Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte iki günlük

Merhaba e-günlüğüm; Cumartesi akşamı facebook'da rastladığım eski bir arkadaşımla buluşacaktım ama yanlış anlama olmuş, önümüzde ki cumartesi imiş. Ben de yine bahçe keyfi yaptım.

Pazar günü uzun zaman görmediğim bir arkadaşımı ziyarete gittim. Birbirimize çok uzağız, o yüzden üç senedir görüşemedik. (500 m mesafede) Ne o gelebildi, ne ben ona gidebildim. Son karşılaşmamızda o da ben de pek iyi durumda değildik. (iş açısından) O günden sonra ikimizde bir mücadelenin içine girdik ve biraz işleri yoluna koyunca yine eski dostlar hatırlanıyor. Yanına gittim. Çok güzel bir ev yemekleri lokantası açmış. Karı koca sıvamışlar kolları, evde ne kadar mutfak eşyası varsa getirmişler oraya ve "ticaretin onda dokuzu cesarettir" misali koyulmuşlar işe. İyi de yapmışlar. İnanınca her şey olur. Arabalarını da satıp bütün borçlarını ödeyip biraz olsun rahatlamışlar. Değişik bir ev yemekleri lokantası. Yemek dışında bir de fal bakılıyor. Profesyonel bir bayan (falcının profesyoneli nasıl olursa) bir masa kurmuş, isteyene küçük bir ücret karşılığı fal bakıyor. Bir kaç kişi ile konuştum, her şeyi biliyormuş. Ben baktırmadım. Uzak dururum, hiç işim olmaz, ama meraklısı çok fazla. Üstelik bilinenin aksine daha çok erkekler fal baktırıyormuş... Adını "çıt çıt ev yemekleri & fal cafe" koymuşlar. Yolu açık olsun arkadaşımın. Çocukluğumdan beri görüştüğüm bir kaç arkadaşımdan biridir Metin... Ona hayırlı işler ve bol kazançlar diliyorum.

Pazar akşamı Boss oynarken yine kendini parçaladı ve tırnaklarının arası yara oldu. Hafif aksamaya başladı. Akşam pansuman yaptım ve sabah kalkar kalkmaz hemen yarasına baktım. Geçmemişti. Ben de bu gün onu işyerine getirip tekrar tırnak aralarına pansuman yaptım. Ben pansuman yaparken sürekli elimi yaladı. Yerim onu ben, kıyamam kızıma...

Bu akşam biraz oyuna ara verelim de iyileşsin yaraları. Gerçi o yine oynamak isteyecek ama yapacak bir şey yok.

Sabah hızlı başladık e-günlüğüm. Oldukça hareketli idi. İnsanların bir kısmı (çocuğu okul çağında olanlar) dönmeye başladılar. Eh gerisi bayramdan sonra gelirler. (emekliler)

Daha yeni oturabildim bilgisayarın başına. (15:30) Çok keyifsizim ama sana yazınca belki rahatlarım. İçim de kimseye yansıtmadığım ve sebebini bildiğim bir sıkıntı var. Bir kaç güne kadar atlatırım herhalde.

Bu Rusya ile neden zıtlaşıyor, çekişiyoruz? Bu hamlelerin sonu nereye varacak acaba? Danışıklı dövüş mü, kamuoyu oyalama mı, yoksa ciddi mi? Hiç sanmam. Olan tır'cılara ve ithalat, ihracat'çılara oluyor. İki düdük aleyhüsselamın yüzünden perişan oluyorlar. Bunları hep "Dallas" türü dizilerden öğrendik. Karşılıklı koz kullanma, kin gütme, zıtlaşma, tehdit gibi kavramlar yaşamımızın bir parçası oldu. Amaaan nasılsa kimsenin umrunda değil. Benim de canım sıkılıyor zaten. Ben de çevremdekilere yaptırım uygulayacağım, belki biraz heyecan olur, sıkıntım geçer.
Hava bu gün rüzgarlı ve serin. Trafik kalabalıklaştı. Okul servisleri bir hafta sonra daha da çoğalacak, trafik daha da yoğunlaşacak. Üç-dört aydır yaşadığımız trafik rahatlığı sona erecek. Çok kalabalık şehir, çok kalabalık ülke, çok kalabalık dünya...

Bu arada görüştüğüm eski arkadaşlarımdan biri de Türkiye rallisinden ikinci olarak döndü. Kutluyorum. Burak Nomer arkadaşıma başarılarının devamını diliyorum. (Biraz sakin olsa birinci olacak)

Bu günlük bu kadar yeter değerli e-günlüğüm. Daha sonra yemek tarifleri de yaparım.

Yarın yazışmak üzere. Hoşçakal.

Biliyor musun: Denizatlarında anne yumurtayı babaya veriyor ve baba o yumurtayı 6-8 hafta kesesinde taşıyıp, yavru bir denizatı dünyaya getirirmiş... (işte gerçek baba:)

Güzel söz: "Sürekli olan tek yönetim alıştırması, devamlı değişime açık olmanın alıştırmasıdır..." William G. McGowan

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..