Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '17

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Ek

Ek
 

Yapım eki almamış, birleşme yoluyla kurulmamış sözcüğe yalın sözcük denir. 
 
Örneğin, 
 
taş, üç, dün, ben, gel-, evler, evlerde..vb.
 
Yaln sözcükler kök ya da köken durumunda bulunur.
 
KÖK : 
 
Anlamlı olarak daha küçük dil öğelerine bölünemeyen dil öğeleridir. 
 
Örneğin,
 
kuş, sarı, altı, ouz, ayak, çiğne-, böğürtlen, kanat… vb.
 
KÖKEN : 
 
Yapıca yalın gibi görünen sözcükler anlamlı öğelere bölünebiliyorsa köken durumundadır. 
 
Öneğin,
 
“getir” kökü 
 
“kel-dir-“ biçimindeydi.
 
Bir kökten, o kökün anlamına bağlı olarak yapım ekiyle türetilen yeni anlamlı sözcüğe türemiş sözcük denir.
 
Örneğin, 
 
gözcü (göz-ci), okul (oku-l), sözcük (söz-cik), sözlük (söz-lik), yazı (yaz-ı), yazıl- (yaz-ıl)... vb. 
 
EK
 
Sözcüğün tümcede biçimlenmesini sağlayarak görevini belirleyen ya da sözcüğün tabanına gelerek kökteki anlamı yansıtıcı nitelikte sözcük türetmeye yarayan dil öğelerine ek denir.
 
TABAN : Kök, köken, gövde öğelerini karşılamaktadır.
 
GÖVDE : Kökün yapım eki alarak girdiği biçim.
 
Ekin tek başına anlamı yoktur. Ek, sözcüğe gelerek sözcüğün çekimlenmesini ya da yeni anlam kazanmasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı ekler ikiye ayrılır:
 
1. Çekim Ekleri
 
2.Yapım Ekleri
 
ÇEKİM EKLERİ
 
Sözcüğün anlamını değiştirmeyip görevinden dolayı sözcük sonlarına gelen eklerdir.
 
Çekim ekleri kendi içinde altı türdür :
 
1. Adın Durum Ekleri :
 
-i, -e, -de, -den
 
2. İyelik Ekleri :
 
-(i)m, -(i)n, -i, -(i)miz, -(i)niz,-leri
 
3. Kip Ekleri :
 
-(i)yor, -ecek, (i)miş, (i)di, -r, meli, -se, -e
 
4. Kişi Ekleri :
 
-m, -n, -k, -niz, -leri : 
 
Dilek koşul, belirli geçmiş zaman kip çekiminde, 
 
-im, -sin, -iz, -siniz, -ler :
 
Belirsiz geçmiş zaman, geniş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, gereklilik kipi çekiminde, 
 
-(y)im, -sin, -lim, -siniz, -ler : istek kipi çekiminde,
 
-in, -iniz, -ler : buyuru kipi çekiminde kullanılır.
 
5. Çoğul Eki : -ler
 
6. Ad Tamlama Ekleri : -in (belirten), -i (belirtilen)
 
Örnekler üzerinde sözcüğün anlamını değiştirmeyen bu ekleri görelim :
 
. Dağdan sel geliyor.
de ke
 
. ev –im , -in , -i , -imiz , -iniz , leri 
iyelik ekleri
 
. Bugün Kars’tan İstanbul’a uç –tu –m.
de de ke kie
 
. Yağmur’un kalem-i kaybol—du.
btene blene ke
 
. ağaç -lar - (ı)mız
çoğe ie
 
. Gör –müş -ler
ke kie
 
. Çocuk –lar erken -den okul -a gel -di - ler
çoğe de de ke kie
 
. Ceb -im -den para düş –tü. 
ie de ke
 
. Ders –te Ali’ler uyu –yor - du 
de çoğe ke ke
 
UYARI : 
 
Ekleri karıştırmamak için ekin eklendiği sözcüğe, yaptığı işleve bakmak gerekir. 
 
Örneğin, 
 
kişi eki eylemlerin, iyelik eki de adların sonuna gelir. Ayrıca, çoğul eki “-ler” ile kip eki “-ler” de aynı özelliği taşır
 
YAPIM EKLERİ
 
Sözcüklerin anlamını, türünü değiştiren eklerdir. Sözcüğün kökündeki anlama bağlı olarak yaratılan yenianlamlı sözcüklerin türemiş sözcük olduğunu daha önce belirtmiştik. Yeni anlamlı sözcük türeten eklere yapım ekleri denir.
Yapım ekleri ad ve eylem tabanlarına gelir. Bu ekler
şunlardır :
 
AD SOYLU SÖZCÜK TÜRETEN EKLER
 
-lik (yazlık),yüz-(de)lik, -li (allı), -siz (korkusuz), -ci (şakacı), -
 
cil (evcil), -cin (kaşıcın), -ce (Türkçe), (dostça), -deş (özdeş),
 
-men (öğretmen), (sayman), -(de)ki (evdeki), -( ) l ( güzel),
 
-im (bilim), (kesim), (de-y-im), (ayır-ım / ayrım), (edim), 
 
(adım), -sel (biliimsel), -cek (salıncak), -me (görme),
 
-mek (görmek), -meklik (kesmeklik), ( yemeklik),
 
-emek (basamak), -iş (görüş), -ici (dinleyici), -(i)nti (kesinti),
 
-ti (kızartı), -(e)k (durak), (uzak), -(e)nek (örnek),
 
-(i)k (kesik), -gin (keskin), -gen (çalışkan), (girişgen)
 
,-gi (bilgi), -ge (süpürge), -i (dizi), (ölçü), 
 
-(in)ç (sevinç), -(e)ç, -(i)ç (güleç, çekiç), -e (kese), 
 
-geç (süzgeç), -in (ekin), -( )t (umut),-en (tat- / dad- / 
 
dadan-), (düzen), -miş (pişmiş), -( )r (gelir), -ecek (verecek), 
 
-esi (olası), -di (şıpsevdi), -dik (tanıdık), - (i)li (dikili), 
 
-ti (böğürtü), -dek (fırıldak), (yardak), -edek (gümbedek), 
 
-( )l (yorul-), -z (topuz), -diz (gündüz), -si (yatsı), -(e)meç 
 
(dönemeç), -mece (bilmece), -şin (gökşin), -er (beşer), 
 
-erek (tutarak), -mik (kesmik), -dem (erdem), -cim (kıvılcım),
 
-ey (kuzey), -rti (belirti / bellirti), -ı / -u (batı / doğu), 
 
-ım (at- / adım ) 
 
-ıcı (kalıcı), -siz (ensiz),(anne-(m)siz), -iz (beniz)
 
Kimi ekler ad soyundan, kimileri de eylemlerden ad türetmektedir. Addan ad, eylemden ad türeten ekler örneklerde gösterilmiştir.Kimi yapım ekleri (-ki, -lik, -siz ) çekim ekinden sonra gelerek sözcüğe aykırı biçimde ulanmıştır:yüzdelik,evdeki, annemsiz vb.
 
EYLEM TÜRETEN EKLER
 
-le (işle), -len (evlen-), -leş (şakalaş-), -el (incel-),
 
-er (sar(ı)-, sarar-), -ir (delir-), -irge (yadırga), 
 
-de (gürülde-), -kir (sümkür), -ele (tepele-), -se (susa-), 
 
-re (kükre-), -e (kana-), -i (kazı), -(i)k (acık-), 
 
-(i)mse (anımsa-), -ır (kaçır-), -dır (kırdır-), -t (kırdırt-), 
 
-ze (benze-), -iş (dönüş-) 
 
Ad ve eylem köklerine gelerek eylem türeten eklerin bazılarını yukarıda örnek sözcüklerde görüyoruz. Eylem köklerinden sözcük türeten eklerin bazıları ad soylulara da gelmektedir.
 
Örneğin, 
 
-ge : süpürge, özge; (e)ç : topaç, güleç; -in : kesin, ilkin; -( )t : geçit, yaşıt...vb.
 
Türkçede dili işletmenin, kullanmanın ağırlığı ekler üzerindedir. Ekler, bu görevleri nedeniyle birleşir, kimi kez de görevini yitirerek kökle kalıplaşır.
 
Örneğin,
 
-a-c-ak, -a-sı, -ın-ca, -ı-cı
 
ekleri gibi. 
 
Sözcükle kalıplaşan eklere gelince:
 
Örneğin, 
 
bir-i-si, kim-i-si, hep-i-si, hep-si...vb.
 
Sözcüklerdeki “-i-si” iyelik ekleri yinelenmiştir. 
 
“Biri, kimi” sözcüklerinde “-i” iyelik eki kökle kalıplaştığı için ünlü ile biten bir ek veya gövdeye getirilen “-si” iyelik ekini alabilir. Böylece sözcükler, “biri-si, kimi-si” biçimlerine girmiş olur. 
 
Türkçede ekleşen sözcükler de bulunmaktadır.
 
Örneğin, 
 
“turur / durur” eylemi ekleşerek
 
“-dur, -dır, 
 
-tur, -tır” 
 
biçimine girmiştir.
 
Örnek sözcüklerde,
 
“alandır, açıktır, olmuştur, olgundur” 
 
biçimlerinde kullanıldığını görüyoruz.
 
Türkçede “ imek ( i- ) ” ekleşerek, 
 
güzel iken (güzelken), güzel imiş (güzelmiş), güzel ise (güzelse), güzel idi (güzeldi)” 
 
çekimlerinde “ i- ” kökünü kaybetmiş.
 
Türkçede ekleşen sözcükler görevlerini sürdürürken, taşıdıkları kavramları birleştiği sözcüklere katmışlar, aktarmışlardır. 
 
Buna “ ile ” sözcüğü örnek olarak verilebilir : 
 
kitap ile, 
 
kitapla...vb. 
 
Türkçede önek bulunmaz. Ancak 
 
pekiştirmelerde 
 
“ap-açık, bem-beyaz” ;
 
ikilemelerde
 
“ kargacık b-urgacık, sandalye m-andalye, defter m-efter “ ;
 
ayrıca 
 
“ ı-lan / i-lan / y-ı-lan ; ıldız / y-ıldız ; su-la –mak / ı-s-la- mak /
 
ı-s-lat-mak ” 
 
gibi bazı sözcüklerde sözcük başında türeyen önsesler vardır. Bu önsesler sözcüğün kökünü değiştirdiği gibi bütününü de etkilemektedir.
 
Türkçede dilin gelişim süreci içinde bazı eklerin kalıplaştığını görüyoruz.
 
Örneğin, 16. yüzyılda,
 
“yapalar, edeler” ;
 
17. yüzyılda
 
“yapacaklar, edecekler” biçimine bürünmüştür. 
 
Yani, 
 
“-acak / -ecek” eki “-a / -e” 
 
ekinin görevini pekiştirlmiş, güçlendirilmiş olarak üstlenmiştir.
 
Aynı etkenlerle günümüzde 
 
“-la-, -n-” ; “-la, -ş” ; 
 
“-la-, -t” ekleri “-lan- , -laş- , -lat-”
 
biçimlerinde kalıplaşmışlardır. 
 
Örneğin,
 
“kullanmak, yozlaşmak, yerleşmek, kirletmek” 
 
gibi.
 
Bunlar gibi,
 
“olgunlaşmak, durgunlaşmak, donuklaşmak” 
 
eylemleri de 
 
“-laş-” 
 
ekinin kalıplaşmasıyla ortaya çıkmışlardır. 
 
“-la-” ve “-ma” eklerinden oluşan “-lama”, “-ma”, “-ca” eklerinden “-maca” ekleri de son yüzyıllarda kalıplaşma yoluna girmişlerdir. 
 
Örneğin, 
 
“ yenileme, zıplama, toplama” vb. 
 
Ek, ekle kalıplaştığı gibi ek, kökle de kalıplaşır. 
 
Örneğin, 
 
“yuğmak” eylemi, 
 
“çamaşırı yuğmak” örneğinde görüldüğü gibi ettirgen, ama 
 
aynı kökten gelen
 
“yunmak” eylemi 
“derede yunmak” örneğinde dönüşlülük bildirmektedir. 
 
Demek ki “yunmak” eyleminde kökle kalıplaşmış, dönüşlülük kazandırmış “-n” eki bulunmaktadır.Bu oluşumu şöyle açıklayabiliriz:
 
“yuğmak / yuğ-u-n-mak / yun-mak”.
 
Aynı durum, 
 
“yakmak” geçişli eylem olduğundan kılış nesneye geçmekte, “yanmak” eylemindeki “-n ” eyleme dönüşlülük katmıştır. Bu oluşumu da şöyle açıklayabiliriz: 
 
“yağı-n-mak / yanmak”
 
“yakmak” ise “yağ” kökündeki “-ğ-“ sesinin süreksiz biçim “k” ye dönüşmesiyle oluşmuştur. 
Beyaz anlamındaki “ağ, ak” gibi.
 
Tarihsel dönemlerde, dillerin birbirinden sözcük aldıkları gibi ek de aldıkları bilinmektedir. 
 
Örneğin, 
 
altun-î, gümüş-î,
 
insan-î, geliş-at, verim-kâr, emek-tar, hava-dar, 
 
sürme-dan-lık, 
 
iğne-den-lik, otlak-iye…vb.
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..