Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük ve günlük

Merhaba sevgili günlüğüm; nasılsın, iyimisin, sıcaklarla aran nasıl? Klima istemezsin herhalde. Çok bunaldığın zaman hemen yan tarafa geç, ağaçların altı buz gibi esiyor. Klima yanında halt etmiş. Üstelik ay sonu elektrik parası da gelmiyor.

Kaybettiğimize üzüldüm desem yalan olur. En azından birkaç kişi ölmedi, yaralanmadı, ses ve maganda kirliliği olmadan, hastalar, yaşlılar ve çocuklar rahatça uyuyabildiler. Ben de bu yenilginin üzerine centilmence almanları kutladım ve iki duble fazla rakı içeceğime onların geleneksel içkilerinden iki şişe içtim. (rakının üzerine cila derler ya)

Dün gece yürüyüşüme milli maç meraklılarının yoğunluğu nedeni ile ara vermek zorunda kaldım. Bu gece iki kat yürürüm artık. (nah yürürüm)

Bu futbol ilgisizliğim çevremde ki bazı arkadaşları deli ediyor değerli günlüğüm. Bir sürü suçlamalar geliyor. "sen ne biçim milliyetçisin" "oğlum sen asosyalsin" "senin gibi erkek olmaz" gibi. "gelin milliyetçiliği tartışalım" ııh, "gelin sosyal, asosyal kavramlarını ve uygulamalarını tartışalım" ııh, "o zaman gelin erkek kavramını, erkekliğin ölçütlerini konuşalım" ııh. Peki siz gidip milliyetçi, sosyal bir erkek olarak maç izleyin. Ben de milliyetsiz, asosyal bir anti erkek olarak, evde eksiklerimi tamamlıyayım, köpeklerimin ihtiyaçları ile ilgileneyim, yürüyüşe çıkayım, arkadaşımla ilgileneyim, kitap okuyayım, bir sonraki günün planını yapayım. Yarın akşam maç yokken ben yine bunları yapacağım. Hatta ek olarak belki bir bara veya balık lokantasına giderim. Bütün erkeklikleri ve sosyallikleri, hatta milliyetçilikleri maçtan maça. Konuşmaya başlayınca da "çok biliyorsun" oluyor. Bunlar Atatürk devrimlerini de görmedi ki travma geçirmişler diyeyim... Ancak milliyetçilik, erkeklik ve sosyallikle ilgili sorunları olduğu muhakkak... Bu kadar.

Evet yüklü siparişlerimiz geldi ve kamyonu boşalttık. Tam güneşin en kızgın anına denk geldi ve sanırım iki kilo vermişimdir. Verdiğim kiloları derhal akşam almam gerek. Ben de manyak gibi ne çok sipariş vermişim. Millet gidiyor, satışlar düşüyor, ben sipariş veriyorum. Her halde bir bildiğim var. Çıkar zamanla ortaya...

Bak seeen. AIDS küresel felaket olarak tanımlanmış... Hastalığa yakalanmak (kuluçka süresi) yirmi sene, ondan sonra ölüme kadar bir yirmi sene daha. Demek ki yirmi yaşında aids olsam altmış yaşında ölüyorum. Olmasam da o yaşta öleceğim. Bunun neresi küresel felaket? Her açıklamanın ardında başka bir sebep vardır.

Değerli günlüğüm; bu gün de pek bir şey yapmadık. Bol bol oturduk. Bir adet abone yaptım ama bu abone bir senedir benden su alacak bir arkadaşım. En sonun da abone oldu. Çok ilgilidir sağolsun. Ona su götürünce fırsattan istifade apartmanın posta kutularına broşür atmayı da ihmal etmedim. Herkes tatile gitse de kimler gitmez? İş yerleri gitmez. Demek ki benim işyeri aboneleri bulmam gerek. En azından boşluğu kapatırım diye düşünüyorum.

Son dakika: 17:30 Bodrum da kızılağaçlar yanıyor... (ntvmsnbc) Hadi buyrun. sırası gelmişken yazayım. İki gün önceden almanya maçına gidenler, caddeleri dolduranlar, avaz avaz bağıranlar; Koşun Bodrum'a yangın söndürme çalışmalarına katılın. Ülkemizin ciğerleri yokoluyor... Yemin ediyorum bunu yaparsanız önüme "ben eşşeğim, asosyalim, milliyetsiz, homoyum" diye yazıp en işlek saatin de taksim meydanında dolaşacağım... Biz sizin gibileri depremde de gördük, afetlerde, ilk yardım gereken yerlerde, ülkemize sahip çıkılması gereken zamanlarda ve yerlerde.. Yani göremedik...

Sakinleştir beni günlüğüm; Bu gibi saçma ve kişilik oluşturma muhabbetleri beni çileden çıkarıyor. (çiledemiyim ki?)

Şu anda dükkana gelen güneş yavaş yavaş uzaklaşıyor ve yerini serin bir hava alıyor. Sabahları ve akşam üzerleri böyle oluyor. Her yer kavrulurken biz serin serin oturuyoruz dükkanda, (servis yokken) onun dışında bir dört saat var ki (domatesin güneş alması gerekn süre) domates gibi kızarıyor, büyüyor, olgunlaşıyor, dalımızdan koparılmayı bekliyoruz. (kızgın güneşin dükkana vurması ancak bu kadar anlatılabilir di)

Artık gitmeliyim, gitmelisin değerli e-günlüğüm. Yanına bir yelpaze al ve öyle git. Her an lazım olabilir. Yok ben fazla sıcaklayınca soyunuyorum, çeşmenin altına kafamı falan sokuyor idare ediyorum.
Yarın yazışırız. Hoşçakal.

Biliyor musun? Virginia Woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmış... (o kim ya)
Güzel söz: "Her doğrunun iki yüzü vardır. Birini kabullenmeden önce iki taraftan da bakmış olmak her zaman daha iyidir." Aesop (M.Ö. 570)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..