Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

Doğum gününde...

Ülkece çok şey beklememize rağmen Güney Afrika biletimizi kendi kramponlarımızla Bosna’ya bayram hediyesi olarak verip, umutlarımızı bir başka bahara ertelediğimiz hüzünlü bir milli mesaimizin ardından yeniden süper ötesi ligimize döndük. Takımımız yeşil timsahlar diyarında Bursaspor’a konuk oldu.

Teröre kurban verdiğimiz kınalı kuzularımız ve Eylül fırtınasının peşine takılıp gidenler için maç öncesi yapılan 1 dakikalık saygı duruşu yine ilgimi ve tepkimi çekti pek kıymetli okur. Tribünlerin hakemle aynı anda tuttukları dakikanın acelesi varmışçasına erken dolmasının kabahati dakikanın ta kendisinde mi, yoksa onu tutanlarda mı? karar veremedim açıkçası. Halbuki, Avrupa’daki saygı duruşlarında dakikalar aynı anda tutulur ve yine aynı anda dolar. Bizdeyse; bırakın tutulan dakikaların aynı anda dolmasını, slogan atma hastalığımız vardır böylesi saygı duruşlarında.

Futboldan çat-pat anlayanlar bile bilir Bursa deplasmanlarının ne kadar zor olduğunu. Timsahın dişleri arasından 3 puanı söküp almak da her baba yiğit takımın harcı değildir. Bir bataklığı andıran ve yıllardır iyileştirilemeyen stat zeminin de payı büyüktür elbet Bursa’nın zor deplasman oluşunda. Bu maçta da beklendiği gibi zorlanıyor takımımız. Bursaspor’un o bunaltıcı baskısından kurtulup, kendi üstünlüğümüzü rakibe kabullendirmemiz, devre bitimine yakın kaptanımızla bulduğumuz galibiyetin müjdecisi golümüzle mümkün oluyor.

İkinci devre karşılıklı ataklarla geçse de kalecimiz Volkan’a fazla iş düşmüyor çünkü geri dörtlümüz başlayan Bursaspor akınlarını kalemize yaklaştırmadan imha edip, geri püskürtüyor. Buna karşın Bursaspor’un ne zaman ne yapacağını kestiremediğimizden yüreklerimiz ağızlarımızda bekliyoruz dolmasını 90 dakikanın.

6 oyuncumuzdan sarı tebessümünü esirgemeyen ve adını beklide 68 kuşağına borçlu olan Deniz Çoban’ın bitiş düdüğüyle derin bir oh çekiyoruz. Böylelikle şampiyon olarak tamamladığı 1964-1965 sezonunun ardından 45 yıl sonra ikinci kez ligde ilk 5 maçından galip ayrılan taraf oluyor takımımız. Darısı en sevdiğimiz sayı olan 6’ya, yani 6’da 6 yapmaya olsun.

Doğum gününde bir selamını eksik etmeyen Alex için ne yaza bilirim ki? Yine bir maestro gibi yönetti takımını. Golü bile ters ayağı ile attı. Bana da kaptana teşekkür etmek düşer bir golünü eksik etmediği için doğum gününde…

Bu yazıyı burada bitirip sizi kelimelerimden kurtarmak isterdim fakat bugün yaşadığım güzel bir olayı yazmasam gözüme uykunun gramı girmez sevgili okur. İlla ki dostlarınız vardır şu koca deryada her şeyinizi güvenle paylaşabildiğiniz. Onları mutlu edebilmek adına hiç bir şeyden kaçınmazsınız şüphesiz ki. Benimde naçizane yüreğimi paylaşabileceğim bir dostum var. Hafta sonundaki Galatasaray-Beşiktaş derbisini bizim evde beraber seyrettik Galatasaraylı can dostumla. Kameralar, Galatasaray başkanı Sayın Adnan Polat’ın elinde tuttuğu ve üzerinde Metin Oktay’ın resminin olduğu atkıya odaklanmıştı maç öncesinde. O anda aklımdan bu atkıyı can dosta hediye etmek geçti doğum gününde. Bunun için de GS Store’a gitmem gerekiyordu.

Antrasit Arma-2009 formamı giydim ve düştüm yollara. Uzun sayılabilecek İ.E.T.T. otobüs yolculuğunun ardından nihayet vardım Suadiye GS Store’a. Umduğumdan da sıcak karşılandım diyebilirim. Mağazanın girişinde 4 basamaklı merdiven vardı ve beşik kemreli yarim akülü iskemlemle içeri girebilmem için yardım almam gerekiyordu. Mağaza görevlilerinden iki kişinin yardımıyla merdiven engelini aştım ve girdim içeri. Kısa bir GS Store turunun ardından alacağım ürünü paket ettirdim ve başladık tatlı bir ezeli rekabet muhabbetine. Beni Fenerbahçe formasıyla gören diğer müşteriler önce bir şaşkınlık yaşıyor sonrada gülümsemeye başlıyorlardı. Antrasit Arma-2009 formama da bakışlarındaki o hayranlığı gizleyemediler desem yeridir hani.

Mağazadan ayrılırken, yardım eden görevlinin yüzünde; bir Fenerbahçelinin GS Store’den ürün almasının gururu, ürün alan o Fenerbahçelinin yüreğinde ise can dostunu mutlu edecek olmasının haklı mutluluğu vardı. Yeter ki sen mutlu ol can dost, ben centilmenliği eksik etmem doğum gününde…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..