Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Evet, hayır, belki...

Evet, hayır, belki...
 

Gün içinde en çok kullandığımız sözler... Bazen bir başlangıç için, bazen bir son noktada, bazen de konu içinde alternatifler yaratmak için kullandığımız, bazen amacını aşan, bazen de gerilerde kalan, düşünmeden paldır küldür çıkan Evet, hayır ve belki'ler. Konu içindeki yerlerine göre bazen çok ihtişamlı, bazen de sadece 'Bir bardak çay alır mısın?', kadar basit sorular karşısında tükettiğimiz, sihirli sözler.

İnsanın ağzından bir çırpıda çıkıyorlar, ama acaba sonuçlarını düşünerek mi tüketiyoruz, yoksa harcıyor muyuz? Bazılarımız hiç ' Hayır' diyemezler, karşısındaki üzülmesin, kırılmasın diye. Bazıları da herşeyi bir fırsat görür, birşey kaçırmak istemez, bundandır, çevresindeki,  görünmeyen Evet, evet, evet.... dağları.  'Evet' ler insanı bir sorumluluğa götürür, birşeyleri onaylarsın, istersin, kabul edersin. Eğer bunun bilincinde değilsen, ardından rengarenk yalanlar, ya da ayaküstü uydurulmuş bahaneler gelir peşpeşe. 'Evet' sonrasında gelen yalanlar, alelacele olduğundan konunun içinde ya sırıtırlar, yada mumunda bir problem çıktığından yatsıya kalmadan sönüp giderler. Yada renk önce beyaz iken, sonradan griye, belki de siyaha dönüverir ve masumiyetini kaybeder.

'Evet'lerdeki bu doz aşımı, bazen gereksiz iş yüklerine, sonunu bilmeden yüklendiğimiz yükümlülüklere, emin olmadığımız kararlara , anlamadığımız bazı şeyleri anlamış görünmemize, öyle olduğunu düşünmediğimiz halde bazı yersiz kabul edişlere sebep olabilir.

- Yarın mesaiye benim yerime kalırmısın? Evet, tabi ( ama senin bahanen ne?)

-Dönem ödevimi hazırlarmısın? Evet, (Neden olmasın, belki sonra birlikte biryerlere gideriz.)

-Benim için damdan atlarmısın? Evet.( Seven ne yapmaz.)

-Benim yerime sınava girermisin? Evet.( Bir terslik olmaz dimi?)

Ben çarptım, sarhoştum, 'Direksiyonda ben vardım' dermisin? Evet,. (Arkadaşlık bugünler içindir.)

- Bana borç verirmisin? Evet. (Bir de param olsa..)

- Bana kefil olurmusun? Evet. (Olurum, son kefil olduğum arkadaşımın borcunu daha bitiremedim ama, olsun.)

-Benimle evlenirmisin. Evet. (Hem de binlerce kez Evet. Ama daha iki aydır tanışıyoruz.)

Gibi, gibi, gibi..... Bir de 'Hayır' lar vardır, konudan insanı çekip, alan, ama bazı şeyleri kaçırmamıza da sebep olan. 

-100. talihlimiz olmak istermisiniz? Hayır. (Yok yok bir dakika, neydi o 'E'  ile başlayan.

- Benimle çıkarmısın? Hayır. ( Şanım yürüsün, ama bir dakika, ben sana bayılıyorum dur gitme....)

- Akşam benimle Stevie Wonder konserine gelirmisin, fazla biletim var. Hayır. (Planım var, evde pinekleyeceğim.)

Ya insanı çıldırtan Belki'lere ne demeli...Sinir bozucu, elimizdeki kartları saklı tutan, biraz ümit, alabildiği kadar beklenti, kulak memesi kıvamında olumsuzluk, bir tutam sevinç, yarım ölçek karamsarlık içeren. En sinir bozucusudur. Virgülde bırakır, olayı bir sonuca bağlamadan kalırsınız.

- Bir akşam sinemaya gidelim mi? Belki...

-Gelirken dondurma alırmısın canım? Belki...( Eeeee...)

-'Doktor ümit var mı?'  Belki.....

- Benimle evlenirmisin? Belki....

-Sınavı kazanmışmıyım, söyle çatlayacağım. Belki....

En iyisi, her üçünü de yerinde, zamanında ve dozunda kullanmak değil mi?

- Artık çok uzadı, yazımı bitirsem mi? Evet, baydım biraz. Hayır iyi saçmaladın. Belki bir iki cümle daha,,,,????

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..