Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Et ve tırnak

Ülkemizin gerçek gündemini gizlemek için ha bire yapay gündemler devreye sokulmaktadır.
Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde yaşadığımız “çömelme” konusu iken…
Bir diğeri de ağızlarda sıklıkla gevelenip üzerine hiçbir şey söylenmeyen taşeron konusudur.
Her ikisi de ülkemizin yaşadığı son derece ciddi sorunlarla ilgili olmayıp, tamamen “o onu dedi, bu bunu dedi” türünden sadece geyik muhabbeti türünden gevezeliklerdir.
Sanıyorum bu kadar çok önemli sorunlar varken bu tür konularla gündemi oyalamak…
Sadece biz özgü bir durum olsa gerek.
Ayrıca günlerce süren taşeron tartışmasını, üstelik işin sahibine hiç değinmeden sürdürebilmek…
Sanıyorum o da sadece gündemi doldurmanın ötesinde çok bir anlam ifade etmemektedir.
Son günlerde içlerinde, basının amiral gemilerinden yazarların da bulunduğu bazı görüşler ortalıkta dolaşmaktadır.
Neymiş? Gelinen noktada artık “Türk’lere ve Kürt’lere ciddi olarak bir arada yaşamak istiyor musunuz? diye sorulmalıymış”
Yani anlaşılıyor ki.
Artık yavaş yavaş ayrılmanın ilk sesleri ortaya çıkmaya başladı.
Peki, bu ayrılma işi kimin projesi?
Kim bizim ayrılmamızı istiyor?
Kimin ülkemizin bölünmesinden çıkarı var?
İşte bu yazarlara bakarsanız ortada böyle bir konu yok, zaten ortaya konan fikirlerine de bakarsanız onlara göre her şey gayet açıktır.
Çok açık olarak söyleyemeseler de, lafı ağızlarında geveleseler de, aslında demektedirler ki PKK, Kürtlerin temsilcisi ve onlar da ayrılmak istemektedir.
Sevsinler….
Bu yaşananların küresel bir proje olduğunu kavramayıp sadece abesle iştigal etmek…
İşte onun yorumunu siz okurlarımıza bırakıyorum.
Şimdi bir yanda ayrılma tartışmalarıyla konu normalleştirilme sürecine taşınırken…
Diğer yanda “demokratik özerklik “ konusu da her nedense aynı döneme denk getirilmektedir.
Bu arada Başbakanın Kuzey Irak’a NATO askeri talebi, bunun karşılığında Irak’taki Amerikan güçlerinin komutanının kuzey Irak’a BM askeri konuşlanacağını açıklamasının aynı zamana rastlaması da son derece ilginç…
İlginç de…
Her iki öneriye göre adı ister “Demokratik özerklik” olsun ister başka bir şey, o bölge, ülkedeki Kürt nüfusunun ne kadarını temsil etmektedir.
Tüm yapılan araştırmalar Kürt nüfusun en az yaklaşık yüzde sekseninin doğu ve güneydoğu dışında yasadığını ortaya koymaktadır.
Peki, o halde kurulan bir özerk bölge kimi temsil edecektir.
Ayrıca: binlerce yıldır bir arada yaşayan…
Toplumsal…
Ekonomik…
Kültürel
Siyasi on binlerce bağla, bir birine bağlı bu toplumu nasıl ayrıştıracaksınız?
Aslında bu da çok olanaklı görülmediğine göre…
Yapılan iş…
Özellikle aynı milletin unsurlarını birbiriyle çatıştırmanın ötesinde başka hiçbir bir anlam ifade etmemektedir.
Çünkü küresel BOP projesinin çıkarları bunu gerektirmektedir.
Onun için yapılması gereken işleri günümüz sözleriyle açılım olarak adlandırmak gerekirse…
Önce terör açılımı…
Sonra toprak reformu açılımı…
Onun ardından da sanayi açılımı gelmelidir…
Yoksa açılım adı altında dayatılan etnik parçalanma değil.

08–07–2010
Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..