırsa buna müdehale edebilmesi (imkanları yeterli bir hastane), ameliyatın başarılı sonlanması, para kazanmak.. Para kazanmak en son öncelik olmalı. Yıllar içinde memnun hastalarınız arttıkça zaten para sonradan geliyor; yeter ki siz işinizi doğru düzgün yapın..
 
- Doktorunuz cep telefonu numarasını size veriyor mu? Açık yazayım, cerrahınız size cep telefonunu vermiyorsa ameliyattan sonra durumunuz umrunda değil demektir. Acı ama bunları açık açık konuşmak lazım.. Arada bir bana şu şekilde telefonlar geliyor: "İki gün önce liposuction yaptırdım. Kanül giriş yerlerinden kan geliyor. Korsem kirlendi. Ne yapmalıyım?" Cerrahınıza danışmalısınız, kendisini cebinden aramadınız mı? diye soruyorum. Hasta şu cevabı veriyor: "Bende cep telefonu yoktu. Kliniğini aradım, doktor beyin cep telefonu kullanmadığını söylediler.." YUH KARDEŞİM! Bu yalana nasıl inandın? Bugünlerde cep telefonu kullanmayan mı var? Belli ki cerrah cep telefonunun hastalara verilmesini istemiyor. Size tavsiyem, daha muayeneye gittiğinizde, cerrahınızın cep telefon numarasını alamıyorsanız hemen topuklayın oradan. Teknoloji, uygun yerde kullanılmazsa ne işe yarar? Cep telefonunun tam da bu durumda kullanılması lazım. Doktor, hastasına cep telefonunu vermiyorsa o telefonu sadece sosyal medya reklamları için kullanıyordur.  Halbuki ameliyat olmuş bir hasta, en ufak bir sorun yaşadığında doktoruna hemen ulaşabilmelidir. Cep telefonunu alamadığınız cerraha ameliyat olmayın! Nokta!..
 
- Mutlaka hastaya ameliyattan önce (en az 1 gün önce) ameliyat hakkında yeterli bilgi verilmeli, komplikasyon ihtimallerinden de bahsedilmelidir. Hatta, hasta yeterli bilgi aldıktan sonra bu konuyu yakınları ile konuşmalı, başka cerrahlara da danışmalı, sonra ameliyat olmayı düşündüğü cerraha bir kez daha gitmelidir. Yabancı kanallarda yayınlanan estetik cerrahi ile ilgili reality showlar var. Bir dönem yerli kanallarda da yayınlandılar. Dikkat ederseniz o programlarda hastalar doktora gidip muayene olur, sonra evde ailesi ile konuşur bu konuyu, arkadaşları ile tartışır.. Sonra doktora bir kez daha gidip aklına gelen soruları sorar, ikinci kez muayene olur. Bizde ise ne oluyor biliyor musunuz? Hasta gelip hemen aynı gün ameliyat olmak istiyor. Hem etik olarak yanlış hem de yasal değil.. Eğer doktorunuz sizi hemen ameliyata almaya meyilli ise, muayeneden sonra "hemen hastaneye gidip ameliyata girebiliriz" falan diyorsa, arkanıza bile bakmadan kaçın.. Bu iş böyle olmaz. Muayene ile ameliyat arasında en az 24 saat olmalı. Mutlaka başka cerrahların da fikri sorulmalıdır. Ameliyat meselesi aceleye getirilecek bir şey değildir..
 
----------
 
 - Peki doğru doktoru bulmak için ne yapmalısınız? Yine madde madde sıralayayım..
 
- Doktorun web sitesine, sosyal medya hesaplarına tabii ki bakın ama PR uygulamalarına karşı da uyanık olun. 
- Mümkünse doktorun önceki hastaları ile iletişim kurun. Doktorun eski hastalarının telefonlarını direkt doktordan isteyebilirsiniz. Bir çok hasta buna izin verir. Forumları tararsanız orada da doktorun eski hastalarına rastlayabilirsiniz.
- Mutlaka birden çok doktorla görüşün. Benim tavsiyem en az 5 doktordan fikir almanızdır. Her birinin önerdiği ameliyat tekniğini iyice araştırın. Doktorun sorduğunuz sorulara ayrıntılı ve net cevap verip vermemesi önemlidir. Tecrübesi az olan cerrah sorularınıza net cevap vermeyecektir. Ayrıca ameliyatının riskleri konusunda da açık olmalı ve komplikasyon ihtimallerini açık açık anlatmalı. Bugün internette her türlü ameliyat hakkında fazlasıyla bilgi var. Bunları okuyun, doktorun size verdiği cevaplarla mukayese edin. Doktor, ameliyat için uygun bir vaka olmadığınızı söylüyorsa bu bilgiyi aklınızın bir köşesine koyun ve başka bir cerraha da danışın. Belki de gerçekten ameliyata uygun bir vaka değilsinizdir..
- Cerrah garanti mi veriyor? Arkanıza bakmadan kaçın.. Her cerrahi işlem bazı riskler içerir. Ameliyat sonunda istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir (ki bunlara komplikasyon diyoruz). Durum böyleyken ameliyat sonucu hakkında garanti vermek ya cahilliktir ya da yalan söylemektir. Cerrahınızın sorumluluğu garanti vermek değil, ameliyatı cerrahi kurallara uygun şekilde, uygun şartlarda yapmak; yine de bir komplikasyon oluşursa, buna uygun şekilde müdahale etmektir.
- Daha ilk görüşmede doktorunuzun cep telefonunu alınız. Dediğim gibi, cep telefonunu alamadığınız cerrahı unutun. Ya ameliyattan sonra taburcu olduğunuz o gece kanamanız olursa.. Acil olarak doktorunuza ulaşmanız gerekebilir. Bunun önlemini önceden alın.
- Ben olsam ameliyatlarını baştan sona videoya alan bir cerraha fazladan kredi verirdim. Bir cerrah, ameliyatlarını baştan sona video kayda alıyorsa, ameliyatı uygun şartlarda yapıyordur, uygun teknikle yapıyordur, saklayacak bir şeyi yoktur. Ameliyatı bir yerden sonra hemşiresine bırakmıyordur. Silikon implant kullanıyorsa implantları kameranın önünde açtırıp orjinal implant kullandığını kayda alıyordur (evet, maalesef başkasından çıkma implantların kullanıldığı olmuş vakadır). Video kamera demek, hasta için "güvenlik kamerası" demektir. Ayrıca diyelim ki ameliyat sonrası bir komplikasyon yaşadınız. Diyelim ki dikişlerde açılma oldu, kanama oldu. Video kayıttan ameliyatın o kısmında ne yapıldığına bakılabilir, cerrahın bir eksiği var mı yok mu belli olur. Ben bu video kayıt işinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum ve 11 senedir tüm ameliyatlarımı GoPro kamera ile kayda alıyorum..
- Doktorun konusunda eğitim verip vermemesi de önemlidir. Kongrelerde sunum yapması, genç uzman meslektaşlarımıza konuyla ilgili eğitimler vermesi konusunda uzman olduğunu gösterir. 
- Konusunda kitap yazmış olması da elbette doktorun güvenilirliğini artırır. 
 
Kesinlikle unuttuğum bir çok şey vardır bu konuda.. Doğru doktoru bulmak çok zor iş.. Bu konuyu ne zamandır yazmak istiyordum; elimden geldiğince hastalara yol göstermek istedim.. Bu konu ile bağlantılı çok önemli bir mesele daha var; özel hekimliğin getirdiği "iyi" ve "kötü" şeyler.. Bu konudan da ayrı bir yazıda bahsedeceğim. Konu çok önemli! Kaçırmayın. Başvurduğunuz özel sağlık kurumunda gördüğünüz sahne dışında, perde gerisinde neler oluyor biliniz.. Sizin yerinizde olsam o yazımı da kaçırmazdım. "Doğru doktoru bulmak - 2" yakında bu köşede..
 
Op. Dr. Oytun İdil
Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanı
0 533 5690649
oytunmd@gmail.com
www.peniscerrahisi.com