Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

e-günlük değerli insanların artışını kaleme aldı:)

Ülke'ye bak yahu; her yer değerli insanlarla dolu. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=121957 Devletin bütün kurumları saat gibi işliyor. Her yerden saygı değer, devletin kurumlarını çalıştıran, çalışmasını sağlayan insanlar çıkıyor. Hepsi birer vatansever, hepsi birer kahraman, hepsi birer değerli insan...

Merhaba e-günlüğüm; Ülkemizde nereye el atılsa oradan suçlu çıkıyor. Yani suçlular olmalı, olmalı ama, biz biraz abartmışız. Suçluları bulup yakalaması gereken kurumlar bile suça bulaşmış. Gelgenekon, Okyanus feneri, Elediyeler, Walilik binaları, Boktorlar, Beraat veren Makimler, Abukatlar, Avcılar, Saymıştay, Danışmıştay, Police'ler derken ortada temiz kimse kalmamış da haberimiz yok muş... Hele şu Zengin Ceber davası neleri çıkardı ortaya "hayretler içinde kaldım" demek az kalıyor. "Okuduklarım karşısında küçük dilimi değil, bağırsaklarımı, ciğerlerimi yuttum" demek lazım. Bu ne organizasyon, bu ne sistemli bir örgütsel, kurumsal, hiper dökümantasyon, kreasyon yarabbim! (ne yazdım burada anlamadım, okuyan anlasın) Bütün bu olanlar karşısında mahkeme heyetinin bile aklı tavana vurmuş olacak ki davadan çekilme kararı aldılar... Keşke hukuk okusaydım. Ben bakardım o davaya... (dışarıdan)

Bir de dava açma modası aldı başını gidiyor. Maliye de holdinglere dava açmaya başladı. Türkiye'nin en büyük holdingleri seyrediyor. Bunların arasında birlik de yok. Boşuna kurmuşlar Tüsiad gibi kuruluşları. Hepiniz birden birlik olup bir ses versenize şu hükümete. Neden korkuyorsunuz, siz de mi suçlusunuz, şirketlerinizin işleyişlerinde sorun mu var? Biz eskiden bir arkadaşımızın başı derde girdi mi, haklı haksız bakmaz onun arkasında yer alır, . ölümüne savunurduk arkadaşımızı. Bunlar hamur evladı, bunlar hamburger çocuğu, bunlar gölgesinden korkan cengaverler, bunlar aksiyon filmi çocukları, bunlar sanal kahramanlar, internet çocukları. Bunlar iş adamı, iş kadını falan değil bunlar, bunlar, bunlar, bunlar, bunlar... (yazamadım)

Sorun şurada: İktidarların, güvenerek kurduğu ve yüz yıllardır uyguladığı suçlardan ve suçlulardan beslenen sistemler ve ona bağlı kurumlar, suçlu hale gelirse ne olur? (bilim adamları iş başına)

Sık sık aklıma gelmiyor değil; Acaba satılan ürünlerde ve gıdalarda uyuşturucu mu var? Birileri yediğimiz içtiğimiz şeylere antidepresan türü uyuşturucular mı katıyor? Bunca olaya, o örneğini verdiğimiz koyunlar bile tepki gösterirdi. Artık kimseye "koyun gibi" demeyeceğim. Bir belgesel kanalında gösteriliyor, beğenmediğimiz tepkisiz manda bile yavrusunu kurtarmak için bir süre sonra ölümü pahasına aslanlara saldırıyor. Bizim çocuklarımız daha doğmadan öldürülmeye çalışılıyor ama ortada tüyü kıpırdayan (kıl mıydı) yok... Bu topluma bir şamar atmak lazım. Kalkın televizyonların başından! çıkarın kulaklıkları kulaklarınızdan! kapatın cep telefonlarınızı! insan olduğunuzu hatırlayın!!! (fazlamı kaptırdım ne)

Bir taraftanda hak vermiyor değilim. Suçluların bu kadar cahil, az gelişmiş, beceriksiz olduğu ülkelerde doğal olarak aydınlar, bürokratlar ve devlet kurumları suç işlemeye başlıyor. Baksanıza yargı mensuplarına asitli zarf gönderiliyor muş... Be salak! Asit dediğin sıvı asit değil (zaten olamaz zarfı deler geçer, ) hadi bunu biliyorsun ve zarfı delmesin diye asiti tıpta kullanıldığı şekli ile toz halinde yolladın -ki bir işe yaramaz- O zaman zarfı alan anlar ve eylem işe yaramaz. (zaten öyle oldu) Ben öğreteyim sana. Alacaksın zarfı, ağzını iyice açıp her hangi bir gelişmiş hastanenin içinde gezdireceksin, odalara, ameliyathanelere, tuvaletlere girip çıkacaksın ve ağzını kapatıp, kime düşmansan ona göndereceksin. Zarfın içi virüs dolduğundan gönderdiğin kişi, zarfı açacak ve hiç bir şey anlamadan bir sürü hastalığa kapılacak. Böylece eylem amacına ulaşmış olacak... (he he)

Değerli e-günlüğüm; Dün gece bahçede değişiklik olsun diye, votka, cin, portakal, vişne, tonik ve limondan oluşan bir kokteyl yapıp içtim. Baktım ki ülkede her şey karışıyor, her şey bir birine girmiş, ben de içkileri, ve meyve sularını karıştırayım dedim. Ne de olsa eski barmenlik tecrübemiz var... Ülkeyi ve toplumu değil ama içkileri karıştırmayı iyi biliriz...

Boss'un yemeğini verip sırtına pansuman yaptım ve harika kokteylimi yudumladım. Boss'da elimi yalayarak bana teşekkür etti. Sonra saat 20:30 civarı oğlum ve bir arkadaşı geldi. Hayret hafta içi pek uğramazdı. "Joker'in lapası mı bitti" diye sordum. "yooo" dedi. "Var bu işte bir iş ama tam anlayamadım." diye düşünürken bir mesaj geldi ve "baba ben şu karşı binanın otoparkına gidip geleceğim" dedi. Başımdan aşağıya bir anda kaynar sular boşandı. Yoksa düzene uyup oğlumda suçlular ordusuna katılıp, araba hırsızlığına mı başlamıştı? Arkadaşına sordum "neler oluyor?" dedim. "o bina da yeni çıktığı kız arkadaşı var onunla buluşacak" dedi. Ohhhhhhh içime, sular seller, votkalar, cinler, rakılar serpildi bir anda... Rahatladım ve içkimi bir dikişte bitirdim. Yarım saat sonra ağzı kulaklarında geldi ve her şeyi anlattı. Adam beni görmek için her gün gelmiyor ama kız arkadaş olunca her gün gelir artık... Olsun olsun, yaşasınlar yaşlarını, bu günler bir daha geri gelmez. Çok insan tanırım hiç bir şey yapmayıp, kırkından sonra yirmi yaşını yaşamak isteyen. "Geçti yavrum geçti, o tren buradan çoktan geçti" diye geçiriyorum içimden...

Hava yine bulutlu ama ılık. Sabah yine hareketli başladık işe. Düne göre biraz daha iyi gibi. Trafik sakin seyrediyor. Bir aboneme giderken elimde damacanalarla merdivenden düştüm. (yok öyle filmlerdeki gibi değil) Kafamı da duvara çarptım. Duvarın halini görmeliydin e-günlüğüm. Orayı kapatmak için sıva yapmaları gerekecek.

Gün içinde bol bol çamur çiseledi. Evet yanlış yazmadım çamur çiseledi. Arabam ve camları benek benek çamur içinde kaldı. Demek ki iki veya üç gün önce ekvator'da çöl fırtınası olmuş. Tozlar bulutlara karışıp buraya gelmiş... (nasıl bildim ama) Dün iyi ki sigara ve rakı'ya zam yok dedik. Bu gün sigaraların bazıları zamlandı. Ne cesaret, ekonomik kriz söylentilerine aldırmadan zam yapıyorlar. Zam gelenlerin arasında benim kullandığım sigara da var. Sigarayı bırakmaya karar verdim. Ama başka marka sigaraya başlıyorum... Yakında sigarayı da ev de imal edeceğim az kaldı... Bahçede tütün yetişir mi acaba?

Bu gün menümüz, Ispanak, barbunya fasulye ve elmalı poğaça'dan oluşuyor du. Hepsini bir güzel götürdüm. (argo konuşmayalım, "maganda" derler) Yani yedim. Şimdi de seni yol etmeye geldim sevgili e-günlüğüm. Yarın yazışmak üzere. Hoşçakal.


Biliyor musun: Utah'da kişi nükleer silah bulundurabilir ama patlatamaz mış... (nükleer silah var diye bir ülke'yi işgal edip çökerttiniz be!)
Çirkin söz: "Bir tek kadın cana yakın olabilir, fakat iki kadının bir araya gelmesi bir faciadır. Çünkü iki kadının ancak, üçüncü bir kadını feda etmek pahasına anlaşabileceğine inanıyorum..." Sacha Guitri
Güzel söz: "Bir siyasetçi, gelecek seçimi, Bir devlet adamı, gelecek kuşağı düşünür..." James F. Clarke

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..