Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '06

 
Kategori
Edebiyat
 

Düş hekimi-insanın yüreğine dokunmak

Düş hekimi-insanın yüreğine dokunmak
 

Onunla ilk tanışmamız nasıl oldu bilmiyorum. Bu bilmemezliğin, aslında onu geç tanımaktan duyduğum üzüntünün bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Yazdıkları çeşitli kanallardan elime ulaştıkca bu nasıl bir adamdır diye düşünüyordum. İnsan içindekileri bu kadar güzel nasıl ifade eder. Beni en çok etkileyen yazısı sanırım onun hayatının en karmaşık olaylarından biriydi. Yazdığı bir yazı bir internet efsanesine dönüşmüştü fakat yazı elden ele ‘ Nazım Hikmet “ imzasıyla dağılıyordu. Belki benim gibi birkaç kişi sivrilik yapıp tepki veriyordu. ” Nazım Hikmet zamanın da bilgisayar yoktu ki... En sonunda o da internet sitesinde bu konuya bir açıklama getirmek zorunda bile kalmıştı. Ama olsun du aslında. Öyle ya da böyle elden ele dolaşıyordu basit yaşamak. Ve biz onu hala hayatımızdaki herhangi bir sanıyorduk.

” Şöyleydi “ Basit Yaşamak”

Basit yaşayacaksın.

Mesela susayınca su içecek kadar basit.

Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.

Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;

tek bir düğme, tek bir cümle gibi;

sevince lafı dolandırmadan söylediğin

“seni seviyorum” gibi.

Basit bir öpücük yetecek sana;

basit sıcak bir öpücük

ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.

O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,

o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

Kabak çekirdeği verecek sana

rakamların veremediği mutluluğu.

El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak

en değerli kağıdın;

hep yanında taşıdığın,

atmaya kıyamadığın.

İki harekette giyiniverecek,

iki harekette soyunuvereceksin.

Kısacık olacak uyanman

ve yola çıkman arasında geçen süre;

kısacık olacak

sıcacık kollara dolanman

ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.

Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;

bakışların bile anlatabilecek kendini.

Beklentilerin de basit olacak.

Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.

Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;

ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana

en ucuz aşk romanını.

Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.

Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.

Bir kaşarlı tost olacak aradığın

nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;

parmakların olacak en kıymetli çatalın.

Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.

İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.

Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana

kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir

“fa diyez”in mutluluğunu.

Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.

Temizlik kokacak en pahalı parfümün

“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde

ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.

Tek dereden su getirmen yetecek,

bir “istemiyorum” diyebilmeye.

Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.

Saatin, sadece saati gösterecek;

Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.

Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.

Basit yaşayacaksın, basit.

Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi

basit...”

Bu yazının Nazım Hikmet' in olamazdı. Peki kimindi o zaman. Kimdi bunu yazan?Basit yaşamak’ ın içindeki bir cümleyi internette arayınca karşılaştım aslında onunla. Önce " ve kendisinden bir daha haber alınamayan " günlerden birini anlattım ona sonra da bir mail yazdım “ Hani şöyle bir duygu vardır insanın içinde, kendinizi yalnız sanırsınız, bu duyguları yalnız ben yaşıyorum zannedersiniz ve acı çekersiniz. Çünkü o duyguları önüne serdiğiniz zalim büyük ihtimalle bunları anlamıyordur. Ve siz giderek daha çok acı çekiyorsunuzdur. Ama birgün bir yerde bir şiir bir yazı görürsünüz ve işte dersiniz.. benim gibi düşünen biri.. yalnız değilim. çünkü yalnızlık yorar bazen insanı… O yüzden ben sizi tanıdığıma çok sevindim. ” Böyle başladı dostluğumuz. Şimdi yazdıklarını ilk öğrenen o ayrıcalıklı mail listesinde olduğum için gurur duyuyorum. Şimdi onu tanıdığım ve bende yarattığı geniş bakış açısıyla gurur duyuyorum. O bir düş hekimi… Yazdıkları benim yüreğime iyi geliyor. Sizde denerseniz karlı çıkacaksınız.

Çok teşekkürler “ Yalçın Ergir ”. İyi ki varsınız.

 
Toplam blog
: 40
: 3900
Kayıt tarihi
: 19.10.06
 
 

1974 yılında babasının memuriyeti nedeni ile Çorlu'da doğdu. Bu gezginliğinin ana nedeni olarak görü..