Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '21

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

DÜŞÜNEMEME HASTALIĞI!

DÜŞÜNEMEME HASTALIĞINA YAKALANMAK!
 
Yazan: Selçuk Arıcı (Uzman Klinik Psikolog-İnsan Kaynakları Danışmanı-Yazar)
Makale Tarihi: 28 Mart 2021
Yazı hakkında: Kaynak ve yazar belirterek yazıyı kullanabilirsiniz
 
Seni başka canlılardan ayıran belki de en önemli şey ne biliyor musun? Akıl etmen ve düşünmen. Ama bu akıl etme ve düşünme işini bir matematik probleminin çözümü olarak algılamayın lütfen. İnsan sadece öğretim hayatı içerisinde düşünmeye ihtiyaç duymaz. Yaşamının tümünde beynine ihtiyacı vardır ve akıl etmek her insanın yaşamını sürdürebilmesi için bir zorunluluktur.
 
Ama günümüz dünyası öyle bir hal aldı ki adeta bizlerin yerine başkaları düşünüyor ve hepimiz de bizim yerimize düşünülmüştür deyip bunları kabul ediyoruz. Kutsal kitabımız Kur-an’ı Kerim’de tam 47 yerde Yüce Yaratıcımız “hiç düşünmeyecek misiniz? hiç akıl etmeyecek misiniz? Doğrusu pek az düşünüyorsunuz! Diye emrediyor”. Hiç bunun nedenini düşündünüz mü? 
 
Bir şeyler için kafa yormak, onu sorgulamak, analiz etmek kendi iç hesaplaşmanı yaparken bir düşüncenin veya durumun ilahi adalete uygun olup olmadığını sorgulamak neden bu kadar zor geliyor herkese? Oysa bizi diğer canlılardan üstün kılan özelliğimiz irademiz ile düşünmek değil mi? Kendi yaşamımızın tüm gidişatının bizler adına başkaları tarafından dizayn edilmesi ve bunun bizler tarafından sorgulanmadan kabul edilmesi akıllıca mı?
 
Senin bu hayatta var olma nedenin kendi iradeni ortaya koyman ve iyi işler yapabilmeyi başarmandan başla bir şey değil ki! Ama bizler kendi yaşamımızın kaderini hep başkalarına bırakıyoruz. Çünkü böylesi daha kolay. Etliye, sütlüye karışmadan yaşamak bu. Ama bu kesinlikle doğru bir şey değil.
İnsanoğlu doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmeli ve kendi yaşamına karşı olabilecek negatif durumları bu şekilde bastırabilmelidir. Eğer sen proaktif davranmazsan ve kendi hayatını ilgilendiren konularda bile sessizliği seçersen, bu yanlış demezsen o zaman bir süre sonra yaşamının üstünün altına indiğini görürsün. 
 
Eğer evinin çevresi ormanlık bir alan ise ve sen bu ormanlık alana beton binalar yapılmasına sessiz kalıyorsan böyle bir durumda gelecekte evinin çevresinde nefes alabilecek alan kalmadığında bu senin de suçun sayılır.
 
Eğer trafikte birilerine zarar veren başka insanlar gördüğünde bana ne deyip bunu polise bildirmiyorsan yarın bir benzeri de senin başına gelecektir.
 
Eğer kendi yaşamını ilgilendiren veya başkalarının hayatını ilgilendiren ve onların acı çekmesine sebep olabilecek konularda yanlışlıklar yapılıyor da sen fikrini beyan etmiyorsan, doğruya doğru, yanlışa yanlış demiyorsan yarın senin de hayatını ilgilendiren konularda başkaları sessiz kalacaktır.
Düşünmek, akıl etmek, fikrini beyan etmek, görüşünü savunmak insanoğlunun var olabilmesi için, varlığını ve kişiliğini sürdürebilmesi için gereklidir. Bunu yapamayan insanlar bir süre sonra edilgen hale dönüşürler. Hayattan zevk almazlar. Yanlarında birisi yere yıkılsa ambulans bile çağırmaktan imtina ederler. Aman ben karışmayayım başım belaya girer derler. Zaten trafik kazaları sonrasında korkup kaçan sürücülerin psikolojileri de bundan değil mi?
 
Bu yüzden düşünmek önemli. Bu yüzden düşüncelerin özgürce ifade edilmesi önemli. İnsanlar hür doğmuştur ve kimsenin kölesi değildir. Kendilerini ifade edebilmelerinin yegâne şartı da özgür ve hür olmalarıdır. Hiç kimse düşüncelerini ifade etmekten, düşünmekten korkmamalıdır. Hakaret içermediği sürece herkes birbirini özgürce eleştirebilmelidir. Ama bu eleştirilerin yıkıcı değil de yapıcı olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü yapmak, yıkmaktan daha zordur. Kim bir çivi çakıyorsa iyi niyetli ona destek olunmalıdır. Ama kim çivi çakmanın arkasına saklanıp başka işler yapıyorsa da buna karşı durulmalıdır.
 
Özgürce düşünmek ve seçimlerimizi bu doğrultuda kullanmak insan olmanın ortak bir sorumluluğudur. Ama istirham ediyorum ki fikirlerinizi yapıcı şekilde, kırmadan incitmeden ifade etmekten korkmayınız. Eğer bir toplulukta yaşıyorsak hepimizin içinde bulunduğu topluluğu, ülkeyi daha ilerilere taşımak gibi bir misyonumuz vardır. 
 
Ülkemizi daha ileri konumlara getirmek, ulaştırmak adına düşünmekten ve fikrimizi ortaya koymaktan korkmayalım. Yeter ki hakaret olmasın. Bir başkasının hakkına girmeyelim. Bir başkasına iftirada bulunmayalım. Batı toplumları bugün ileri noktalara ulaştılarsa bunu özgürce düşünmelerine borçlular.
Çok seslilik demokrasi kültürümüzü artıracağı için korkmayalım. Bu sayede toplumsal anlamda ilerleyeceğiz. Bu sayede hukuksal anlamda yol alacağız. Bu sayede demokrasi kültürünü içimize çekeceğiz. Bilim, sanat ve kültürde bu sayede ilerleyeceğiz. Fikirlerden korkmayalım. Aksine fikirleri engellersek, fikirleri tartışmazsak ve buna engel olursak insanları küstürürüz. Oysa insanların birbiriyle kaynaşmaya ve birlikte olmaya ihtiyacı var. Ancak fikirlerimizi özgürce tartıştığımızda birbirimize karşı saygı göstermeye başlayacağız. Birbirimize hakaret etmeden, sıfat yakıştırmadan, lakap takmadan konuşmayı öğrenmeliyiz.
 
Birbirimizi sevmeye başladığımız zaman fikirlerimize ve düşüncelerimize de saygı göstermeye başlayacağız. Hepimiz birbirimizin fikirlerine katılmak zorunda değiliz ama birbirimize saygı duymak zorundayız. Çünkü toplum olmanın verdiği eşit haktır bu.
 
Hepimiz aynı ülkede yaşıyorsak aynı ülkenin geleceğini düşünmek zorundayız. Bu yüzden birbirimizin fikirlerine ve düşüncelerine önem vermeliyiz. Bir elin beş parmağı var. Evet, hiç biri birbirine benzemiyor. Her parmağın farklı parmak izi var. Ama o parmaklardan bir tanesi ağrıdığında, bir tanesi kesildiğinde bütün elimiz acıyor. Bunu da lütfen böyle düşününüz.
 
Eğer düşünmenin önüne bir engel koyarsak bu bir ruhsal hastalığa dönüşür. Kendini ifade etmekten korkan, engellenen her insan bir süre sonra ruh sağlığı bozukluğuna yakalanabilir. Düşüncesi engellenen her insan bunu kendi içine atar ve sonrasında derin çatışmalar yaşar. Olayın ruh sağlığı yönüyle baktığımız zaman bile olumsuz sonuçları olacaktır. Bu yüzden düşünememe hastalığına yakalanmaktan hepimizin korunması şart!
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 31
: 891
Kayıt tarihi
: 29.01.14
 
 

Yaklaşık 20 yıldır iş hayatında.Halen klinik psikolog ve eğitmen olarak çalışmakta.Ulusal gazete,..