Dominyon olma çabası niye?

Genel Kurmay Başkanlarımızdan Sn. İlker Başbuğun gecikmiş tahliye kararını ulusça sevinçle karşılamaktayız. Beklentimiz, Ergenekon davaları ile ve hukuk dışı yöntemlerle özgürlükleri kısıtlanmış olan tüm yurttaşlarımızın bir an önce layık oldukları bir yaşama kavuşmalarıdır. Almış olduğu bu karar ile adaletin temsilcisi olduğunu göstermiş olan Anayasa Mahkemesi’ni ayrıca kutluyor ve diğer tüm adli mekanizmaların bu uygulamayı örnek almalarını temenni ediyoruz.

-----

Başta TSK olmak üzere, siyasi parti liderlerinin, basın mensuplarının, öğretim görevlilerinin ve hukuksuz suçlamalar ve yargılamalar ile itibarları yaralanmaya çalışılan, hak mahrumiyetine maruz bırakılmış olan tüm bireyler ve aileleri karşısında, T.C. halkı huzurunda ve uluslar arası platformlarda, tüm ilgili devlet kurumlarının kendi itibarlarını yeniden kazanabilmeleri için;

1.     T.C.’yi yok etmeye yönelik olarak planlanmış olan bu komplonun ardındaki uluslar arası güç odaklarının ve yurt içindeki uzantılarının en kısa zamanda gün yüzüne çıkarılmaları ile birlikte hukuksal, ekonomik, bürokratik, siyasi ve diplomatik tüm yaptırımların uygulamaya konulması gerekmektedir.

2.     Mağduriyetliklerin giderilmesi doğrultusunda maddi ve manevi hakların tanzim edilmesi ile ilgili olarak gerekli tüm işlemlerin sonuçlandırılması için maksimum kolaylıkların gösterilmesinden kaçınılmaması gerekmektedir.

-----

Cebren ve hile ile böylesine tarihi bir tuzakla karşı karşıya bırakılmış olan vatan evlatlarının bugüne kadar yapmış oldukları açıklamalarla, asıl oyun kurucuların kimler olduklarına dair bilgi sahibi olduklarına tanık olmaktayız. Ancak, gözden kaçan bir detay bulunmaktadır. Bu organizelerin arka planındaki güçlerin, tarihi düşmanlıkları ile bugün de var olan yarın da olacak olan USA, İngiltere, AB ve İsrail merkezli odaklar olduğu realitesidir. Adalet ve Kalkınma Partisi güçlü olmak ve iktidarda biraz daha fazla kalabilmek uğruna ne yazıktır ki, bu çevrelerin her türlü yıkıcı ve bölücü organizasyonlarına açık “Evet” demekle kalmayıp, iktidar partisi olarak yurt içinde her türlü desteği aşkla ve zevkle sunmaktan kaçınmadı. Dolayısıyla kendisini hedef tahtası olarak konuşlandırmaktan çekinmemiş oldu. Oysa tarih belleği olan her bilinç sahibi AKP’nin bu yabancı güçlerin taşeronluğunu yapmakta olduğunun farkındadır. Yazılarımızda sık sık altını çizdiğimiz bu gerçekler ne yazıktır ki, iktidar sarhoşluğu ile sürekli göz ardı edildi. Ülkemizde ve yurt dışında adeta konsolosluk statüsü kazandırılmış olan Paralel Devlet olarak adlandırılan derin yapılanmalarla öncü depremlere maruz bırakılan hükümet, birkaç bürokratik yer değiştirme dışında henüz tam anlamı ile T.C.’ni sarmış olan kanserli oluşumların önemini kavrayamamış durumdadır. Bu konu ile ilgili olarak Sn. Başbakanın, miting meydanlarındaki sert söylemleri ötesinde icraat noktasında hiçbir çalışma ve gelişme gözlenmemektedir. Anlaşılan o ki, kısa süre sonra yapılacak olan Yerel Seçimler, sonrasında Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve devamındaki Genel Seçimler endişesi ile sessiz kalınmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, erken teşhis hayat kurtarır. Gelgelelim, sadece AK Parti iktidarı dönemi için on bir yıl kadar bir gecikme söz konusudur.

-----

Özetle; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve sair davalarından dolayı serbest kalmış olanlar, halen tutuklu olup da en kısa sürede özgürlüklerine kavuşacak olanlar, bugün hüküm yetkisini elinde bulunduran siyasi irade, iktidara talipli siyaset kurumları, devlet organları, gerek yurt içi gerekse yurtdışında faaliyet göstermekte olan ülkemize bağlı tüm legal oluşumlar ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaya kararlı bulunan vatandaşlarımız tarafından bilinmesi gereken, bizim bizden başka dostumuzun olmadığı gerçeğidir. Bizim hiçbir dış dayanağa gereksinimimiz bulunmamaktadır. O halde kurumsal ve de bireysel dominyon olma çabaları niye?

Geç kalıp ahu figan etmenin hiç birimize yararı olmayacağı açıktır. Ayık olalım. Bu topraklar bizimdir. Bu topraklardaki gelecek bizimdir.