Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '19

 
Kategori
Engelli Eğitimi
 

Eğitim Sevdası

     Vakitlerimizin yoğun olduğu bu günlerde arkadaşlarımızla bir iki saatimizi özel eğitime destek çocuklara ayırdık. Okul müdürü, müdür yardımcısı ve tabi ki özel eğitim dersini veren büyük bir sabır abidesi olan öğretmenleri bizden yüzlerindeki tebessümü eksik etmeyerek, sıcak kanlılıkla karşıladılar.

Sınıfa ilk girişim, o kapıdan içeriye ayağımı atar atmazki duygum çok faklıydı çünkü daha önce böyle bir ortamda bulunmamıştım. Farklı bir hava, çocuklar farklı, sınıf farklı üstüne bi de hocanın sabrı, tebessümü, sadakati, merhameti, saygısı eklenince gök kuşağı gibi bir ortamda buldum kendimi.Tanışmalar ve hocaya sorduğumuz sorular eşliğinde dolu dolu sohbetin sıcaklığı sardı ortamı.

Bir yanda etrafı izlerken bir yandan da hocanın eğitimden dolayı kanayan yaralarının dinliyordum. Yüzündeki çizgilerden belliydi az emek sarf etmediği.. Bir yanda hüzün bir yanda sevinç cümleleri dökülüyordu dilinden. Sohbetimiz bütün sıcaklığıyla ilerlerken, yerinde sessizce oturan bizi meraklı gözlerle izleyen birini fark ettim. Bizim gibi bu çocukları ziyaret ettiğini düşünmüştüm ,az sonra hocaya sorduğum soruyla; adının Dilek olduğunu ve ailesiyle hiç  kimseyle konuşmadığını söyledi ve onun için çok çaba harcadığını ekleyerek, ben yüreğimden onun yüreğine sevgi tohumlarını ekiyorum bir gün yeşerip etrafa saçılacağına inanıyorum, bunu için sevgi, saygı, sadakat, sebat ,sıcak kanlılık gerekir eğitim sessiz olmaz dedi. Sonra  devam etti, geçen yaptığımız toplantıda Dileğin ailesi, kızlarının durumunda faklılıklar olduğunu, ilk kez babasıyla sohbet ettiğini, kardeşleriyle  oyun oynadığını söyledi. ve bunun için çok mutlu olduklarını belirttiklerini söyledi Bunu duyunca inanın ben çok mutlu oldum , O sevinç o heyecan bambaşka dedi. Hocanın mutluğu, ellerini samimiyet ve içtenlikle yüreğine götürüşü ele veriyordu onu.

Dilek ve diğer arkadaşları hepsinin yüzünde tertemiz tebessümlü bir hava vardı. Onlara  her baktığımda  gözlerindeki umudun ışıltılarını görüyordum. İnsanın, günahlara bulaşmayınca ne kadar saf ve masum olduğunu fark ettim.Hepsinin yüzünde cennetten bal pınarları akıyordu sanki.

Onlardan biri Sema Nurdu. O, kendi dünyasında başkaydı adeta. Önündeki boyama kağıdına rengarenk boyalarla dünyasını boyuyordu. Bana, siz neden hiç gelmiyorsunuz diye atıldı birden yüzündeki güzelliğiyle. Sonra toparladı cümlelerini bari gelmişken bir çayımızı iç dedi. Teşekkür ederim dedim. Israrına dayanamadım ve hocasından izin alarak çay ikram etti. Daha sonra Sema Nurun yanına giderek ne çizdiğini sordum , televizyon diye yanıtladı. Renk ayrımı yapmadan ,ayrıntılara takılmadan özgürce boyuyordu.Ellerindeki pastel boyalar adeta kelebeklerin çiçeklere konduğu gibi konuyordu öndeki kağıda.Uçsuz bucaksız hayalini bir beyaz kağıda sığdıramıyor,onu bitirip başka bir kağıdı alıp boyuyordu. Sınıfın diğer öğrencileri ise kimi bilgisayardan oyun oynuyordu ,kimi de piyano çalıyordu, Yani Sınıfta herkes kendi dünyasındaki rolünü oynuyordu . Tabi Hiç beklemediğimiz bi anda hocalarına sorun çıkaran da vardı.

      Onlardan biri Sıtkı'ydı. Kapıdan ilk girişi ve hoca ile olan diyaloğu ve inatçılığı dikkatimi çekti.Hocanın onun üzerinde epeyce emeği olduğu belliydi. Bi inadi vardi ki sormayın. Hocam ben artık mandalina yemeyeceğim, didi içeceğim çok güzeldi .Hocam siz bana ayranı önerdiniz ama o güzel değil.Ben birine sordum didi Zaralı mı diye ,yok dedi.Hocanın bütün ısrarlarına rağmen inadina  didiyi içeceğini söyleyip duruyordu . Sıtkı;Hayata verdiğimiz hesaplardan habersiz hesap yapıyordu önündeki kağıda .Bazen anlamadığı sorularda hocasından yardım istiyor , hocası kağıda elma resimlerini çizerek anlatıyordu. Topla, çıkar hesabı… Hayat toplama ve çıkarmadan ibaret , kazandıklarımız ve kaybettiklerimizle…. Hayat heybesine; kimi bilerek sevap ve günahı koyar kimi de Sıtkı, Sema Nur ve Dilek gibi günahın kapısından geçemeyerek, sadece iyiliği ,güzelliği biriktirir orada. Merhamet Onların dünyasını anlamaktan geçer ..Onlara bakarak kendi iç dünyama bi an yolculuğa çıkıp aklın hiçbir ederinin olmadığını fark ettim.

Ve en önemlilerinden bi tanesi daha bu çocuklara bakınca Türkiyedeki eğitim şartlarının kötü bir vaziyette olduğunu üzülerek bir daha fark ettim.Yeteri kadar imkan yok.Bu yola gönlünü koymuş gönlü insanına haksızlıktır bu. Onlara daha güzel imkan sağlanabilir ve eminim bu yolda hep birlikte emek basamakların zirvesine ulaşılır. Bu eğitim için yüreğinin sabrını, şefkatini  ve merhametini ortaya koyan hocalarına Teşekkür ederim.

Naif Çiçeğim(Zambak)

 
Toplam blog
: 3
: 92
Kayıt tarihi
: 11.10.19
 
 

Her insan bir kitaptır, kendi okuyucusunu dört gözle bekler. A. şeriati ..