Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

21 Şubat '09

 
Kategori
Biyoloji
 

Erkek ve Dişi Arasındaki En Belirgin Fark "Göğüsler"

Erkek ve Dişi Arasındaki En Belirgin Fark "Göğüsler"
 


Erkek ve kadın arasındaki en belirgin farklardan biri olan göğüsler, her iki cinste de başlıca uyarım bölgelerindendir. Bilhassa kadın göğüsünün duyarlılığı çok yüksektir.


Kızlarda göğüsler, adet görmeye başlamadan evvel irileşirler. Hattâ adet görülünce biraz ufalabilirler. Ergenliğin hemen ilk aşamasında ortaya çıkan bu değişiklik, kadının giderek doğurmaya ve yavrusunu beslemeye hazır duruma gelmesine işaret eder. Fizyolojik olarak beslemekten öte bir işlevi olmayan göğüsler, hemen her kültürde önemli cinsel tutkuların başında gelmektedir.


Simgesel olarak dişi ile erkek arasındaki ayırımı gözler önüne sermesi ve buna ilişkin tüm sonuçları çağrıştırması bakımından çağlar boyunca göğüsler, kalçalar gibi dişilik ve doğurganlık simgesi olagelmişlerdir. Eski çağlardaki çok göğüslü bereket tanrıçası heykelleri, Rönesans'daki açık dekolteli kadın resimleri hep göğüslere atfedilen cinselliğin vurgulanarak karşımıza çıkmasına örnektirler.


Göğüslerin, biyolojik tanımlarına uygun hale gelmeleri, yâni iki meme bezi etrafındaki yağ ve doku yığını haline varmaları zaman alan bir süreçtir. Ortalama 8-10 yaşlarında kız çocuklarında göğüslerin gelişmesinin ilk işareti olarak "areola", yâni meme uçlarının etrafındaki koyu renkli hale, genişlemeye başlar. Ardından bütün göğüs dolgunlaşmaya başlar ve yuvarlaklaşır. Uzun ergenlik devresi boyunca göğüslerde pek bir değişiklik olmaz; lâkin adet dönemlerinden önce, yumurtalıklardan üretilen progesteron hormonu fazla yoğun olabildiğinden, meme bezlerinin hücreleri geçici olarak büyüyebilirler. Adet öncesi göğüslerde ortaya çıkan gerilme duygusu işte bu yüzdendir. Bir de gebelikte ve bilhassa doğumdan sonra, üretilen süt sebebiyle göğüsler şişer. Doğumla beraber meme bezleri süt üretmeye başlarlar. Bu süt, özel kanallarla meme uçlarına götürülür.


Kadın göğüslerinin biçim ve büyüklüğü kalıtsaldır. Ancak hormonal denge bozuklukları aşırı irileşmeye ya da başka bir takım anormalliklere yol açabilir. Göğüs biçim ve büyüklükleri kadından kadına büyük farklılıklar gösterebileceği gibi, genellikle bir kadının iki göğsü de birbirine eşit olmayabilmektedir. Göğüs büyüklüğünün, kadının ne cinselliği, ne doğurganlığı, ne de emzirme gücüyle bir ilişkisi vardır.


İdeal bir göğüs biçiminden sözetmek olanaksızdır. Bu, çağdan çağa ve insandan insana değişmektedir. Göğüs yapısının düşük olup olmadığını belirlemek adına, göğüs başlangıcının üçüncü ile beşinci kaburgalar arasında bulunup bulunmadığına bakılır. Areola ile meme arasındaki orantı ve göğüsün şekli, yâni yuvarlak mı, yassı mı, silindir mi, yoksa koni mi olduğu genellikle kullanılan kıstaslardandır. Göğüs güzelliği konusunda en fazla değişen anlayış, göğüs büyüklüğüne ilişkin olandır. İkinci Dünya Savaşı ve hemen sonrasında iri göğüslüler makbulken, 1960'lı yıllarda da adeta göğüssüzlük moda olmuştur.


Gerek kadında, gerekse erkekte göğüslerden uyarılma durumunda gözle görülen bir tepki meme uçlarından gelir. Areolanın ortasındaki koni biçimli yükselti, kadında, erkekte olduğundan daha iri ve yaygındır. Soğukta olduğu gibi cinsel coşkulanmada da her iki cinsin meme uçları sertleşir. Kadında bu sertleşme emzirme esnasında da olur ve zaten bebeğin meme ucunu ağzına alabilmesi için de bu gereklidir.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..