Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte sıradan

Dün gece bir tv kanalın da hepimizin bildiği ve içinde yaşadığı bir kavram ilk kez (geçen yıl) ortaya atıldı ve tartışıldı. Mahalle baskısı... Lise çağların da kız arkadaşımı beklerken polisler tarafından şüpheli diye karakola götürüldüğüm çok olmuştur. Sürekli birileri tarafından gözlendiğimizi on yedili yaşlar da öğrendim ve o gün bu gün polisiye tedbirle hareket ederim.
Merhaba e-günlüğüm.

İşlere de sorun çıktığı zaman ve o sorunlara konsantre olduğum zaman, yazarken bir yandan kafam da başka şeyler düşünüyor oluyorum. Sanırım bu durumu algılayabiliyorsun. Ya yazım hataları yapıyorum, ya da cümle düşüklükleri oluyor. Ya da yazı düzensiz oluyordur. Hatta bırak cümle düşüklüklerini, cümle bile kuramadığım oluyor.

Bu gün de sabahtan beri gergin bir vaziyette çalışmaktayım. Distribütör çalışanları ile ara sıra ilkeler de veçalışma biçimlerin de anlaşamadığımız noktalar oluyor. İşin bu tarafından ziyade iletişim kısmı sorun yaratıyor. Onları düzeltecek halim yok, öylece kabullendim, ancak her seferin de biraz daha densizleşmeleri benim sabrımı zorluyor.

Şimdi sakinim. Gerginliğim geçti. Gevşemeye çalışıyorum. B gevşeklik de fazla olursa pek yaramıyor. Bu sefer de her şeyi koyveriyorum. Ortasını bulmak gerek...

Değerli e-günlüğüm; Dün gece hava biraz serin olduğu için dışarı da fazla oturamadım. Anladığın gibi içeride oturdum ve tv seyrettim. Evde ki içki stoğum azalmıştı onu tamamladım. Rakı, bira ve şarap yedeklerini aldım.
Bu gün yine kamyon geldi (iki-üç gün ara ile sipariş veriyoruz) ve bir güzel terledim. Ben kamyon boşaltırken hava sıcak olduğu için üzerimi çıkarıyorum. Mahalle de bütün kızlar balkonlara çıkıp izliyor. Aralarında çığlık atıp kendini balkondan atanlar bile oluyor. Bu durum beni çok üzüyor ama yapabileceğim bir şey yok. Hem dua etsinler servislere öyle gitmiyorum. Gerçi abone sayımız çok artar ama etik olarak pek doğru olmaz.

Bu gün yine sebillerle uğraştım. Yeni bir kurumsal abone yaptım ve iş yerine sebil bağladım. Yarım saat sonra sebilin sıcak tarafı çalışmıyor diye telefon geldi. Hemen gittim ve gerçekten çalışmıyor du. Servisi aradım beş saat sonra geldi ve yepyeni makinanın sıcak su musluğunun bozuk olduğunu söyleyip değiştirdi. Yeni makinanın arızalı çıkması ve parça değiştirilmesi ne kadar kötü bir duygudur herkes bilir. Bu olaylar bana çok zaman kaybettiriyor sevgili e-günlüğüm.
Bu gün abonemiz olan bir iş yerinde, kocaman bir kadın bana laf attı. Bölgem dışında olduğu için abonem olamadı ve çok üzüldü. Nedense insanlar su alırken, suyun özellikleri dışında her şey ile ilgileniyorlar. (fiyatı, suyu getiren, çabuk gelmesi, yakın olması vs.) Sadece pazar günleri açık olduğu için x markadan su alan bile var. Kimse "suyunuz nereden çıkıyor, hangi mineraller var, kalsiyum, magnezyum oranı nedir, ph derecesi kaçtır" gibi sorular sormuyor. Bana ne sormazsa sormasın. Niye kafamı takıyorum ki? Yadikleri yiyeceklerde ki vitaminleri de ayrıştırmadan dışarı atıp kilo alan onlar. Ben neden rahatsız oluyorum? Bu konuyu unuttum...

Sevgili e-günlüğüm; Linda ile yemeğimizi yedik, şimdi o kestiriyor, ben de yazıyorum. Geçen gün kütüphane de çok eskiden okuduğum Ö. Hayyam dörtlükler adlı bir kitabımı buldum. Artık sana oradan dörtlükler de yazacağım. Böylece yazdıklarım günlükten başka her şeye benzeyecek. Ne o öyle? Güzel söz, ata sözü, dörtlük, bir de şiir yazdım mı tamamdır. Başka bir şey yazmaya gerek yok.
Zaten her kes odama girip kurcalıyor ve seni bulup okuyor. Her şeyi biliyorlar, gizlim saklım kalmıyor. Ne kadar şeffafım e-günlüğüm görüyorsun değil mi? Sadece kaçamaklarımı bir kişi ile sınırladım o kadar. Hepsini yazmıyorum.
Ay bu gün çok bunaldım. Gidiyorum artık. Sen de git, ikimiz de gidelim.
Yarın görüşmek dileği ile. Hoşçakal

Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimsye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni,
Haberim olmasın gelen dertten başıma.
Ö.HAYYAM

Biliyor musun? İnsanlar yaşamları boyunca, altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlarmış... (bu araştırma obeziteden önce yapılmış galiba. Şimdiler de ay da bir filin ağırlığı kadar tüketenler var:)
Güzel söz: "Düşünmeden okumak körletir, okumadan düşünmek ise yanıltır..." CLAIRVANY

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..