Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Dört gözle bekliyorum dönüşünü

Dört gözle bekliyorum dönüşünü
 

"RESİM:ALINTI"İnan bir bebek kadar sevgine muhtaç, dört gözle bekliyorum dönüşünü.


DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM DÖNÜŞÜNÜ

“En ağır işçi benim;
Gün yirmi dört saat,
Seni düşünüyorum.”

Dizelerini babamın şiir defterinde okumuştum ilk kez. Çok beğenmiştim. Babam da şiir yazdığı için ona ait sanmıştım. Değilmiş. Beğenerek okuduğum bir başka şaire aitmiş, Ümit Yaşar Oğuzcan’a.

Ne kadar da güzel anlatmış, tercüman olmuş duygularıma Ümit Yaşar Oğuzcan. Seni anmadığım, zihnimden çıkardığım tek bir dakika yok. Her yer, her şey sen olarak dönüyor bana. Gitgide büyüyor sevdamın tonajı. Aşkım alevleniyor. Gelmen lazım sevdiceğim. Yeter ayrılık. Yeter sensizlik. Hasret yeter. Çok uzun sürmedi mi bu seyahat? Gözüm karayolunda, demiryolunda, denizyolunda, havayolunda. Hangi yoldan geleceksen gel ama acele et. Sevdanın yükü ağırlaşmadan, göçük altında bırakmadan beni… Gel.

Dönünceye kadar koparma aramızdaki iletişimi. Bak teknoloji bizden yana. O da olmasa, anında getirmese seni bana, ne yapardım ben? Düşüncesi bile korkunç.

Alev alevim sevdiceğim. Felaketimin resmini görüp de gözyaşı dökmek istemiyorsan çabuklaştır gelişini. Söndürmeye çalış yüreğime düşen yangını. Acil olarak ihtiyacım var kollarının dinginliğinde huzur bulmaya, sarmaya seni, koklamaya teninin gülünü, okşamaya saçlarını, sevgimle boğmaya seni, gözbebeklerinde görmeyi kendimi.

Tel tel dökülüyor bulutlardan süzülen özlem yağmurları. Dudaklarıma yapışmış isminle buluşuyor. Dağlanan yüreğime bir nebze de olsa su serpiyor telefonun ucundaki sesin. Iraklar yakınlaşıyor kısacık zamanlarda. Dünyalar benim oluyor. Bitmesin istiyorum o büyülü an. Rüya bozulmasın. Bir ömür boyu sürsün saadetim. Kapanıveriyor telefon. Sesin kayboluyor sessizlikte. Yakınlar ıraklaşıyor. Yok oluyorsun bir daha, bir daha. İsmin düşüyor dudaklarımdan bilmem kaçıncı kez. Kekremsi tadı keskinleşiyor sılanın.

Gece çöküyor hasretimin üzerine. Bitmek bilmiyor halka halka birbirine eklenen yirmi dört, kırk sekiz, yetmiş iki saatler. Kocaman bir ilmekle geçiyor boynuma. Olmadı ellerime, ayaklarıma dolanıyor. Zaman yok. Zaman var. Zaman çok. Geçmiyor zaman. Bitmiyor zaman. Akıyor zaman. Küfe küfe omuzlarımda zaman, kalbimde, benliğimde. Eziliyorum çoktan beridir yitirdiğim zaman göçüğünün altında. Seninle dopdolu olan düşüncelerimi taşımaya çalışan ağır bir işçiden ne farkım var? O dizeleri hiç şüphesiz ki benim için yazmış şair. Gülümsüyorum bu noktada sen görmesen de. Demek ki tek başıma değilim aşkı iş edinip de saatlerce düşünen, bu ağır yükü taşımaya çalışan. Şair de aynı dertten muzdarip. Ve daha varlığından habersiz olduğum binlerce kişi.

Yine can evimden vurdun, hasretini dolayıp da gönderdin mektubuna diyeceksin. Haklısın. Ne yapayım sevdiceğim, elimden başka türlüsü gelmiyor ki. İnan bir bebek kadar sevgine muhtaç, dört gözle bekliyorum dönüşünü.

20.05.2010

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..