Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Ekmek aslanın ağzında!

Ekmek aslanın ağzında!
 

Hepsi ekmeğin peşinde. Ortada sadece bir tane ekmek var. O ekmek yenmediği sürece umut devam eder.


Küreselleşmenin en önemli hedefi; devletin ekonomideki rolünün azaltılması olmuştur. Küresel sistem yerel otoritelerin elinde bulunan ekonomik güçleri ‘engel’ olarak görmüştür. Yada farklı sesler çıkma riskini bertaraf edebilmek için devletçi politikaları tasfiye etmeyi planlamıştır.

80’li yıllar ile birlikte ülkemizde de “sosyal devlet” kavramı tartışma konusu yapılmaya başlandı. Birçok temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, geriye götürülmesi veya ortadan kaldırılması gündemde yerini aldı.

Sosyal devlet anlayışı, 1929 yılında yaşanan büyük ekonomik krizin ardından; devletin görevlerinin yeniden şekillendirilmesi ile ortaya atılmış, batıdan gelen pek az iyi modelden biridir.

Yaşanan bu kriz, 60-65 yıl önce doğru şekilde planlanan sosyal devletin politikalarına sadık kalınmamasının sonucudur. Burada ortaya: ücretleri düşüren, kamusal harcamaları azaltan, vergi adaletini yok eden, tüm kamu hizmetlerini paralı hale getiren ve kamuyu üretim alanından çekip her şeyin özelleştirilmesini savunan ekonomik ve siyasi politikalar çıkmıştır.

Kriz, sosyal devletin politikalarının, siyasetçiler tarafından;
1- iyi anlaşılamamasının,
2- çarpıtılmasının,
3- plansız ve programsız şekilde değiştirilmesinin
sonucudur.

Sosyal devlet yaklaşımı çağdaş bir hukuk sistemi gerektirir.

Çağdaş devlet, sadece kişi hak ve özgürlüklerini tanımakla yetinen bir yapıda örgütlenen değildir. Toplum içinde onurlu yaşam esas itibariyle sosyal devletin bir anlayışıdır.

Sosyal devleti güçlendirecek her adım kriz ile mücadelede de değer taşır. Yapılması gereken; istihdamın korunması ve geliştirilmesidir. Satın alma potansiyeli en yaygın kesimi oluşturan ücretliler (çalışan ve emekli) çiftçilerin, esnafın yaşam koşullarının iyileştirilmesi, alım güçlerinin artırılması, dolayısıyla iç talebin yükselmesinin sağlanmasıdır.

Yapılması gereken, Anayasanın emrettiği sosyal devlet anlayışının uygulamada unutturulmaya çalışılması değildir. Bunun yerine, kamu harcamalarında sosyal adaletin sağlanması ve sosyal devlet anlayışının gereklerinin yerine getirilmesine öncelik verilmelidir.

Ekonominin “kriz” noktasına gelmesinde sorumluluk tümüyle küresel ve ülkesel politikaları belirleyenlerde ve bunları uygulayan siyasetçilerdedir. Vatandaşların bir sorumluluğu bulunması bir yana uygulamalardan en fazla zararı, artan hayat pahalılığı karşısında yaşama koşulları ağırlaşan, yaygınlaşan işten çıkarmalara maruz kalanlar görmektedir.

Ülkemizin özel durumlarının da kriz etkinliğinde önemi büyüktür. Gelir dağılımında ülkemizde varolan dengesiz ve çarpık yapı yoksulluğun artmasına ve yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için, ekonomik krizden en fazla zarar gören toplum kesimlerinin durumu özenle izlenmeli ve krizle mücadele edebilmeleri için kendilerine ilave bir gelir artışı sağlanmalıdır.

İçinde bulunduğumuz krizin en az zararla atlatılması için önlem alınması, istihdamın korunması ve halen çalışabilen kesimin gücünün artırılması temel yaklaşım olmalıdır.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..