Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Elazığ depreminde ölü sayısı nasıl düştü?

Elazığ depreminde ölü sayısı nasıl düştü?
 

Bildiğiniz gibi tabi afetlerin en tehlikelisi ve ölümcülü depremdir.

Ülkemiz bir deprem kuşağında olduğu için her an tetikte olmamız gerekiyor. Diğer gelişmiş ülkelerde 8 civarındaki bir depremde kimsenin burnu kanamazken, bizde 6 şiddetindeki bir depremde onlarca insan ölebiliyor.

İşte işin garip tarafı da burada başlıyor. Küçük depremlerde niye bu kadar can kaybı yaşıyoruz diye sorgulayıp, önlemler almamız gerekirken, depremin ve önlemelerin yetersizliğini kerpiç evlere yükleyip, işin içinden sıyrılıveriyoruz.

Ülkemiz bir deprem kuşağında olmasına, yüzlerce yıldan beri, binlerce can yitirmemize rağmen, hala gerekli önlemi almayıp, bahaneyi yaratana ve gariban insanlarımızın yaptığı kerpiç evlere bularak, sorumluluktan kaçıyoruz.

Bildiğiniz gibi 17 Ağustos 1999 yılında Gölcük depremi olarak tarihe geçen, Bursa, Eskişehir, Sakarya, Kocaeli, İstanbul, Bolu gibi illerimizde hissedilen, can ve mal kaybına neden olan büyük depremi de (7, 4 büyüklüğündeydi) dinsizliğe bağlamıştık. Ayrıca bu depremde ne kadar can kaybı olduğu, ne kadarlık mal kaybı olduğu hala tam olarak bilinmemektedir. Açıklanan rakamlar tahmini rakamlardır.

Bildiğiniz gibi en son depremimiz Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde oldu. Yerin 5 km altında meydana gelen 6 şiddetindeki depremin yıkıcılığı 8 şiddetinde olmuştu. Tabi bu kadar büyük bir depremin, hasar tespitinde ve can kaybı tespitinde karışıklıklar olması da doğal!

Evet, Elazığ’daki depremde yaşanan “Kaç kişi öldü?” karmaşası, ölen 10 kadının imam nikâhıyla evli olmalarından dolayı “çift soyadı taşımalarından” kaynaklanıyormuş.

Bildiğiniz gibi Elazığ’da yaşanan depremde ilk gün ölü sayısı 57 olarak ilan edildi. Ardından bu sayı önce 51’e düşürüldü. 3 gün sonra Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan, ölü sayısında hata olduğunu, doğru sayının 41 olduğunu açıklayarak yüreklere su serpti.

Akıllara şöyle bir soru gelmiyor değil. Bizi yönetenler 50 ye kadar sayı saymasını bilmiyorlar mı? Yoksa halkla dalga mı geçiyorlar? Veya görevlerini savsaklıyorlar mı?

Biliyorsunuz tabi afette canlarını ve mallarını kaybedenlere devlet belli miktarda yardım eder. Bu yardımları da seçim falan olduğu için değil, sosyal devlet olmanın gereği olarak yapar.

Ancak Devletimiz, Elazığ’da kerpiç evlerde imam nikâhıyla yaşayan ve depremde yaşamını yitiren köylüleri doğru dürüst sayamadı. Üç kez rakam değiştirdi. Birkaç gün sonra aslında bu depremde ölen olmamıştır, deprem mal kaybı ile geçiştirilmiştir diye bir açıklama yapılırsa şaşırmamak gerekiyor. Hatta mal kaybımız da olmamıştır derlerse, toplum olarak zil takıp oynamamız gerekir!

Bildiğiniz gibi Elazığ depremini Ergenekon’a bağlayanlar olmuştu. Ahmet Altan gibi ünlü(!) yazarlarımız da, köylülerin kerpiç evlerde yaşamalarını yitirmelerini “Birinci Cumhuriyet”e bağlamış ve “demokrasi olsa ölmezlerdi” diyerek, böylesi güzide görüşleriyle Elazığ depremine katkı yapmış!

Devleti idare edenler 50 ye kadar saymasını bilmeyip, küçük çaplı bir depremdeki can kaybını üç kez değiştiriyorlarsa bu toplumla dalga geçmektir. Ayrıca içinde bulunduğumuz 2010 yılında hala resmi nikâhsız gayri resmi olarak yaşayıp, çocuklarını nüfusa kaydettirmeyenleri, kızlarını okula göndermeyenleri nasıl hoş görebiliriz?

Demokrasi, hak, hukuk diyenler, her olayı bir torbaya koyup, adına da Ergenekon diyerek mi çağdaş, demokratik sosyal bir hukuk devleti olacağız?

İşinize geldi mi hukuk, gelmedi mi guguk mu?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..