Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Duygusal zekası olmayandan koç (coach) olur mu?

Bundan altı sene önce büyük bir şirketler grubunda çalışıyorum. Şirketim , Türkiye'nin parmakla gösterilen birkaç şirketler grubundan biri olan bu gurup tarafından satın alınmış, gelecek vaad eden Multimedya teknoloji ürünler üretiyor. Genel Müdürümüz genç, Tübitak kökenli, Bilimadamı alt yapısı olan genç fişek gibi bir adam. Tek kusuru var. İnsandan anlamıyor! Özellikle tepeye koyacağı zaman.

Şirketteki bölüm yöneticilerinin hepsi pırıl pırıl , işlerine vakıf yetenekli insanlar. Genel Müdürümüz Ankara'da. Bu nedenle İstanbul ofisi başına bir kişi atanıyor. Beyin avcıları tavsiyesi ile Türkiye'nin en büyük İnsan Kaynakları şirketlerinden biri kanalıyla alınıyor Yeni yöneticimiz. Bir Bayan! Cola'dan gelme. Bu lafı neredeyse her gün duyacağız artık. '' Ben Cola'dayken şöyle, ben Cola'dayken böyle''

Bölüm yöneticileri ya daha önce Genel Müdürle görev yapmış benim gibi kişiler ya da yeni oluşum için başka şirketlerden transfer edilmişlerden oluşuyor. Cola'dan gelen Bayan yönetici , benim gibi olanlara ''Genel Müdür'ün adamı'' diğer transfer edilenlere ''ot yedi başı'' olarak bakıyor. Çünkü kendisine kalsa ekibini getirecekmiş. Hastayım bu tavırlara inanın. İki ingilizle, bir Amerika'lı ile çalışanda aynı tavırlar, kibirler'' kendi ekibimle çalışırım.'' İyi de seninle gelecek bir kişi bile yokmuş sonra öğrendiğimize göre Sayın yöneticimiz; ne yapacağız şimdi?

Hepimizi odasına topladı Bayan yöneticimiz. Kısaca kendimizi tanıttık. Küçümser, yukarıdan bakışlar atıyor, notlar alıyor. Kimimize sorular soruyor, Clint Eastwood gülüşü yapıyor dudağının kenarıyla. Birazdan silahını çekecek bir edası var. Ama ben havada güvensizlik kokusu alıyorum ondan; yanık kokusu gibi gelip yapışıyor boğazıma. Benim felsefem özetle ''SMART'' diye anlatılabilir dedi. S'den başladı T'de kaldı. T neydi arkadaşlar? Biliyoruz da, aklımıza gelirse namerdim, kimsede tık yok.

Eşini aradı bizim Cola'cı Bayan yönetici. '' Smart'ın T' si ne idi ?'' Eşi la havle çekipte mi söyledi? yoksa aynı gezegenden geldiler sevinçle mi söyledi? bilmem ama bizim Bayan yönetici telefonu, T'nin ne olduğunu öğrenmenin verdiği huzurla kapattı. Yüzünde çişini yapmış bir çocuğun mutluluğu vardı. Ama kimse neden SMART konusunun bu kadar dallandığını anlamadı o gün öğlen yemeğinde.

Sonraki günlerde Bayan yöneticimizin çok sinirli olduğunu müşahade etmiş olduk. En ufak bir durumda sinirleniyor ve bunu tüm ofise belli ediyordu. Örneğin: ortalığı sel götürdüğü bir gün ofise 10 dakika geç geldiğimiz için ağır bir konuşma yapmıştı. 1 Hafta sonra kendisi yoldan bizi aramıştı; ''yollar kilit durumda siz şirkete hangi yoldan ulaştınız?!!

Benim gibi olanlar potansiyel Genel Müdür muhbiriydi onun için. Açık açık yüzümede söylemişti bunu. Diğer bazı kişileri de yerinde gözü olan kişiler olarak görüyor, eğer bir hata yaparlarsa bunu kendilerine bağırarak söylüyordu. '' O ÇEKLERİ BANA SORMADAN ANKARA'YA YOLLADIĞINA GÖRE, BENİM AYAĞIMI KAYDIRMAK SENİN İŞİN OLMUŞ ARTIK!!'' Fe sübhanallah çekiyor Bayilerden sorumlu Satış Müdürü.'' Sabır ''diye bağırıyor sigara içtiği yerden ''sabır''

Bir gün Şirketteki arkadaşlarımızdan biri evinin bahçesinde bir mangal partisi verdi. Doğal olarak hepimiz gittik. Bu arkadaşımızında eşi halen Cola'da Üst Düzey bir poziyonda çalıştığından bizim Cola'dan gelen yönetici buruk bir şekilde katıldı partiye. Öyle ya! Neye baksa ona ''Cola'yı hatırlatıyordu.'' Hep beraber yedik içtik, stres attık eşler birbirini tanıdı , güzel bir gün oldu. Bizim Bayan yöneticimiz o gün o evden çıkarken hepimize dönerek şunu söyledi'' Bir daha böyle etkinlik olmasın, sıkı çalışmamız lazım , rehavet iyi olmaz.''!!

Bayan yöneticimizle çalıştığımız dönem içinde bir iki örnek hariç hiç toplantı yapılmadı. Hiçbir zaman ''Nasılsın'' sorusunu içtenlikle sormadı. İnsanlara arkasını dönmedi, güvenmedi. Çok iyi şartlarda çalışıyordu, makam arabası vardı, şöforu vardı, 5000$ maaşı vardı ama o mutsuzdu. Ne zaman aşağılamak istese birisini, aynı şeyi yapıyordu '' Ben Cola'da iken bu tür hataların sonu kovulma ile biterdi, kimseyi affetmezdim. Çünkü Güney Afrika'lı ya da Amerika'lı bir yönetici de sizi hiçbir zaman affetmez!''

Şirketin ürünlerini Yurt dışında Pazarlama düşüncesi ile Amerika ve İngiltere'ye gitmeye Genel Müdür'ü ikna etti bizim Bayan yönetici. Biz şaşırmıştık '' Türkiye Lansmanı'' yapılmadan nereden çıkmıştı bu Yurtdışı operasyonu? elbet bir bildiği vardı BÜYÜKLERİMİZİN!!

Sonra öğrendik ki Amerika ve İngiltere'ye ''coach'' eğitimi almak için gitmiş. Daha sonra şirket battı. Şirketler grubu'da şirketi yabancı bir firmaya sattı. Lidersizlik, ekip ruhu olmaması, Sultanın yalakaları ve Sultan'dan çekenler şeklinde çalışmanın sonu hüsranla bitmişti.

Geçenlerde tesadüfen kendisinin ismini bir Özel Üniversitenin ''Eğitim- Danışmanlık'' kadrosu içinde gördüm. ''COACH''lık eğitimleri veriyordu . Özgeçmişi çok başarılı yazılmıştı. İngiltere ve Amerika'da özel eğitimler aldığından bahsediliyordu detaylı!!! Binlerce yöneticiye '' COACH'' KOÇ'luk yapmıştı.

Ben. Bu satırları yazan fakir. Bakkal Mehmet'in torunu. Hiçbir zaman Amerika ve İngiltere'de eğitim almadım. Hiç Cola'da , Pepsi'de çalışmadım. Hiç herhangi bir Güney Afrikalı'dan fırça yeme onuruna erişemedim!!

Ama benim yönettiğim Ofislerde, Ekiplerde, Bölümlerde ofislerde Klasik müzik çalınır. Dileyen olursa Cat Stevens'da çalınır, Ezginin günlüğü'de. Haftanın her günü serbest kıyafet özgürlüğü vardır. Ve tüm bayanlar ve baylar yine de çok şık giyinir benim ekiplerimde. Başarılı olanlar her ay fazladan izin yapar. Her ay sonunda muhakkak Pasta kesilir. Pastayı geçen ayın en başarılısı ekip için kendisi alır. Bazen yavru kedi bazen büyük kedi misafir olarak kalır Şirketimizde. Onu tedavi ettirir ve yer bulunca yerleştiririz. Her hafta en az bir kez ekiplerimle bir araya gelirim.Günde en az bir kez özel hayatlarının nasıl gittiğini sorarım. Geç geldiklerinde haklı bir nedenle geç kaldıklarını bilirim. Onları hata yaparken yakalamaya çalışmam. İyi bir şey yaparken yakalamaya çalışırım. BEN kelimesi yasaktır bizde. Her şeyde BİZ vardır. Dedikodu ve gruplaşma pis adetler olarak ilaçlanmıştır.

Bunu karşılığında başıma ne mi gelir? Personelim haftada altı gün çalışır. Ay sonlarında izinsiz çalışır. Gerekirse Yıllık izinlerini tam kullanmazlar. Ama neyi neden yaptığımızı iyi bilirler. Karşılığınıda oldukça iyi bir dönüşüm olarak alırlar şüphesiz.

Şimdi , merak ettiğim konuyu sormak isterim size. Duygusal Zeka olmadan KOÇ olabilir mi bir insan? Bayramlarda kesileninden değil, öbüründen hani.

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..