Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

En az kara kıtanın çocukları kadar açsın sen de, ama sen; sevgiye...

En az kara kıtanın çocukları kadar açsın sen de, ama sen; sevgiye...
 

Sen bana; "ruhu yorgun onun, emek veremez ki o sevdiğine" dediğinde dedim ki ben; "evet aslında..."
Dışardan bakanaysa, dilinden düşürmediği yegane kelime hep sevdaydı değil mi oysa? Hal bu iken; görebilene ne kadar da açıktı olan biten aslında...Anladım ki, o sevilmeye hepimizden daha çok aç...

Bir deri bir kemik kalmış kara kıtanın çocuklarından yoktu farkı aslında . Değil mi ya...baktığında onların da, güya şiştir karınları. Oysa bilmezler ki çoğu; tokluktan değil de, sadece sıtmadandır onların bu duruşları...

O ışık gözlü çocukların bir somuna muhtaç oluşlarındaki hal ne ise; onun da en az bu kadardı ufacıkta olasa bir iltifata, ruhuna iyi geleceğini umduğu o minik dokunuşa düşkünlük derecesindeki şu muhtaçlığı...

"Korkuyor musun? ...Ne olur sende diğerleri gibi korkma sevgimden... hep korktular...işte o yüzden ben hala yalnızım ya" dediğinde sen bana; "Hayır, korkmuyorum" diyememiştim doğrusu sana...

Oysa tersten kuruyordun sen denklemi. Şimdi ilk defa soruyorum buradan sana; korkan kimdi aslında?

Ah be can...bilmez misin ki sen; aldığını aynana koyamadıktan sonra bir ömrü tüketsen dahi bu uğurda, umduğuna kavuşamayacaksın ya...

Ah be can...Ne büyük bir telaşla, ne çocukça bir hırsla ve aslında ne kadarda gurudan arınmış bir saflıkta isterdin sen sevgiyi... ve sevgi adına tüm elde edebileceklerini...

Ve aldın da...umarım yine alırsın da...Verecektir sana seve seve, seni seven tüm birikimini. Fakat gel gör ki dediğim gibi; onu alıpta çoğaltarak sana verene tekrar yansıtmayıpta sen böyle saklarsan kör bir kuyuda: Ya geri isterse verdiklerini? Ya sonu gelirde tükenirse bana olan bu sevgisi?...Ya o da günün birinde çekip giderde yarım kalırsa bu sevgi? korkularıyla...

E çocuk söylesene: O zaman ne ile beslenecek o sevda? Nasıl olupta sana daha çoğunu verecek sevildiğini anlayamayıp mahsunlaşan o sevgili? Ve elinden daha ne kadarı gelecek yüklendiği seni ve sevgini taşıyabilmek uğruna?

Daha yolun başında ilk adımlarını, "kadınlar işte...hepiniz aynısınız" diyerek attışlarndan belliyse de yolun gidiş hattı; kondurmak istememiştim yinede bu yaftayı.

Oysa Paylaşıldığnda çoğalan yeğane şey sevgidir ve sen iyi bilirsin bunu değil mi ? Ama doğru ya; hırpalanmıştı ruhun senin...

Farkında olmaksızın onlardan biri gibi yaşarken o yorgun ruhların arasında... deneyimlerken birer birer tüm o sevda sandıklarını pervasızca; belliki onların gölgesinde yitirmişsin sen; saf ve çıkarsız sevginin de olabileceğine dair tüm o iyi niyet ve samimiyeti...ve yazık ki yanısıra kadın cinsine duyduğun tüm güveni...

Şimdi senden hatıramda kalanlarsa:

Yüreğinde hala bir şekilde taşıdığın ve sevginin o en saf halinden kaynaklanmaksızın böylesine parıldayamayacağını bildiğim; gözlerin...

Ve birde şu bulut...
İçindeki ışık hala gözlerini aydınlattıyor da olsa; yazık ki artık bedenini çepe çevre sarmalamış olan şu bulut. Hani
gün be gün solmakta olan umutlarından oluşan şu bulut...

Ve bir de unutmadan: Şu sevdan....
Yada bir diğer değişle: Canını an be an yitiriyor oluşuna tezat; elinde hala yaşama sarılışının son sembolü olan o bir somun ekmeğin. Sıkı sıkıya sarılmış olmasına rağmen ona bir yandanda başının üzerinde artık akbabaların dolaştığı o çaresiz çocuğun, mahsun ve umutsuz halini çağrıştıran "sevdan"...

Artık hafızamdaki hayalin gri bir siluet can...

Ey koca yürekli yalnız adam: Uzak değil inan... az bir zaman sonra; çaresiz kendine azık yaptığın o bir somun sevdan da, seni beslemeye yetmez olacak artık...

O yüzden gel sen kulak ver bir defa olsun bana: Eğer bir gün, bir şekilde, bir yerlerde... seni isminden sıyırıp sadece "sen" halinle sevebilecek ikinci bir kadın olur da çıkarsa karşına; ne olur bu defa güven ona ...

Ve lütfen yalnız kalmak istemiyorsan şu kosca dünyada ve dediğin gibi "tamamlanmak arzusundaysan" hala seni sevdiğini söylediğinde bana dediğin gibi ona da; "Yapmaa" deme bu defa...

Sevgi ve ışıkla
Ayna

25.04.2008

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..