Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '13

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Esrik devenin çulu eğri gerek

Esrik devenin çulu eğri gerek
 

facebook/şiir hayatın özetidir sayfasından


Haçan (mademki) terzilikte dikiş tutturamadık, biz de saat on bir buçuğu çalmadan başka bir işe koyuluruz.

Saat bu saat, mesela saatleri ayarlamakla uğraşabiliriz.

Tövbe, argo manada demiyorum. Saat ayarlamak (argo deyim): cinsel ilişkide bulunmak. (Hulki Aktunç, Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü, Afa Yayınları, İstanbul: 1990, s. 236.)

Hoş, saat on bir buçuğu çalarken o manayı kastetsen kaç yazar!

Ne diyorduk? Ha, saatleri ayarlama işi...

Nasılsa mektep medrese görmüşlüğümüz, "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" okumuşluğumuz var. Söylemesek de olur, tabii ki Ahmet Hamdi Tanpınar üstadın bu zehir zemberek romanını üstünkörü okuduk.

Kuşkusuz bu zor, özel yetenek ve beceri isteyen mesleğin teknik incelikleri; bunun gibi sabır, hüner, marifet gerektiren ustalık boyutu boyumuzu aşar. Haddimize mi düşmüş! Bu konuda (saatçilik) ağzımızı açmak bile yakışık almaz.

Öyleyse ne demeye gevezelik edip duruyorsun; bilgin, yeteneğin kadar konuş!

Evet, doğru, bilerek konuşalım, bildiğimizi söyleyelim.

Öncelikle saatlerin yazımı üzerine bir iki laf edelim, gerisi Allah kerim...

İmdi, saatlerin yazılışına geçmeden evvel, geçenlerde üzülerek gördüğüm iki bozuk ifadeyi aktarayım. Bu yazının yazılma sebebi de o sorunlu örneklerdir:

1. 3'ten önce ye kilo fazla ver (haber başlığı) 

haber: ... öğle yemeğini 15.00'dan önce yiyen kişilerin 20 hafta sonunda 10 kilo, 15.00'dan sonra yemek yiyenlerin ise 7.7 kilo verdikleri görüldü. Milliyet, 31. 01. 2013, s.7.

2.

...aday yapıtlar 31 Ağustos 2013 günü saat 17.00'a kadar... "Öykünün Büyük Ödülü 2013 Haldun Taner Anısına," Milliyet Cadde, 13.05. 2013, s.2. (aynı yanlış 13 Mart 2013, 25 Nisan 2013 günkü nüshalarda da yer almıştı)

Şimdi de yanlışa takılıp kalmadan bildiğimiz kadarıyla doğru yazıma üç örnek verelim:

(doğrusu onlarla yakınlarda gerçi biri eskide kaldı ama olsun, karşılaşınca pek sevindim)

(laf lafı açtı da aklıma takıldı: iki yanlış bir doğruyu götürür, derler; ya üç doğru kaç yanlışı götürür?) (sorunun cevabını vermek için şu atasözü yardımcı olabilir mi: iki kişi dinden olursa bir kişi candan olur.)

1. "...Gece 00:00'da başlıyor... ...12 günün sonunda 13. gün öğlen 12:00'ye kadar bütün aile oruç tutuyor. Ramazan Rasim, "Mübarek Cuma," Taraf, 16. 11. 2012, s. 20.

2. "...Altay sahneye çıktığında saat 15.00'ti. ...Saatler 15.15'i gösterdiğindeyse pistte boş yer yoktu... ...konserin bitiş saati olan 16.15'e kadar pistten inmedi..." Ali Eyüboğlu, Alice, "Altay sahneye kadınlar piste," Milliyet Cadde, 13. 05. 2013, s. 3.

3. "... dün sabah 08.00'de..." Mehmet Tezkan, "Aslında Ne Oldu?," Milliyet, 17. 05. 2013, s.5.

Sıra geldi bir çift bilgi sahibinin, bilenlerin dediğine.

Dilimizin kılavuz kaptanı, bilgesi Nijat Özön şöyle diyor Saatlerin Yazımı ile ilgili olarak:

Saatler yazı ya da rakamla gösterilir. Yazıyla gösterildiğinde, olağan yazım yöntemi uygulanır. Rakamla en yaygın yazım biçimleri şöyledir:

20.30 - 20:30

Uyarı: Saat gösteren sayı, eklerden kesme imiyle ayrılır. Ekler, öbür sayılarda olduğu gibi, son seslemdeki ünlüye uyar: Saat 15.25'te; 9:30'dan sonra... Nijat Özön, Büyük Dil Kılavuzu, Yapı Kredi Yayınları, 4. Basım, İstanbul: 1997, s. 52.

Türkçenin sorunlarını çözmek için ömür harcayan, direngen, yetik yol gösterici Necmiye Alpay da harfi harfine şunu söylüyor:

Saatleri ve dakikaları, ikişer haneli iki bölüm halinde yazmak gerekiyor. Ayırıcı olarak iki nokta ya da yalnızca nokta kullanılabiliyor: "09:45" ya da "09.45" gibi.

Saat belirten sayılar ek aldığında, tıpkı diğer sayılar gibi, kesme işaretiyle ayrılması ve ünlü/ünsüz uyumlarının gözetilmesi gerekiyor: "0945'te", "21.00'de" gibi. Necmiye Alpay, Türkçenin Sorunları Kılavuzu, Metis Yayınları, İstanbul: 2000, s. 186.

Doğrunun saati çaldığına, iki bilen aynını söylediğine göre, (bu saatten sonra) bize laf düşmez.

Ayrıca, "Esrik devenin çulu eğri gerek." atasözünde denildiği gibi: "Herkesin davranışı durumuna uygun olmalıdır. Söz gelişi yoksul kişi, süslü, pahalı elbise giymeye kalkışmamalı; bilgisi az olan kimse, bilgililer yanında susmalıdır. Külhanîlere de kendi kıyafetleri, davranışları, konuşmaları yakışır." Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Dördüncü Baskı, Ankara: 1984, ss. 228-229.

Aynen öyle!

Bu atasözüne ve ustaların dediğine kalıbımı basarım.

 

 

 

 
Toplam blog
: 57
: 385
Kayıt tarihi
: 26.11.12
 
 

Yazar, gazeteci (eskisi); şimdilerde işsiz, göğe ve suya yazıyor.  ..