- Kategori
- Söyleşi
Eğitime adanmış yıllar üzerine - Işıl Okan Gülen ile röportaj

Türkiye’nin hızla yükselen vakıf üniversiteleri arasında yer alan Okan Üniversitesi son zamanlarda sağlık alanında yaptığı yatırımlarla ve ABD’deki Okan International University ile adından çokça söz ettiriyor. Mezunu olmaktan gurur duyduğum üniversitenin dününe ve bugününe bakınca, kuruluşundan itibaren yükselen başarılı ve yenilikçi grafiği “iyi ki Okan’lı olmuşum” dedirtiyor. Okan Üniversitesi’nde hatrı sayılır emekleri bulunan, Okan Koleji’nin Kurucu Temsilcisi, Diş Hastanesinin ve yeni açılan Tıp Fakültesi Hastanesinin de yönetiminde bulunan Işıl Okan Gülen ile röportaj için Suadiye sahilinde buluştuk. Lisans eğitimini Universite Paris 1 PantheonSorbonne’de gören Işıl Hanım, yüksek lisansını Florida International University’de tamamlamış. Şu sıralar da tez aşamasında olan doktorasını Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Organizasyon Bölümü’nde yapıyor. Işıl Hanım ile eğitime dönük yatırımları ve gelecek planlarını konuştuk...
Öncelikle ilk sorum nasıl bir duygu başarılı iş adamı Bekir Okan’ın kızı olmak?
40 yıldır değişik sektörlerde, yurt içinde ve yurt dışında başarılı ve yenilikçi projelere imza atmış ama en önemlisi her şeyi sıfırdan kendisi yapmış bir iş adamının kızı olmak tabii ki çok gurur verici bir duygu. Ama bir yandan da onun yaptıklarının üstüne daha iyilerini eklemek için motive edici bir duygu….
Okan Holding çeşitli yatırımları olan bir grup. 1999’dan beri eğitime çok büyük önem ve bütçe ayırıyor. Neden inşaat ve diğer yatırımlar yerine eğitimde büyümek istediniz?
Benim annem de babam da öğretmen. Biz eğitime gönülden bağlı bir aileyiz. Ben ve kardeşlerim çocukluğumuzdan beri eğitimle iç içe ve eğitime sempati duyarak büyüdük. Kendisi de eğitimci olduğu için üniversite kurmak babamın çok eskiden beri hayaliydi. Kendisi eğitime yatırım yapmayı, eğitime gönül vermiş biri olarak hep boynunun borcu olarak görürdü. Bu nedenle 1999 yılında Okan Üniversitesi’ni kurduk ve 2003 yılında 85 öğrenci ile eğitim hayatına başladık. Bugün ise 23 bin öğrencimiz var.
Ben Okan Üniversitesi’nde öğrenciyken 2011 yılında Okan Koleji kuruldu. Sadece üniversite değil anasınıfı ilkokul ve liseye yatırımlarınız var. Bu alanda neler olacak neler yaptınız?
Birçok vakıf üniversitesi dershanecilikten veya kolejcilikten sonra kuruldu. Bizse, tersten giderek ilk önce üniversitemizi kurduk. Üniversitede oluşan bilgi birikimi ve tecrübeyi geleceğimiz olan çocuklara aktarmak için 2011 yılında Okan Koleji’ni hayata geçirdik. Kolejimizi özellikle üniversite kampüsümüzün hemen yanında kurduk ki, üniversite ile etkileşimimizi ve işbirliğimizi maksimize edebilelim.
Başta Eğitim Fakültemiz olmak üzere üniversitemizin tüm fakültelerinden hem eğitim içerikleri, hem öğretmen eğitimleri hem de öğrenci projeleri için destek alıyoruz. Okan markası ile anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve sonrasında üniversite eğitiminde Atatürkçü gençler yetiştiriyoruz.
2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’ndan itibaren ise Okan Koleji olarak İstanbul’da yeni bir kampüs ile büyüme planımız var.
2008 yılında girdiğimdeki Okan Üniversitesi ile eğitime dönük yatırımlar sonrası Okan Üniversitesi arasında epey bir fark var elbette... Neler yaptınız ve önümüzdeki 5 yıl için planlarınız neler?
Üniversitemiz her geçen yıl yeni açılan bölümleri, yeni kampüsleri ve yeni yatırımları ile büyüyor. 2003 yılında 85 öğrenci ile başladığımız eğitim hayatında bu sene 9 fakülte, 1 yüksekokul, 2 meslek yüksekokulu, konservatuvar, 3 enstitü, yüksek lisans ve doktora programları ile 23 bin öğrencisi olan kocaman bir aile olduk. Şu an Tuzla ana kampüsümüzün yanı sıra Kadıköy, Mecidiyeköy, Beyoğlu ve Bahçelievler Kampüslerimiz ile hem Anadolu yakasında hem Avrupa yakasında büyüyoruz. 2014 yılında Mecidiyeköy’de açılan Diş Hekimliği Fakültesi Hastanemizin yanı sıra Kasım 2016’da hizmete girecek 250 yataklı, tam donanımlı Tıp Fakültesi Hastanemiz ile sağlık alanında da yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Mayıs 2017’de yine Tuzla’da ikinci Diş Hekimliği Fakültesi Hastanemizi açmayı hedefliyoruz.
Miami’de Okan International University’yi kurdunuz. Orası daha sakin, neler olacak?
2015 yılında Miami’de tamamen Amerikan kanunlarına göre kurulmuş Okan International University’nin (OIU) açılışını yaptık. OIU eğitim alanında uluslararasılaşmak için büyük bir adım. Okan Üniversitesi öğrencileri İngilizce Hazırlık Sınıfı’nı hiçbir ücret ödemeden Miami Okan International University’de tamamlayabiliyorlar. Bunun yanında öğrencilerimiz lisans ve yüksek lisansta çift diploma programına katılarak hem Okan Üniversitesi hem Okan International University diploması ile mezun olabilecekler.
Ancak unutmamak lazım ki OIU, Amerikan kanunlarına göre kurulmuş bir Amerikan Üniversitesi. Miami konum itibariyle Güney ve Kuzey Amerika ile dünyanın dört bir yanından gelecek öğrenciler için bir çekim merkezi. Sonuç olarak OIU’ye dünyanın dört bir yanından öğrenci alarak öğrencilerimize tam bir uluslararası tecrübe/networking imkanı sunuyoruz.
Bu sene Miami’de sağlık alanında eğitim veren bir okulu da bünyemize kattığımızı buradan duyurmak isterim. Bu yıldan itibaren tüm dünyada gelişen ve talep gören sağlık sektörüne de eleman yetiştirmek üzere kolları sıvadık. Miami’de de sağlık alanındaki eğitim yatırımlarımızla varız.
Üniversitenin yönetimindesiniz… neler yapıyorsunuz? Ders vermeyi düşünüyor musunuz?
2006 yılında Amerika’da yüksek lisansımı tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüm. 6 ay başka bir kurumda çalışarak ‘masanın diğer tarafında olma’yı öğrendim. Sonrasında üniversitede çalışmaya başladım. Yönetimin her kademesinde katkı sağlıyorum. Üniversitemiz çok hızlı büyüyor ancak tüm kademelerde bu büyüme hızına uygun çalışmalar yapılıyor. Özellikle alanım olan İnsan Kaynakları çalışmalarına destek veriyorum. Bunun yanında üniversitemizin kurumsal iletişim ve tanıtım biriminde, strateji komisyonunda, yeni projelerde kısacası üniversitemizin gelişimine ve yenilenmesine katkı sağlayacak her türlü projede yer alıyorum, liderlik yapıyorum.
Okan Koleji’nin Kurucu Temsilcisi olarak yöneticiliğini yapıyorum. Bunun yanında Diş Hastanemizin ve yeni açılan Tıp Fakültesi Hastanemizin de yönetiminde bulunuyor, bilfiil katkı sağlıyorum.
Halen Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Organizasyon alanında doktora çalışmalarım devam ediyor. Şu an tez aşamasındayım. Tezimi tamamladıktan sonra ders vermeye daha çok vakit ayırabileceğimi düşünüyorum.
Lisans’ı Universite Paris 1 Pantheon Sorbonne, Yüksek Lisans’ı ise Florida International University de yaptınız. Yurt dışında yaşamayı ya da iş yapmayı düşünmediniz mi?
Sainte Pulcherie Fransız Ortaokulu ve İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Paris Sorbonne Üniversitesi’nde İşletme-İnsan Kaynakları okudum. Sonrasında da Amerika’da Florida International University’de MBA yaptım. Avrupa’da ve sonrasında Amerika’da eğitim almak benim için çok güzel ve eşsiz bir tecrübeydi. Ancak yurt dışında okumaya gittiğim ilk günden itiabaren eğitimimi tamamlayıp Türkiye’ye dönme ve burada yaşama hedefim vardı.
Şu an yönetiminde bulunduğum kurumlarda yurt dışı tecrübemden ve birikimimden faydalanarak farklılıklar yaratmaya çalışıyorum. Yurt dışı tecrübemi kendi Türk kültürümüz ve iş yapış şeklimiz ile harmanlıyorum. Şu an Türkiye’de yaşıyorum ancak Okan International University ve diğer yurt dışı yatırımlarımız sayesinde yurt dışında da iş yapıyorum.
Siz yurt dışında okudunuz öğrenciler eğitim için neden Türkiye’de bulunan devlet ya da vakıf üniversitesini seçmeli?
Biz bir vakıf üniversitesi olarak Okan Üniversitesi’nde öğrencilerimize Erasmus Programı ve ISEP networku ile dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde değişim programlarına veya çift diploma programlarına katılma imkanı sunuyoruz. Bunun yanında Miami Okan International University’de İngilizce Hazırlık Programı’na veya çift diploma programına katılma imkanı sunuyoruz. Yani kısaca biz öğrencilerimize daha Okan Üniversitesi’nde okurken uluslararası bir tecrübe imkanı sağlıyoruz.
Ayrıca Avrupa’nın ve Amerika’nın en iyi üniversitelerinden yüksek lisans ve doktora için kabul almış, eğitimlerini orada sürdüren mezunlarımız ile gurur duyuyoruz.
Ben yurt dışında okumuş bir kişi olarak herkese hayatının bir döneminde (süresi kısa ya da uzun fark etmez) yurt dışında okumayı veya yaşamayı tavsiye ediyorum. Bunun, insanın kişiliğinin oluşmasında ve vizyonun açılmasında büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Bekir Okan’ın sabahları Caddebostan yürüyüşü meşhurdur. Siz iş dışında neler yaparsınız?
Küçüklüğümden beri sporla çok içiçe buyudum. Yüzme, basketbol, tenis vb. değişik spor dallarıyla uğraştım. Son 6 yıldır ise düzenli olarak pilates yapıyorum. Spor hayatımın vazgeçilmezi. Öyle ki hamileliğimin son raddesine kadar pilates ve hamile yogası yaptım ve çok faydasını gördüm. Yoğun iş temposu ve ev hayatında çoğu kez spor ihmal ediliyor ancak ben herkesin muhakkak hareket etmesi, spor yapması gerektiğini düşünüyorum. İlla spor merkezine gitmeye gerek yok. Açık havada yapılan yürüyüş veya evde yapılan egzersiz bile, bir harekettir. Hareket eden insanın daha mutlu olduğunu ve verimli çalıştığını düşünüyorum. Ben aktif pilates yapmanın yanı sıra mümkün olan her yere yürüyerek gitmeye ve asansör yerine merdiven kullanmaya özen gösteriyorum. Tabii ki sahilde yapılan yürüyüşler benim de vazgeçilmezim.
Türk eğitim sistemi Avrupa’ya göre geride diyebiliriz sanırım... sizce düzelmesi için neler gerekli?
Bence eğitim sistemimizin Avrupa eğitim sistemi ile yarışabilmesi icin daha anaokulu seviyesinden itibaren eğitim sistemimizi gözden geçirmemiz gerekir diye düşünüuyorum. Türk egitim sistemi maalesef çok fazla sınav ve test odaklı bir sistem. Öğrencileri sorgulamaya, merak etmeye, araştırmaya yönelten bir sistem değil. Çünkü her okul seviyesinde girilmesi gereken bir sınav, bir sonraki seviyede en iyi okula yerlesebilmek için bir yariş var.... Bu da doğal olarak test ve sınav odaklı yetişen nesiller demek oluyor....Kaliteli eğitim herkese ulaşılabilir olmalı diye düşünüyorum. Çok büyük ve kalabalık bir ülkede yaşıyoruz. Herkese eşit imkanlar sunmak zor gözükse de en azından eğitimin temel taşlarının iyi planlanması ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben üniversiteyi Fransa'da okudum. Sınıfımızın %95'i Fransizlardan oluşuyordu. %5 gibi küçük bir bölümü de benim gibi Frankofon ama yabanci ogrencilerden olusuyordu. Dikkatimi ceken şu olmuştu, bütün Fransızlar okumak istedikleri üniversitelere başvuru yapıyordu ve sistem her öğrenciyi muahakkak bir universiteye yerleştiriyordu. Yani okumak isteyen herkes üniversiteye yerleşiyordu. Üniversiteler başvuru ile ögrenci kabul ediyordu. Ancak herkes üniversiteye yerlestikten sonra sistem kendi içinde eliyordu basarılı/basarısız veya yetersiz olanı. Şöyle ki üniversite eğitiminin ilk 2 yılı temel ve ortak dersler alınıyordu. 1 ve 2. Sınıfta birçok öğrenci ya meslek okullarına yöneliyordu, ya sınıfta kalıyordu ya da başarılı olup eğitimine devam ediyordu. Sonuçta herkese üniversite eğitim imkani tanınmış oluyordu ancak başarılı olup devam etmek bir nevi ogrencinin secimine birakilmisti. Turk sisteminde ise her yıl 1 milyonun üstünde öğrenci üniversite sınavına girip daha sınav aşamasında eleniyor ve üniversiteye yerleşemiyor. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise üniversitelerde hoca var, sınıf var, fiziki ve akademik imkanlar var ama kontenjanlar boş kaliyor.
Bence Avrupa eğitim sisteminden geride kaldığımız en önemli alanlardan biri de yabancı dil ögretimi. Üniversite egitimim boyunca Fransa'da gözlemledigim şuydu ki tüm ögrenciler şöyle ya da böyle,-kuvvetli bir Fransız aksaniyla da olsa- İngilizce konusuyordu! Türk egitim sisteminde biz maalesef bunu başaramıyoruz. Daha küçük yaslardan itibaren yabanci dil eğitimi versek bile daha çok gramer ağılıklı bir egitim veriyoruz ve pratiği/konuşmayi geri planda bırakıyoruz.
Bütün bu gözlemlerimden yola çıkarak biz Okan Koleji'nde 3 yasindan itibaren öğrencilerimize İngilizce eğitimi vermeye başlıyoruz. 5 yaşından itibaren ise İngilizce'nin yanında Çince, Rusça, Fransızca veya İspanyolca dillerinden birini 2. Yabanci dil olarak vermeye başlıyoruz. Anaokulunda yabanci dil ogrenmeye baslayan ögrencilerimiz Ilkogretim ve Lise hayati boyunca bu dilleri öğrenmeye devam ediyor. Dilin gramer ve yazim kurallarını öğretmenin yani sıra öğrencilerimizim yabanci dile maruz kalacağı ortamlar yaratıyor ve onları öğrendikleri dilleri kullanmaya, konuşmaya motive ediyoruz.
Son söz sizin lütfen buyurun...
Ben işi yapmış olmak için yapmak yerine, o işi en iyi şekilde yapmanın başarıyı getireceğine ve insanı mutlu edeceğine inaniyorum. Kendi hayatımda da bunu uygulamaya çalışıyorum. Herkesin kendini en çok mutlu eden insanlarla vakit geçirmesini, kendilerini mutlu eden işleri yapıp, mutlu oldukları yerde olmalari gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hepimizin sadece 1 hayatı var :)
Bu keyifli röportaj için teşekkür ediyorum. Mezunlarımızı böyle güzel işler yaparken görmek bizi çok mutlu ediyor.
Işıl Hanım’ın da dediği gibi sadece bir hayatımız var. Nasıl bir hayatımızın olacağı da büyük oranda bize ve seçimlerimize bağlı...
Işıl hanıma elbette ben de teşekkür ediyorum bu röportaj için. Müsadenizle küçük bir de hatırlatmam var; en uygun vakitte Bekir Okan Beyefendi ile Miami'de Okan International University'de bir röportaj sözünüzü unutmayın lütfen ,)
Röportaj: Anıl Sural