Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '09

 
Kategori
Özel Günler
 

Doğum günümde sürpriz

Muhatabı yüreğinin titrediği insan olunca alınan bir doğum günü hediyesine iliştirilmiş bir notun bile her ayrıntısı ne kadar önemli oluyormuş meğer. Daha neler öğretecek bize bu hayat. Hiç büyük konuşmamalı.

Geçmiş zamanda bir aşkın iki tarafı olmak, hele uğruna bedel ödenmiş, emek harcanmışsa; geleceğe dönük dilekleri öylesine anlamlı kılıyor ki. İçi ısınıyor insanın. O küllenmesini umduğumuz sızı şöyle bir elinin tersiyle itiveriyor ölümlü bedeninizi. Hafiften sendeliyorsunuz. Bir anda geçmişe gidiveriyorsunuz. Sonra tekrar gerçek dünyanın "gerçek" aptallıkları arasında buluveriyorsunuz kendinizi. Daha sonra, tekrar gidip geliyorsunuz. Son travmalar daha kısa sürüyor ve nihayet iki zaman arasında asılı durumda, kafanızı dağıtabileceğiniz bir mekanda buluveriyorsunuz kendinizi.

Şimdi o kadar önemsiz ki ayrıntılar. Nerede, hangi saatte olursanız olun "o zaman" dasınız şu anda. Sadece bazı sesler değiveriyor kulağınıza. Son derece miyopsunuz. Az ötede olan bitenden bihaber "o zaman"da anılar arasındasınız artık. Hesap yok, keşke yok, birşeyleri değiştirme, filmi geri sarma çabası yok. Kendi cesedini inceleyen birisi gibi sadece izliyorsunuz. Kendinizi, içinizde kanayan "o zaman"ın fragmanlarını, yüreğinizde sıkışıp dışarı çıkmak için bedeninizi zorlayan duygu selini, gözlerinizi acıtan küçük lav sızıntısını izliyorsunuz sadece. Kafanızın sol yanında "ben buradayım" diyen bir basınç hissini taşıyorsunuz bir de.

Az ötedeki martı, beraber ekmek attığınız akşamlara götürüyor sizi. Ağaçlar, onu bırakıp şehre aktığınız sabahlarda size el sallayan, nanik yapan Yoğurtçu Parkı sakinleriyle özdeşleşiyor. Fondaki müzik, uyandığınızda sizi mutlu eden tınılar sanki. Bulutların arasından güneş parlıyor birden. Tıpkı o sabah gözlerinizi kamaştıran yaramaz ışıklar gibi. Yeniden, dünyanın geri kalanı "diğerleri" oluyor.

Derken birkaç mutlu insanı farkediyorsunuz yan masada. Dünya hala eskisi gibi anlayacağınız. Kimsenin sizdeki depremden haberi yok. Olsun. Sonra gözlerinizin önündeki perde kalkıyor. Derin bir nefes alıp tarih ve saat ayarlaması yapıyorsunuz bilincinize.

Doğum gününde her zaman böyle sıradışı hediyeler almıyor insan. İyiki doğdum, iyiki sevdim, iyikibir Minik Kuş yuvalanmış yüreğime.

 
Toplam blog
: 68
: 644
Kayıt tarihi
: 17.11.08
 
 

1964 İstanbul doğumluyum. Bekarım. Çocuk hastalıkları uzmanıyım. Halkla İlişkiler ön lisans ve İk..