Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Büşra Temiz Yeşiltepe

http://blog.milliyet.com.tr/busraty

03 Mart '18

 
Kategori
Deneme
 

Eğer Elinin Yanmasını İstemiyorsan Başkalarının Yaşantılarına Dokunmayacaksın!

   İnsanın hayatı boyunca edindiği bilgileri bir alanda kullanmak yerine birçok alanda kullanması hem daha fazla fayda sağlar,  hem de yaşamını da bir o kadar kolaylaştırır.  Ancak bazı insanlar bu niyetin dışında, bilgileri üzerinde farklı tutumlar izlemektedirler. Misal verecek olursak ilkokul yıllarından beri öğrenilen bir bilgi vardır: ‘Bulundukları kabın şeklini alan maddeler sıvı ve gazlardır.’ Birçok insan bu bilgiye sahiptir. Ancak edindikleri bu bilgiyi hayatın en olmaz alanında yani insanlar üzerinde kullanmaktadırlar. Nasıl mı?

   Üzerinde detaylı düşünüldüğü zaman bahsedilmek istenen aslında çok net bir şekilde bellidir. Hayatın her aşamasında olduğu gibi ikili ya da çoklu insan ilişkilerinde de kişiler birbirlerinin üzerinde büyüklük gösterisi sergileme çabasındadır ve sergiledikleri, birinin diğerine üstün gelme yarışından başka bir şey değildir. Katı, sıvı benzetmesi de tam bu nokta da işlerlik kazanmaktadır. Çünkü bakıldığında insanları olduğu gibi kabul edip benimsemek, her farklılığı bir zenginlik olarak görmek yerine; madde muamelesi yapılması, sıvı ya da gaz bir maddenin bulunduğu kabın şeklini alma eyleminin insan üzerinde uyarlanmasından başka bir şey değildir. Düşünüldüğünde dahi çirkin olan bu durumun insanlara yaşatılma çabasının, zayıf insanların güçlülük gösterisinden başka bir izahı olamaz. Ve bu durum kişinin dünyasında tuhaf bir şekilde sırıtmaktadır. Hiçbir zaman iletişim kurduğunuz insanları değiştirme ya da onun üzerinde baskın olma gibi bir çabaya girişilmemelidir. Yukarıda da bahsedildiği gibi her insan bulunduğu kabın şeklini alacak kadar alçalmaz. Peki hiç bastırılmış ya da istenilen şekle sokulmuş insan yok mudur? Elbette vardır ve bu da ne yazık ki o kişinin duygularını, düşüncelerini ve iradesini başka insanlara sattığının göstergesidir. Zaten bu tip insanlar toplumda fark edilmeye başlandıkça ya değer kaybetmekte ya da görmezden gelinmektedir. Buna da bir nevi diğer insanların böyle tiplerden kendilerini koruma içgüdüsü denebilir. Haklılık payları da vardır. Çünkü kendini ve beynini tek başına kontrol edemeyen birinin başka insanların hayatlarını ziyan etmesi muhtemeldir. Bu yüzden kişilerin bu tip insanlardan zarar görmelerindense, gardını bu şekilde almaları mantığa daha çok hizmet etmektedir.

   Zaman kaybetmeden birilerinin çıkıp mahremiyet diye bir kavramın varlığından tüm insanları haberdar etmeleri gerekmektedir. Bu biz de olabiliriz başkaları da… Mutlu olmak için illa da birilerinin yaşantısına müdahale etmek ya da olur olmadık şekilde hayatlarına dokunmak gerekmiyor. Mahremiyet kavramı burada anlam kazanıyor.  Çünkü her insanın hayatı ve yaşantısı kendi mahrem alanıdır. Yolgeçen hanı değil!

   Eğer elinin yanmasını istemiyorsan başkalarının yaşantılarına dokunmayacaksın! Aksi takdirde kişinin, nasıl bir muamele ya da dönütün beklediğinden haberdar olması imkansızdır. Başka hayatlarla uğraşmak yerine kendi yaşantısının derdine düşmek ve kişiliğini eğitip olgunlaştırabilmek insanlığa en güzel hizmettir. Ve başarılı olma olasılığı da yüksektir. Neticede yatırımı kendine yapmak dünyadaki en karlı kazançtır. Neden mi? Çünkü doğru bir insan, doğru bir nesil demektir.

   Selametle… 

   Büşra Temiz Yeşiltepe

 
Toplam blog
: 6
: 256
Kayıt tarihi
: 02.02.18
 
 

Hayata farklı pencerelerden bakarak anlam sunmayı dert edinmiş bir öğretmenim. Her farklılıkta bi..