Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Magazin
 

Gazozunun kapağını kim açmış?

Gazozunun kapağını kim açmış?
 

Müjde AR'ı buldum ama, yanında "Gazozu" yok ne yazık ki!...


<ı>“Gazozumun kapağını ilk Bedri açtı…”

<ı>

Bu söz, bana göre Türkiye’deki bayan sanatçıların <ı>“En delikanlılarından” olan Müjde AR’a ait…

Sonra bir gün sordular <ı>“Abla… Bedri kim” diye…<ı>

Meğerse <ı>“Bedri” hiç kimse değilmiş!…

Ama bu laf ile bir şeyi anlattığı ortada. Mesele o <ı>“Anlattığı” şeyi anlamak ve bulabilmek…

<ı>“En delikanlılarından” olan Müjde AR’ın sözünden yola çıkarak devam edeceğim…

Demek oluyor ki “<ı>Gazozun kapağına” dikkat etmek gerek. Eğer dikkat etmezsen, başına olmadık işler gelir. Başına gelecek işlerin ne olacağına da, <ı>“Gazozun kapağını” açacak adamın insafına kalmıştır.

İmdiiiii…

Vakit Gazetesi’nin yazarı Hüseyin ÜZÜLMEZ, henüz kesin olmayan, karara bağlanmamış, yani henüz <ı>“14 Yaşında bir kız çocuğuna cinsel taciz” suçlaması ile içeride…

Olayın ortaya çıktığı günden bu yana, gazetesi, yazarları ve umum ve malum <ı>“Cemaat-i Müslim” hep birlikte Hüseyin ÜZÜLMEZ’i, mahkemeden önce bir şekilde temize çıkarmaya, paklamaya çalışmaktadırlar.

Adı geçen şahıs, ilk gözaltına alındığında <ı>“Bana komplo kurdular” dedi ve ekledi; <ı>“Çıkınca hepinizle görüşeceğim.”

İyi… İçeriden çık önce… Eğer ki hüküm alırsan ve ondan sonra da insan içine çıkmaya yüzün olursa, hesabı o zaman görürüz.

Bu kişinin yandaşı olan cemaat, olayı hafifletmek, hatta <ı>“Ne var bunda, önemli bir şey” demeye getiren abuk-sabuk savunma örneği sergilerdiler.

Hatta…

O kadar ileri gittiler ki, bu kişinin suçsuz olacağını Kuran’a bile dayandırdılar.

Ancak bilinen o ki, kendilerinden başka kimseyi de aldatamadılar.

Şimdi gelelim esas soruya…

Ne diyor son savunmasında bu kişi?

<ı>“Gazozuma ilaç kattılar…”

<ı>

Peh… Peh… Peh…

Adamın <ı>“Gazozuna ilaç” katmışlar…

Gazoz, bildiğiniz gibi çok sevdiğimiz, özellikle de soğuk içildiğinde de hoşumuza giden bir içecek. Eskiden öyle çeşit çeşit içecek yoktu. Bir tek içeceğimiz vardı, o da gazoz…

Hatta gazoz, şimdiki gibi bir yerde üretilip öyle pazarlama ağları ile filan her yere dağıtılmaz, yörede üretilirdi. Üstelik, yaz mevsiminde, her mevsim de bulunmazdı.

Konurdu ağaçtan fıçıların içine, kenarına basılırdı buz, sonra da sokak ortasında satılırdı.

Örneğin Kayseri’de iki gazoz vardı. Biri <ı>“Kıranardı” gazozu diğeri de <ı>“Erciyes” gazozu…

Yaz gelince, Cumhuriyet Meydanı’nda, Merkez eczanesinin (Şimdi yok) önünde, ya ağaç fıçının içinde ya da gaz tenekesinin içinde, ağzına kadar Erciyes’ten o mevsimde getirilmiş <ı>“Kar” ile soğutulmuş…

Sonra satıcı bağırmaya başlar…

<ı>“Gazozoooooooz… Otuz iki dişine kemane çaldırıyor...” Yani, soğuk demeye getiriyor.

Elinde de bir testere vardır satıcının…

Şimdi merak ettiniz değil mi, testere ne işe yarayacak!...

Satıcıya <ı>“Ver bir gazoz… Soğuk tarafından olsun…” dediğinizde, hemen içinden bir tane alır ve elbette size olduğu gibi uzatmaz. Çünkü <ı>“Gazozunuzun kapağını” açtırmanız gerekir. Kolay açılır bir şey değil ki.

Ama siz endişe etmeyin, açtırın <ı>“Gazozunuzun kapağını” çünkü meydanda, herkesin gelip geçtiği kalabalığın içinde başınıza bir işe gelmesi mümkün değil. Rahat olun…

Adamın <ı>“Gazozunun kapağına” gelince…

O, evinde içmiş gazozunu… Hem de 14 yaşında bir kız çocuğunun yanında…

Ancak, O’nun <ı>“Gazozun kapağı” çok çok önceden açılmış…

İçine de bir ilaç konmuş, belli…

Benim merak ettiğim işin bu tarafı değil…

Acaba malum adam, <ı>“Gazozunun kapağını” kime açtırdı?

Merakım bu…

Blog yazarlarımızdan Sayın Ahmet BALCI’ya sordum… O da bilmiyor muş…

<ı>10 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..