Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük savaş sevmez ve köpek ilanı...

Anlamadım gitti. Bu Irak'da Barış ve Demokrasi(!) adına o kadar savaş yapıldı, halen düzelmedi. Amerika'nın el attığı her şey gibi Irak'da her gün daha kötüye gidiyor. Deveye sormuşlar "neden boynun eğri" diye. "Nerem doğru ki?" demiş...ABD'nin neyi doğru ki yaptıkları doğru olsun. (Sayın Deve arkadaşlar beni bağışlasın. Deve örneği vererek Deve'lere hakaret etmiş olmayayım, Deve'ler o'ndan daha doğru...) Başkanları bile söylevleri gibi rengarenk... Savaş varken bile bu kadar insan ölmüyor du. Ne demokrasiymiş bu ya! Gün geçmiyor ki bir yerlerde bomba patlamasın, birileri ölmesin. Her gün her gün onlarca insan ölüyor. Sigara içki de içmiyor bu insanların çoğu ama yine de toplu bir şekilde ölüyorlar... Ora'nın hükümet mantığının da bizden farkı yok. Bütün bu olaylar olurken Hükümet yetkilileri uluslararası arena da demokrasi ve insan hakları "zirve" leri yapıyorlardır. Sorsan, ülke güllük gülistanlıktır... Beğenmediğimiz "diktatörlük" dediğimiz Saddam döneminde bile insanlar daha huzurlu yaşıyorlardı...

Merhaba e-günlüğüm; Irak'ın başkenti Bağdat'ta aralarında maliye ve dışişleri bakanlıkları ile parlamento binasının da bulunduğu hedeflere yapılan saldırılarda 75 kişi yaşamını yitirdi, 300’den fazla kişi de yaralandı. Saldırılırda Türk Büyükelçiliği de hasar gördü... (ntvmsnbc.com) (bu her gün geçen haberlerden sadece biri) Artık "savaş" olmadığı için ve Amerika suskunluk politikası izlediği için Irak haberler dünya gündeminden düştü. Kimse umursamıyor. Aralarda bir yerlerde boşluk doldurmak için yazıyorlar ABD bir şeyle ilgilenince bütün dünya "mok" varmış gibi ilgileniyor. Ne oldu, Obama amca konuştu, konuştu, aniden sus pus oldu. Dünya da yorumlayacak konu kalmadı mı yoksa, konuştuklarının hiç bir anlam ifade etmediğini anladı da beyaz saray'da eşi, çocukları ve köpekleri ile vicdan azabı mı çekiyor? Hmmm anladım. Bizi örnek alıp tüm dünya ile iletişim kurmak için "insan açılımı" projesi üzerinde çalışıyorlar... Onları kendi haline bırakayım da çalışsınlar...

Değerli e-günlüğüm; dün gece eve gider gitmez "bahçe açılımı" konusunda çalışmalar yaptım. Oğlum annesine gittiği için kısmen sessizlik oldu. Bu akşam da kızım babasına gidiyor iyice sessizlik olur. (bulmaca gibi aileyiz yahu) Neyse uzatmayayım, ben yine aynı ben. Boss yine aynı Boss, rakı yine aynı rakı, bahçe yine aynı bahçe... İçimden (aslında içimden değil, fısıldayarak) bir kaç Türk sanat müziği parçası döktürdüm ve çevremdeki bütün canlılara (insan hariç) muhteşem bir konser vermiş oldum.

Ha sahi, aklımdayken. Oğlum köpeğini, sahiplendirmesi için, bir veterinere vermişti, veteriner halen yer bulamamış. Duyurulur: Bir adet Çukulata Labrador yavrusu için (7-8 aylık) sıcak bir yuva aranıyor. Sahiplenmek isteyenlerin sorumluluk sahibi olması gerekiyor. Tarafımdan sözlü ve yazılı imtihana tabi tutulacaklardır. İlgilenenlerin hemen gelip alması rica olunur... (çok ciddiyim)

Sabah aynı Linda ile iş yerine gittim, iş yeri de aynı idi. İçeri girince bir de ne göreyim? Telefon ekranında üç adet arayan numara var. "oh my God" diye bağırdım. Bundan anlaşılıyor ki bir kaç abonem daha tatilden dönmüş. Dönenlere hoş geldin, dönmeyenlere iyi tatiller diliyorum. Dönenler bizimdir. Dönmeyenler kaybetti. Dönenlere her damacana başına limonlu ice tea hediye ediyorum. İki hafta ice tea (bu ne len, "buzlu çay" desene şuna) vermeye devam edeceğim. Çocuklara da önümüzde ki günlerde balon dağıtmayı düşünüyorum...

Öğle yemeğimi yedikten sonra, yine aylak aylak araba ile dolaşmaya ve yeni aboneler yapma çalışmalarına başladım. Bir kaç adet yeni açılan yer tespit ettim ve broşür bıraktım. Kesin geri dönecekler ve abonem olacaklar. Yoksa, çok fena yaparım... Yine ağacın altı çam fıstığı dolmuştu, topladım... Az kaldı az. Yakında poşetleyip satacağım...Her gün 25- 50 gram fıstık topluyorum. Havanın rüzgarlı olmasının çok faydası var. Önceki senelerde bu kadar toplamamıştım...

Akşam üzeri de aynı. Aynı yer, (yemekler değişiyor sürekli) aynı sandalye, aynı masa, aynı saatte yemek, kaşık, çatal aynı. Her şey aynı. Sadece benim yaşantımda değil, doğa'da da aynı. Ağaçlar hiç yerini değiştiriyor mu. Beğndiler mi toprağı, ömür boyu kalıyorlar orada. Değişikliği pek sevmem zaten. Otistik karakterliyimdir. En küçük değişiklik beni huzursuz eder. Hem ne güzel sade ve huzurlu yaşamı bulmuşum, ne diye "daha iyisi var mı" diye arayıp kendimi hırpalayacağım?

Tamam tamam yedim yemeğimi (tarhana çorbası, zeytinyağlı barbunya, 100 gr sütlü çukulata) ve gidiyorum... Aynı vedalaşma, aynı e-günlük ve aynı yazılar. Ney miş? "yarın yazışmak üzere e-günlüğüm" (ince ve alaycı bir ses tonu ile) Ya yazışmak istemezsem? Hadi yürü, anca gidersin e-günlüğüm. Hoşçakal...


Biliyor musun: Su besinlerdeki gerekliöğelerin emilimini artırırmış... (tabi ki işlenmiş sular değil, doğal kaynak suyu)
Çirkin söz: "Domuz gribi salgını yeniden başlayacak" Dünya Sağlık Örgütü (WHO) açıklaması... (demek daha güçlü yeni virüsü ürettiler ve yakında salacaklar)
Güzel söz: "Savaş, bulduğu ülkeyi bir daha bırakmaz..." Burke

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..