Dünyanın en büyük yalanları!

“Bugüne kadar yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım.” lafı, “Dünyanın en büyük yalanları!” listesine girmiş midir acaba?

Akıllıdır; hep doğru kararlar almıştır. Vicdanlıdır; kendi çıkarı için insanları hiç ezmemiştir. İnce düşüncelidir; düşüncesizlik yapıp ta hiç kimseyi kırmamıştır…

Yani ‘süper’dir!

Bu yüzden de pişmanlık duyabileceği hiçbir şey yapmamıştır.

İnsanlar, normal hayatta daha samimidir aslında… Pişmanlıklarını, ‘keşke’lerini rahatlıkla ifade edebilirler…

Egolarını, hırslarını, gerçek amaçlarını anlatabilirler…

Fakat bir topluluğun karşısında, sahnedeymiş gibi hisseder ve  “ağabeylerinin – ablalarının” repliklerini tekrarlarlar:

Para, şan şöhret peşinde değil, “ülkemizi en iyi bir şekilde temsil edebilme ve tanıtabilme” uğraşısı içindedir… “Bayrağımızı göndere çekme” amacındadır.

Kariyer peşinde değil, “insanlara hizmet edebilme” derdindedir.

Geleceğini garanti altına alabildiği için değil, “insanlara faydalı olabildiği için” huzurludur.

“Yatı katı” olduğu için değil, “insanları eğlendirip,  kafalarını dağıtabildiği için” mutludur.

Siyasetçisi, sanatçısı, yazarı, cuntacısı, sporcusu, mankeni… aynıdır…

‘Her şey insanlık için’dir… ‘Her şey başkaları için’dir.

“Avrupalılara nazaran daha samimi bir millet olduğumuz” söylenir…

Normal hayatta öyleyiz herhalde…

Fakat televizyonlarda konuşurken, kürsülerde nutuk atarken, gazetelere röportaj verirken, Facebook’ta veya herhangi bir yerde bir şeyler yazarken, o samimiyetimizden eser kalmaz…

Ve belki de dünyanın en “samimi olmayan” insanlarına dönüşürüz…