Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ev Kadını ne demek?

Ev Kadını ne demek?
 

İşten vakit bulduğum iyi havalarda, bazen semt pazarlarını dolaşırım.

Uzak yakın hiç fark etmez. Giderim.

Açık havada hem dolaşır hem de alışveriş yaparım. Kendimi, rahat Gerçek ortamda hissederim; Çünkü Buralarda kulaklarım, kapalı yerlerdeki zorunlu müziği değil, toplumun sesini dinler.

“Şuradan yarım kilo ver”, kalabalık değiliz!

Kaç para?  Başka rengi var mı? Vb.

Gözlerim, sunulanı değil, istediğini görür. Seçer.

Sebze, meyve, giyim tezgâhları cıvıl cıvıl dır; Ortam güzeldir, güzel olmasına da: Pazar, pazarcılık zor iştir.

Tezgâhların kurulması toplanması zordur. Zahmetlidir. Emek, güç ister; yani Herkesin harcı değildir. Kış yaz demeden her hava koşulunda satışa sunulan ürünler, büyük bir sabırla serilir toplanır.

Satıcılar, çoğunlukla erkektir. Fakat bu işi yapan kadın satıcılarda az sayılmaz. Burada kadın erkek omuz omuzadır. Pazara pazarcılığa alışıktır.

Bazı pazarlarda sadece kadınların el emeğinin sergilendiği tezgâhlar bulunur. Önlerinde göz nuru el emeği örgüler, danteller, çeşitli değişik tasarımlar vardır. Amaç eve KATKIDIR; Böyle denir.

Çoğu orta yaşlı birçok kadın, sabahtan akşama kadar emeğine alıcı bekler.

Hiç unutmam, bir hanıma sormuştum; Bu işimi yapıyorsunuz diye de; Ezile sıkıla!  Yo, BEN EV KADINIYIM. Eve 3-5 kuruş katkı demişti.  O gün içim Acımış, Pazar gezimi, alelacele sonlandırmıştım; Çünkü bu ev kadını lafından, oldum olası haz etmem.

EV KADINI.

Toplumun anladığı şekilde; Çalışmıyorsa ev kadını, çalışıyorsa NE?

Sokak kadınımı?  Konuyu dağıtmayayım diyorum; Ama

Çalışmıyorum, ev kadınıyım diyen bir kadın toplumun gözünde niye? Kendini değersiz bulur. Niye bu duyguyu yaratır?

Eve, katkı katkı deyip, niye göz nurları el emekleri sömürülür.

Bunu teşvik eden programlar, yayınlar yapılır. Oysa kadınlarımız gerçekten içlerinden geliyorsa, kendilerini zorunlu hissetmeden bu işleri yapmalıdır.

Bir işe yarayıp eve üç kuruş katkım olsun diye değil, (istisnalar olabilir.) zevk aldığı için, hobisi olduğu için yapmalıdır. Kendi isterse kazancı +para olmalıdır. Çünkü bu ince işler için saatlerini verir, manevi bedel öder. Sus pus oturup, bitirme telaşına düşer. Aklı yaptığı iştedir. Beyinde sayılar uçuşur. Etrafını eşini gözü görmez.

Eşi ise, onu öyle görmek istemez(çoğu erkek, el işinden şikâyetçidir.).

Günlerce; Bir tane, Bir tane daha deyip, birçok göz nuru el emeği üretir. gelir elde edici olarak görülmesini, takdir edilmesini umar. Umutlanır.

Kendisinin, aslında ne ağır işçi olduğunu düşünmez, çalışandan saydırmaz.

EV kadınıdır. Çalışmayan, hazır tüketen; Oysa işe giden kadından hiçbir farkı yoktur. Hatta fazlası vardır.

O, evde çalışır ve hiçbir işten muaf değildir.( her iş, dört dörtlük istenir.)

İş seçme lüksü yoktur. Çocuk bakıcısıdır. Hizmetlidir. Aşçıdır, vb.

Bu işler için ücret ödenmez, yardımcı aranmaz. Giyim, dışarıda yeme, yol gideri sayılıdır.

İş kıyafeti sabittir. Değişmez.

Tüm hizmetler, sonsuz ömür boyudur. Emekliliği yoktur.

Bu bakımdan EV, İŞ kadını değil, çalışan kadın vardır.

Ev kadını sözü küçültücü, değersizleştir içidir.

Siz eve, 3-5 katkı yapan bayanlar;

Sizler değerlisiniz.

Aile ekonomisine fazlasıyla katkılısınız. Çalışansınız.

Pazarda yaptığınız, EK iştir.

İlla katkı düşünüyorsanız(zorunluluk yoksa)

Gelin, SEVGİYE katkı yapın.

Eşle konuşma saatini uzatın, birlikte paylaşmalı iş yaratın

Eşin yüzündeki çizgilere,

Gözlerindeki derinliğe bakın.

Hep tığa, şişe değil,

Ülkede, dünyada olanlara bakın.

canan

 

 
Toplam blog
: 159
: 380
Kayıt tarihi
: 27.09.12
 
 

İktisat mezunuyum. Her alanda neden? niçin? ve nasıla odaklanarak, araştırmayı severim. Yazmak içim..