Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Elma dersem çık, armut dersem çıkma

Elma dersem çık, armut dersem çıkma
 

ponderacoaching.com sitesinden alınmıstır.


 Küçükken oynadığımız ve en çok eğlendiğimiz oyunlardan biriydi saklambaç. Kimselerin bulamayacağı yerler keşfetmek ve sobelemek için ebenin yerinden çıkmasını beklemek o yaşlarda ne kadar eğlendirirdi. Büyüdükten sonra saklanmak veya sığınmak çok daha farklı anlamlara büründü her birimizde. Artık gerçek, 'Elma dersem çık, armut dersem çıkma.' kadar toz pembe yada eğlenceli değil, hayat gibi.

Herkesin günün birinde saklanmaya yada sığınmaya ihtiyacı olabilir. Bazen yanlış olduğunu bile bile yalanların arkasına saklanırız. Belki de gerçeklerden kaçmak için birilerinin arkasına. Bazen fiziki mekanlar olabilir sığınılan yerler. Kocasının uyguladığı şiddetin korkusuyla açılan Sığınma Evleri belki. Kızgınlıklarımızdan, küskünlüklerimizden, korkularımızdan,hatta bazen kendimizden bile. Evimizdir en güvenli bulduğumuz çoğunlukla. Kendi eşyalarımızın, ruhumuzun, kokumuzun, alışkanlıklarımızın olduğu evimiz. Bizi her halimizle bilen ve kabul eden yuvamız. Kapımızı kapatıp, en sevdiğimiz köşemize geçtik mi, keyfimize diyecek yoktur. Hafif bir müzik, elimizde sıcacık kahvemiz rahatlatır hemen bizi. Soru sormaz, bekler anlatmamızı, unutmamızı, baş etmemizi. Kendimizle başbaşayızdır, düşüncelerimiz müzik eşliğinde danseder beynimizin kıvrımlarında. Bazen çalan müzik yumuşacık, esintidir, kadife seslidir, bazen de silmek, unutmak istediklerimizle sertleşir, Hard Rock yada  metal, sonra uyum sağlanır, jazz olur, üzüntü geçişiyle arabeske bile ulaşır.  Bazılarını defalarca geri sarıp, geçiririz aklımızdan, hem de uzaktan kumanda olmadan, nedenlerle, niçinlerle süsleyerek. Bazılarını silip, atmak isteriz, bir daha hatırlamamak. Beceri işte burada zaten. Bunun alternatif bir yolu da yazmak. Sonra da yazdıklarımızı küçük parçalara bölüp, çöpe atmak. Geçen gün gazetede okudum, kanıtlanmış bir gerçek.  Haydi, üşenmeyin, elinize kağıt kalem alın ve yazın, çizin ve atın. Rahatladığınızı hissedeceksiniz. Yazarken aklınızda olduğunu düşünmediğiniz birçok şeyin de bir anda kaleminizden kağıda döküldüğünü görüp, şaşıracaksınız inanın.

Bir başka sığınma yeri de birilerinin kanatlarının altıdır. En güvendiklerimizin... Anne, baba yada eş olabilir öncelikle. Bir kadın anne oluşuyla birlikte, içgüdüsel olarak yeniden programlanıyor bence. Öncelikle kendi çocuğu olmak üzere, tüm çocuklara karşı bir hassasiyet oluşuyor. Önceleri sokakta gördüğümüz ayakları çıplak bir çocuk, bir mendil satıcısı yada arabanın camlarını silen, bizi sadece 'Vah yazık, keşke daha iyi şartlarda yaşama şansı olsaydı' şeklinde bir duygusal geçişe sürüklerken, annelik sonrasında gözlerde yaş olarak inişlere sebep oluyor. Tüm çocuklara karşı bir kucak açış şeklinde şekilleniyor. 'Anne olmak, kalbinin, vücudunun dışında atmasını kabullenmek' olarak tanımlanıyordu bir kitapta. Bunu çoğu zaman yürekten hissediyorum. Duygusallık tavan yapıyor, bazen okulun yılsonu gösterilerinde, bazen komik bir filmin kısacık duygusal sahnesinde hatta birlikte gidilen bir animasyon çocuk filminin kavuşma sahnesinde. Babaların da aynı saklanma yada sığınma mekanı olması sebebiyle, olayın dengelenmesi zorlaşabiliyor. Eh ev hali, yada ailesel haller:)) Çocuk, anneye karşı babaya, yada babaya karşı anneye sığındığında, asıl anne ve babanın saklanmaya ihtiyacı doğabiliyor aniden:))

Sığınma yeri olarak biryerler yada birilerini aramaya gerek olmaz bazen. Sığınma yerimiz kendimiz de olabiliriz. Çoğu zaman dost sandığımız birilerinin, beklenmedik manevraları, bizleri gerçekle çarpıştırabilir. O zaman kendimizdir sığındığımız, kapanırız insanlara. Ama dostluk, arkadaşlık ihtiyaçtır. Unuturuz bir süre sonra sıralama değişir, baştaki sona iner, zamanla tekrar çıkar. Bu kısır bir döngüdür çoğu zaman. Birgün çok yakın bir dost düşmana, yada düşmanı bir dost haline gelebilir insana.

Bazen de sığınma yerimiz bir maskenin ardıdır. Gizleriz gerçek duygularımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi, güvenmeyiz çünkü. O zaman da biz olur muyuz acaba? Alkol, sigara, uyuşturucuya sığınmak ise en yanlış olanıdır. Saklandığımızı, kaçtığımızı sanırız ama, apaçık ortadayızdır. Saklanmak istediklerimiz ise, daha güçlü bir hamle için geri çekilmiştir. Sadece zaman veririz, yanında da bonus olarak sağlığımızı, irademizi ve kendimize güvenimizi.

Bir çocuk için, giysi dolabının içi, yorganın altı, gözlerini kapatması kadar basittir saklanmak ve sığınacak yer bulmak. Büyüdükçe dar gelir bize, koca dünya bile saklanmamıza yetmez. Ama yine de en güvenlisi inançlarımıza sığınmaktır. Kendimize inanmak, Allah'a,içten edilen dualara, iyiye güzele inanmak ve sığınmak.

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..