- Kategori
- İnançlar
Düşündüren Sözler
Dünyayı terk et, sonra öbür âlemi ara. Daha sonra Hak yakınlığını iste. Halkı bırak, Hâlık’a koş. Anlayışsız olma, yaratık ile Yaratıcı bir arada olmaz. Dünya ve âhiret bir kalpte olmaz. Bunların birleşmesi tasavvur dahi edilemez. Onları birleştirmek hayaline kapılmak caiz değildir. Ancak dışta halkı, içte Hâlık'ı düşünmek gerek. Dünyalık şeyleri elinde tut. Âhiret işlerini de kalbinde sakla. Ama bunlar, hep bir arada kalbe yerleşmez.
Nefsine bak, ona yarayanı al. Dünyalık istiyorsan âhireti kalbinden at. Âhireti istiyorsan dünyayı oradan çıkarman gerekir. Hangisi nefsine yararsa onu seç. Şayet Mevlâ'yı istiyorsan, kalbinden hem dünyayı, hem de âhireti çıkar. Kalbinde dünya ve âhiretin gayri de kalmasın. Madem Mevlâ'yı diliyorsun, O'nun zâtından gayri şeyleri kalbinden atmalısın. O'ndan gayri kalbinde zerre miktar bir şey kalsa Hakk'a yakınlık duymazsın. Hakk'la ülfet ve onun katında sakin olmak sana nasip olmaz. Kalbinde bir dünyalık lifi kalsa öbür âlemi kalp kapısına getirmen kabil olmaz. Âhiret sevgisinin zerresi kalbinde yaşasa ilâhî nur senden uzak durur.
Hak Teâlâ'ya ve kullarına karşı edebinizi takınınız! İşinize yaramayan lafları bir yana atınız. Lüzumsuz şeylere karışmayı bir zât şöyle tarif eder: “Geziyordum, bir genç gördüm; sıkı bir şekilde yer kazıyordu. Ona kendimce şöyle dedim: ‘Bu ağır işi bırak; hafif işlere bak.’ Bu sözümün cezasını çok ağır ödedim. Altı ay gece namazına kalkamadım. Bu benim için çok ağır bir ceza oldu.”
Ey evlat! Asıl meşgale, işe yarayan şeylerle uğraşmaktır. Nefsin isteklerini kalbine koyma; asıl hayır sana o zaman gelir. Nefsin istekleri birer derttir. Yalnız kendi dert olsa neyse, girdiği yeri de derde sokar. Hayır, ancak nefsin arzuları çıktıktan sonra gelir.
Kötü hâlini bırak. Allah Teâlâ ondan sonra sana yeni ve iyi hâlleri gösterir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Allah hiç bir cemaatin hâlini değiştirmez. Ta onlar kendi hâllerini değiştirinceye kadar.” (er-Ra’d, 13/11)
(Abdülkadir GEYLANİ Hz.)