Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

Estetik günah mıdır?

Estetik günah mıdır?
 

...


Bu sefer ilginç bir soruyla geliyorum karşınıza. Estetik günah mıdır?

Günümüz insanının en büyük problemi “beğenilmek”. Özellikle bayanlar harcadıklar parayı büyük çoğunlukla kozmetik ve giyime ayırıyor. Erkeklerse ataerkil bir toplumun hoş görmediği şekilde bakıma ve Efe gibi görünüp Mine gibi olmaya yönelmiş durumda.

Erkekleri bir paragraf sonraya bırakıp estetiği önce kadınlar için ele alıyorum.

Her kadın kendini beğenir, aynadaki aksinde azıcık yağ, biraz kilo batmaz insanın gözüne, ama birkaç eş dost doluşmuşsa bir araya, biri gelmeden diğerinin dedikodusu yapılmışsa o gece, o sohbetlerin sonu kompleksli bir sabah olur. Aslında son çocuktan sonra sarkan göğüsler biraz tadilat istemektedir ya da hemen şu saç diplerinden fırlamaya başlayanlar boyatılmalıdır. Burnu da biraz daha mı havaya kalkmalıdır acaba?...

Değişen erkekse (yığından değil kısımdan bahsettiğimi unutmayın lütfen beyler) önce saçlarıyla başlar işe. Yaşlanmanın göstergesi şakaklardaki beyazlar bir an önce işlem görmelidir. İlk eşinden boşandıktan sonra gözaltı torbaları zaten aldırılmıştır. Birazda gıdıyı toplatmanın zamanı gelmişte geçmiştir aslında. Belki de göbekten azalan yağlar onu yeni doğmuş gibi yapacaktır.

İyi, güzel hayatımızda ki değişimler bizi mutlu kılar bunda hemen hemen hepimiz hemfikirizdir. Peki, ama bu etkili ve kalıcı değişiklikler topraktan gelip toprağa dönecek olan kullar için nasıl yazılacaktır defterlerine?

Yaratılışımızın amacı inandığımız dine göre bizi yaratana şükretmek ve fani ömrümüzde güzel işlerde bulunmaktır, ruhumuzun can bulduğu bu bedenlere iyi davranmak ve ona eziyet etmemektir. Peki, ama Allah’ın bize can verdiği, özene bezene yarattığı bu bedenleri değiştirme gibi bir yetkimiz var mıdır? Bu soruya herkesten çok farklı cevaplar geleceğini biliyorum, az çok gelebilecek cevapları tahminde ediyorum, benim düşüncem ise “Hiçbir sağlık sorunumuz olmadığı sürece bedenimizde kalıcı değişikliklere neden olmamalıyız”.

Neden mi? Çünkü her insan birer dünyadır.

Hangi okyanusu atsanız dünya bozulmaz? Magmayı çıkartabilir misiniz yerinden? Atmosferi fütursuzca delebilir misiniz? Hayvanları katledebilir misiniz?

Peki, kendiniz Allah’ın bize verdiklerinden başka bir şey yaratabilir misiniz? Dün öldürdüğünüz sineğe bugün tekrar can verebilir misiniz? Ya da bir örümcek yapabilir misiniz?

Allah’ın size verdiği yeteneklerden başka hareket edebilir misiniz? Uçabilir misiniz özgürce? Ölümsüzlük şurubundan bir kaşık alabilir misiniz?

Bütün bu soruların tek bir doğru yanıtı var: “HAYIR” Bütün kainatı bu derece kusursuz yaratmış bir yaratıcı ve tüm kainatın en mucize canlısı insan… Kimilerimiz şanslı: akıllı, sağlıklı; kimilerimiz şansız: akılsız ve engelli… Ama insan bu nefsine hakim olması mümkün değil yaratılış itibariyle hep en çoğunu ve daha güzeline ister. Bir ayağından olmuş bir hastanın duası diğer ayağının olmasıyken, koşudan gelen bir bayanın isteği burnunun biraz daha kalkık olmasıdır. Çocuğu olmadığı için parkların önünden geçemeyen bir kadının yan komşusu sarkan göğüslerine yakınır…

Herkes ne derece büyük hediyelerle yaşadığını kaybedince anlar… Kimi zaman milyarlar harcayarak değiştirilen burun his kaybına uğrar kimi zaman dudaklar kapanmaz, zararlı ışınlarla temas eden cilt isyan eder. Çünkü hiçbir güç yaratıcının daha üstünde olmadığı için kimsede onun yarattığının daha güzelini yapamaz.

Bunlar tamamen benim görüşlerimdi peki dinimiz ne diyor?

Sağlık sorunu olmaksızın yapılan kalıcı değişiklikler dinimizce de üç sebepten meşru görülmemiştir.

*Bilgiler Sorularla İslamiyet sitesinden alınmıştır.

    Bu işlem şeytânî bir vesvese olarak anlatılmıştır. Şeytan Hz. Âdem’e secde etmeyip Allah’ın rahmetinden uzaklaştırılınca şöyle demiştir:

    “Onlara muhakkak emredeceğim de Allah’ın yarattıklarını değiştirecekler... Kim Allah’ı bırakarak Şeytanı dost edinirse, şüphesiz, açıktan açığa büyük bir ziyana düşmüş demektir.”( Nisâ Sûresi, 119)

Peygamber Efendimiz de birtakım işlemlerde vücutta değişikliklere yönelik hareketleri tasvip etmemiştir. Bunlar güzellik için vücuda dövme yapmak ve yaptırmak, dişlerini yontarak inceltip seyrekleştirmek, kaşının kıllarını yolarak inceltmek, peruk takmak… Peygamber Efendimiz bu işlemleri yaptıranların Allah’ın rahmetinden uzaklaşacağını haber vermiştir.( Müslim, Libas: 119-120; Buhârî, Libas: 82, 85)

Gerek bu işlemleri yapan ve yaptıranlar, gerekse bugünkü şekliyle yüz ve diğer organlarda estetik ameliyata başvuranlar, Allah tarafından kendilerine verilen şekil ve güzelliği kabul etmeyerek kadere itiraz etmekte ve ilâhî sanatı beğenmemektedir.

    Meşru görülmemesine sebep olan ikinci husus, bedene eziyet verip, azap ve ıztıraba sokmaktır. Eskiden olduğu gibi dövme yaptıranlar, dişlerini inceltip seyrekleştirenler; şimdilerde de estetik ameliyat yaptıranlar vücutlarını eziyet ve tehlikeye sokmakta, Allah tarafından kendilerine emanet olarak verilen bedene eziyet etmektedir. Ameliyatta bıçağın altına yatan, narkoz verilerek uyuşturulan insan büyük ölçüde tehlikeyle yüz yüze gelmektedir. Halbuki Cenab-ı Hak “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” buyurarak bu nevi işleri yasaklamaktadır.( Bukara Sûresi, 195)
    Bu ameliyat çok pahalıya yapılması ve büyük bir israfa yol açması da meşru görülmesinin nedenlerindendir. Üstelik bu israf hakikat ve öz için değil, görünüş ve şekil için yapılmıştır. Bugün birçok insan müzmin hastalıklardan kurtulmak için para temin edip ameliyat olamazken, sırf vücudu güzelleştirmek için estetik ameliyat olanlar milyonlarca para dökmektedir. İsraf da haramdır.

Ancak meşru ve mâkul bir mazeret varsa mesele farklılık arz eder. Meselâ doğuma dayalı olarak “tavşan dudak” denilen yarık dudaklı doğanlar veya benzeri bedenî bir kusuru olanlar istisna grubuna girmektedir. Yangın, trafik kazası veya benzeri bir kaza sonunda bedeninde bir kusur olanlar da aynı şekilde mütalâa edilmektedir. Yani böyle bir kusuru olan kimse, toplum içinde psikolojik bir sıkıntı çekiyor, aşağılık duygusuna kapılıyor, şahsiyeti rencide oluyor; bu hali kendisini hakir ve çirkin gösteriyorsa; böyle bir ârızanın giderilmesi bir çeşit tedavi mahiyetini taşır.( Umdetü’l-Karî, 22: 63; el-Kardâvî, İslâmda Helâl ve Haram, s. 103) Dolayısıyla bu ameliyatta bir mahzur yoktur.

Çünkü Allah dinde bizim için bir zorluk kılmamıştır. Yukarıda mealini verdiğimiz hadisteki “güzellik için” kaydı meseleye açıklık getirmektedir. Yani estetik ameliyat ve vücuttaki değişiklikler önemli bir kusur ve arızayı gidermek niyeti ile değil de, güzelleşme kasdıyla yapılırsa haram olur; bir zararı ve çirkinliği gidermek niyetiyle normal hale getirmek için yapılırsa caiz olur.

Ece ÖRS

(www.kadincabakis.net)

 
Toplam blog
: 58
: 1647
Kayıt tarihi
: 13.05.09
 
 

Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümü öğrencisiyim. Okumak, yazmak ve hayata dair yorumlar ya..