Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '06

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Doktorum oğlum ve ben

Doktorum oğlum ve ben
 

3-A sınıfı öğretmeni çok ciddiydi. “ Sizin bir uzmanla görüşmenizde fayda var, ” dedi. “ Dikkatini derse vermiyor bir, ödevlerini yapmıyor iki, çok dağınık üç, arkadaşlarına şiddet uyguluyor dört, grup oyunlarına katılmıyor beş. ” Hüküm verilmiş kalem kırılmıştı. Devlete ve görevlilerine karşı gelmemem gerektiğini deneme yanılma metoduyla öğrenmiş bir kişi olarak, hiç itiraz etmedim. Bende boş değildim. Benim de bazı şüphelerim vardı.

Oğlumdaki şiddet eğiliminin nedeninin bilgisayar oyunları olduğunu düşünerek şiddet içerikli oyunları yasakladım. Artık strateji oyunları oynuyor.

Dikkatini spora yöneltmeye ve futbolu sevdirmeye karar verdim. “Top oynadın” diye beni maşayla döven annem evden çıkarken arkamızdan bağırdı. “Oğlanın sol ayağını çalıştır! Sol ayak önemli” Paranın kokusunu almıştı…

Müsait bir yer bulduk. “Bak” dedim. “Bu iki çizginin arası bizim kalemiz” Oğlumun gözleri önce parladı sonra vahşi bir sesle sordu “Düşman kalesi neresi?”

Bu sorunun beni bozguna uğratmasına izin vermedim. Bir pota yaptım, topu ona uzattım ve bunun içine atmasını istedim. Oğlum önce potaya baktı sonra topu elinde bir iki çevirdi ve “Pimi nerede?” dedi.

“Şiddet eğilimi” konusunda komşulardan da birkaç şikayet almıştık. “Büyüyünce geçer” diye düşünürken komşumuz Pakize hanım konuyu Avrupa İnsan Hakları mahkemesine kadar götüreceğini ifade etti. İç hukukumuzdaki yollar tükenip konu oraya intikal edene kadar bizim oğlanda büyür diye ciddiye almadık. Ancak yanımızdan geçen ailelerin çocuklarının ellerini tutmaya ve şerit değiştirmeye başlamaları üzerine anladık ki Pakize Hanım konuyu mahkeme yerine komşuya taşıyarak herkesi ortak mücadeleye çağırmıştı.

Ödevlerini yaptırma konusunda yaşanan gerilimin evdeki birlik ve beraberliği –ki en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda- tehlikeye düşürmesi, mevcut huzur ortamını bozması üzerine müdahale kararı alarak bir uzmana gitmeye karar verdik.

Yolda oğlum sordu, “Beni yaramazlık yaptığım için mi doktora götürüyorsunuz?” “Hayır!”dedim, “Dikkatini neden derslerine veremediğini ve kendini ifade etmek için neden şiddete başvurduğunu araştıracağız” “Evet!” diyemezdim ya…

Gittik bir merkeze. Yetişkinlerin de gittiği bir yer olmasına rağmen bizi karşılayan bayan yüzünde kreş çalışanlarına ait bir gülümsemeyle oğluma “ Hoş geldin yakışıklı,” dedi. Problemin oğlanda olduğunu anlamasından hiç alınmadım ve orasının iyi bir yer olduğuna karar verdim.

Bizi önce bekleme salonuna aldılar. Bekleme salonundaki dergiler yayın hayatını sürdürmekte idi. Bir süre sonra odalardan birinin kapısı açıldı ve baktığım moda dergisinin sayfaları arasından çıkan genç, güzel ve çevik bir psikiyatrist oğlumu içeriye davet etti. Ben panik halinde onun küçük bir çocuk olduğunu ve kendisine refakat etmemiz gerektiğini söylemeye çalışırken oğlum kendinden emin bir şekilde “Hey! dostum, başa çıkabilirim” diyerek odaya yöneldi. Doktor yüzündeki genç, güzel ve çevik psikiyatristlere mahsus gülümsemesini hiç bozmadan, kullanımı genç, güzel ve çevik psikiyatristlere ait ses tonuyla, yanında bulunabileceğimi belirterek ortamı gevşetti. Ruh sağlığı bozuk olanların doktora giderek bir uzman yardımı almaları gerektiğini söyleyen yetkili makamlara hak vererek içeri girdim.

Arkamdan giren ve bana dik dik bakan eşimin göz menzili dışındaki bir koltuğa hasta sahibi gibi kuruldum. O sordu ben cevapladım. Ben sordum o cevapladı.

Geceleri yanımıza gelerek yanımıza yatan oğlumun bu alışkanlığının altında yatan nedenleri konuştuk. Odasını ve yatağını onun yatması için çekici hale getirdiğimizi ancak bu alışkanlığından vazgeçiremediğimizi söyledim.

Bunu neden yaptığını sorduğunda oğlumun “yalnız yatmaktan hoşlanmıyorum” şeklinde bir cevap verdiğini, evlilik için biraz erken olduğunu ilkokulu bitirinceye kadar bekleyeceğimizi, evlendikten sonra nasılsa yanımızda yatmayacağını düşünerek avunduğumuzu belirttim.

Genç, güzel ve çevik psikiyatrist “oğlumun yapmasını istediğimiz veya istemediğimiz konularda kararlı olmamız gerektiği, oğlumun her fırsatı ve ortamı kullanarak bizden taviz koparmak isteyeceği” gibi uzmanların bildiği, ebeveynlerin ise yapamadığı birkaç bilimsel tavsiyede bulundu.

Alışveriş merkezlerinde istediklerini aldırmak için yırtınırcasına ağlayan çocukların anne ve babaların diğer insanların yanında küçük düşmemek için bu isteklerini yerine getirmek zorunda kalacaklarını düşündükleri örneğini verdi.

Bu arada oğlum kendisine sorulan birkaç soruyu kibar bir şekilde cevaplandırdı ve görüşme boyunca hiperuslu davrandı.

Oldukça yararlı ve iç ferahlatıcı bu bilgilenmenin ardından şiddet eğilimi ve dikkat eksikliği gibi konularda değerlendirmek üzere test yapmak gerektiğini söyleyen doktorumuzun bu önerisini –hemen- yerinde buldum. 10 gün sonra yeniden görüşmek üzere ayrıldık.

Dışarı çıktığımızda “Eve gitmeden önce alışveriş yapalım. İhtiyaçlarımız var!!!” diyen bir sesle irkildim. Bu sevgili eşimin sesi idi ve ben onu unutmuştum. Bunun nedeninin oğlum mu yoksa doktor mu olduğu konusunda yaptığımız çetin müzakere alışveriş merkezine kadar sürdü. Eşim doktora yardımcı olma çabalarımdan hoşnut kalmamıştı ve beni komik olmakla suçladı. Bu suçlamadan memnun kaldım.

Alacaklarımızı aldık, oğlum her zaman ki gibi en az üç en fazla sınırsız isteklerde bulundu. Genç güzel ve çevik tavsiyeler henüz sıcaklığını koruyordu. İsteklerini yerine getirmeyeceğimi söyledim. Oğlum işaret parmağını gözüme yakın bir yere getirerek,”İstediklerini almazsam bu kadar insanın içinde bizi küçük düşüreceğini” söyledi. Doktor tavsiyesini bir kenara bırakarak babadan kalma metodları kullanma kararı aldım. İnsanların az olduğu bir reyona doğru kendisini sürükledim. Amacım orada kendisini usule uygun olarak ikna etmekti…

Alışveriş merkezinden çıkarken oğlumun yüzünde doktordan fayda görmüş olmanın mutluluğu, elinde ganimetleri vardı. Babadan kalma, cennetten çıkma metodun hiç suçu yoktu. Allah sarhoşları ve çocukları koruduğunu bir kez daha göstermiş ve Pakize hanımla bizi burada karşılaştırmıştı.

Gece oldu. Oğlumu kendi yatağına yatırarak yatağıma yattım. Günün gelişmelerini değerlendirmem bitmiş, uykuya dalmıştım ki oğlanın alçak sürünme ve gece manevrasına uygun bir halde yatağımıza sızma girişimini fark ettim. Geri yatağına götürdüm yatırdım. Bu gecenin bir test gecesi olduğunu ve mutlaka bizim kazanmamız gerektiğini düşünerek tetikte durdum. Bu sayede benzer üç girişimi daha sonuçsuz bıraktım. Nasıl oldu bilmem sabah uyandığımda oğlum ve ben onun yatağında idik.

Haftaya test soruları ve sonuçlarının değerlendirilmesi var. Görüşmek üzere…

NOT: Doktora gitmemizin üzerinden bir hafta geçti.Oğlum artık annesiyle aramızda yatmıyor. Ben onun yatağında yatıyorum.

 
Toplam blog
: 10
: 1143
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Ülkemde, çevremde olup biten her şeyi, bildiklerimi, gördüklerimi, okuduklarımı ve duyduklarımı, hem..