Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Endişemizi anlatalım mı?

Endişemizi anlatalım mı?
 

Bakan "Endişelenmeyin" diyor...


Yargıtay Başkan Vekili Osman ŞİRİN, hükümete soruyor…

“Neden, <ı>Yargı Reformu Strateji T<ı>aslağını, bizden önce Olli Rehn’e (yani AB’ye) verdiniz?”

Türkiye’de <ı>“Milletin bilmesi”nden önce AB bilgilendirmesine alışık olduğumuz için, b u işi de çok yadırgamadım doğrusu. Ama öte yandan da “<ı>Yargı Reformu Strateji T<ı>aslağını” ne menem bir şey olduğunu da merak edip, Adalet Bakanlığının sitesine girip, bu konu ile ilgi <ı>duyuruyu okudum ve <ı>metni de kopyaladım. Metin 48 sayfadan oluştuğu için, üzerinde fikir yürütmek için oturup sindire sindire ve anlamaya çalışarak okumak gerek ama <ı>Adalet Bakanlığı duyurusu şöyle.

<ı>“Adalet Bakanlığınca, Dokuzuncu Kalkınma Planı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreci göz önünde bulundurularak 2008-2013 yıllarını kapsayacak şekilde yargı reformu çalışması yapılmaktadır. Türk Yargısının bağımsızlık, tarafsızlık ve etkinliğinin sağlanması, yargıya güvenin arttırılması ve adalete erişimin kolaylaştırılması gibi temel amaçlar doğrultusunda ‘Yargı Reformu Stratejisi Taslağ’ hazırlanmıştır. Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığınca hazırlanan bu metin, henüz kesinleşmemiş ve çalışmaları devam eden bir öntaslak niteliğindedir.”

<ı>

Çok güzel…

Açıklamada belirlenen konular üzerinde <ı>“Reform” ya da ve hatta <ı>“Devrim” niteliğinde çalışmalar yapılması ve sonuçlandırılması gereğine de ta <ı>“Yürekten” inanıyorum. Olması ve sonuçlandırılması gereken bir çalışma.

Buraya kadar her hangi bir <ı>“Hatalı” veya <ı>“Yanlış” olan bir şey yok.

Hatta bu taslak, geniş kapsamlı bir tartışma ortamında değerlendirilecekmiş. Taslağa şöyle kabaca baktığımızda ise, konulara ana başlıklarla haklinde değinilmiş ama içi henüz doldurulmamış. Bu haliyle de tabidir ki ortada <ı>“Olmuş bitmiş” bir şey yok, Bakanın dediği gibi de <ı>“Şimdilik” kaydı ile <ı>“…Kimse endişe etmesin”e de gerek yok.

Peki, o zaman Yargıtay Başkanvekili ve diğer yargı organlarının <ı>“…Bizden önce…” diye başlayan ve <ı>“… Neden Olli Rehn’e verdiniz” sorusuyla devam eden <ı>“Endişe kaynağı” nedir?

Öyle ya, ortada olmuş, bitmiş, sonuçlanmış bir şey yok…

Peki, <ı>“Endişe” ve hatta <ı>“Korku” ya varan şey ne?

Cevabı çok açık ve net…

Başbakan’ın deyimi ile <ı>“Ortalama Türk” dışında kalan ve <ı>”Ortalamayı tutturamayanlar”[1] ile <ı>“Ayak takımı”nın, bir başka anlatımla milletin %53’ün AKP iktidarına güveni yok.

Neden güveni yok derseniz, bu ilk değil… AKP, bundan önce de hiç birimizin bilmediği, içeriği <ı>“Sır” gibi saklanan sözde <ı>“Sivil Anayasa Taslağı”nı da ilk kez Amerika’lılara anlattılar. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Prof. Dr. Ergun Özbudun ile AKP’li Cüneyt Yüksel, yaklaşık 9 saat boyunca taslak hakkında, hem de taaa Amerika’da Amerika’lılara bilgi vermişlerdi.

Bir başka <ı>“Endişe”<ı> kaynağı da, AB yetkililerinin, gerek AKP’nin kapatılması davasına, gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin<ı> “Laik”liği üzerine <ı>“Dengesiz” bir o kadar <ı>“Bilgisiz”, daha da kötüsü, topluma karşı <ı>“saygısızca” tutumları…

Ülkenin %53ünü oluşturan ve <ı>“Ortalama” dışında kalan <ı>“Ayak takımı” bizler, AKP Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, kendisi hakkındaki endişelerimizin giderilmesi için en ufak bir çaba içinde olmadığı gibi, buna gerek bile duymadığıdır.

Bu tutumu da endişelerimizi daha bir körüklemeye yetiyor da artıyor bile…

Sanıyor ki % 47 oy çokluğu ile elde ettiği % 62 lik TBMM’ndeki <ı>“Sandalye çoğunluğu”, her şeyi <ı>“Kına gibi un” haline getirmeye yetecek…

<ı>“Yargı reformu” adı atlında yapılacak çalışma, ülkenin geleceğini belirlemedeki, en önemli ve hatta birinci sıradaki derdi. Eğer <ı>“Reform” görüntüsü altında, aklınızın arkasına sakladığınız şeyleri hayata geçirebilirseniz, o zaman <ı>“Taksim’e” bile varmaya gerek kalmadan, demokrasi (!) treninden/tramvayından inmeyi planladığınız yerde inebilirsiniz.

<ı>“Neden endişe ediyoruz”un açıklaması bu kadar basit.

Ama anlamakta zorlanan veya anlamamakta direnenler var ki, biz ne kadar buradan bağırsak da duyan yok.

Ancak unutulmaması gereken bir şey var. Sağırları-körleri oynamanın bir faydası yok. Yeri ve zamanı geldiğinde bu milletin, gerçekleri görmeyen-duymayanlara <ı>“Gösterecek” ve <ı>“Duyuracak” kadar %53 çoğunluğu var.

Her ne kadar <ı>“Ortalama”ya alınmasalar da, her ne kadar <ı>“Ayak takımı” diye tanımlansalar da…

<ı>10 MAYIS 2008



[1] Bu tanımlama içine girenler; okumuş yazmış, ülkeye hizmet eden, milletinin birliği ve dirliğini düşünen, Cumhuriyet’e, Atatürk İlke ve devrimlerine inanan, laik, sosyal, demokratik hukuk devletini savunan ve bunlarda taviz vermeyen <ı>“Ayak takımı” dışında kalan kesim…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..