Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Evli evsiz, mutlu mutsuz, çocuklu çocuksuz

Evli evsiz, mutlu mutsuz, çocuklu çocuksuz
 

Kim istemez mutlu olmayı ama mutsuzluğa da var mısın * Cemal Süreya


Nasıl ve nereden başlayacağımı bilemeden kendimi konuyu yazar iken buldum.  Aslında, şort yetmez otobüste bikini de giysinler başlıklı yazıyı okuduğumda asabiyeye bağlanmıştım. Demek ki kadına atılan tekmeyi bazı zihniyettekiler destekliyor diyerek bu konuya değinmek istedim. Sonra da amannn şimdiye kadar değişmemiş zihniyeti ben mi değiştireceğim diye vazgeçtim. Ama unutmadım aklımda..

 Akabinde ;

Ata Kemal Şahin dostumun ''Süpürge, don ve şu evlilik denen şey.'' yazısını okuyunca e hadi bakalım  karşı atak zamanı dedim. Onun gibi konulara değinemesem de kendimi yazarken buldum.

Ama kadın ne yapsın saçını süpürge etmiş, çocuklar doğurmuş, işi yok gücü yok hayatını kocası ve çocukları yapmış. Başka da bir şey bilmemiş. Seneler sonra da boşanacak tek başına sudan çıkmış balık gibi alık alık bakacak. Kolay mı ?

Kadın, kız sevince su aklı işte akıp gidiyor. Bilse, tanısa  kendisini, kocasını ve erkek dünyasını, o da yolunu aydınlatacak. En azından ayakları üzerinde duracak kendine güvenmeyi bilecek.

Hani kadınları anlamak zor derler ya aslında erkekleri anlamak zor. Kadınlar kuzu gibidir.

Erkek tanıştığında kadını göklere çıkarır; canım, aşkım, hayatım prensesler gibi yaşatacağım seni der kadın sonunda kendini kül kedisi olmuş olarak bulur.

Erkek seni çok mutlu edeceğim der, cicim bicimler biter söylenmeler başlar: Sanki kilo mu aldın, kıyafetlerini düzgün giy, neden makyaj yapıyorsun, neden süsleniyorsun, sevgili mi buldun, kime beğendireceksin kendini der sokağa çıktığında da ilk gördüğü bakımlı kadına asılmaktan geri kalmaz. Asılamazsa da gözleriyle yer.

Erkeğin doğasında vardır çapkınlık derler. Hormonlarıyla ilgili efendim, yazıkk dayanamıyorlar. Hele ki dul kadın  ya da genç alımlı güzel kadın görsünler, duysunlar hiç dayanamıyorlar. Doğadan doğadan bu, mevsimsel belki de.

Gençleri, tecrübe edinmek der; ortası, eğlence der; orta yaşı geçenler ya da işi bitenler misali kendini göstermek, bende hala iş var demek istercesine tazı misali koşmaya başlarlar.

Gel kardeşim birkaç km yürü, koş desen koşacak yerlerim ağrıyor derler.

Erkeklerin çoğu bakımlı kadın ister, göbekleri önden gidenler, saçı başı dağılmış, temizlik ve hijyenden bihaber olanlara sorsan "Kadın bakımlı olacak abi.'' derler.  Kırk metre ileriden göbeği ile göründüklerini, terlerini leş gibi kokuta kokuta geldiklerini görmezler.

Kimi erkek yorulur, çabuk yorulur. Çalışmaktan ama içmekten yorulmaz. İlk başlarda su niyetine günde 1-2 tane içiyorum der. Sonrada bu sayı 10 olur 15 olur ve ben alkolik değilim der. İstesem bırakırım der de bırakamaz tabii. Alkolik olmuştur ailesinin rızkından keser, karısına geldi mi para yok, ben mi bakacağım hep size, çalışın bulur der. Kadın sonunda içkisinden kokusundan bıkar bir de üstüne parasızlık yokluk, boşanmak ister. Bu sefer bizim alkolik dayının erkekliği tutar, sıkıyosa boşa der.

Kiminin de kumarı vardır. Oynar da oynar. İki çiftetelli oynayalım desen bilmez ama iş kumara geldi mi ver papazı al kızı. Dünyayı unutur, karısını unutur, çocuklarını unutur. Kumara giderken aslanlar gibidir, kumarda kaybedince kuzu gibi; aslanlığını kaybeder, evin yolunu unutur. Evde bekleyen eşi elektrik, su faturası, çocukların ihtiyacı dediğinde para mı kalıyor sizden; az yiyin, az harcayın; yok para mara der.

Kiminde de hepsi mevcuttur. İçer, kumar oynar, çapkınlık yapar. Bu kesim biraz daha fazla parası olan kesim. Hepsi bir arada. Üçü bir arada gibi... Kadın sesini çıkarsa suçludur. Çıkarmazsa kendi kendini yer. Erkek adam çapkın olur, kumar da oynar içki de içer. Sen bak çoluk çocuğuna aç değilsin açıkta değilsin derler.

Ha bir de erkek için 4 olmadı beş yok on tane mübah. Kadınlar taş çünkü. İlgi, sevgi, alaka beklemez. Aç tok onlar için fark etmez. Koca varmış yokmuş gelmiş gitmiş hiç umurlarında olmaz. Kadın dediğin ne anlar bunlardan evlensin çocuk doğursun. Erkek işte kaç tane isterse ya da yetebilirse ya da yetmese de yetmeye çalışsa erkek ya ...

Bir de evli, çocuklu, mutsuzlar var.

Evli, mutsuz, çocuklu erkeklerin bahaneleri eşimle kardeş gibiyiz, arkadaş gibiyiz, ayrı odalardayız. Bel fıtığı var, başı ağrıyor, kirpiği ağrıyor vs... Benim de mutlu olma hakkım yok mu ? diyenleri vardır. Sanki hak sadece erkeklere mahsus gibi.

Arkadaş, boşan o zaman, mutlu olacağın birini bul. Neden başka kadınların da başını yakıyorsun. Kadın yakmasın diyeceksiniz. Yakmayanı var tabii ama yanmak isteyeni de. İstisna bunlar istisna ...

Boşanmaların bahanesi çoktur. İşin özü aslında aşk, sevgi, saygı bitti mi evlilik zaten bitmiştir. Fakar bu bitiş çoğu evlilikleri bitirmemektedir. Çünkü arada çocuklar vardır. Sorsan hepsi çocuklarım için der.

Zamanımızda artık çocukları için evli olanların seçenekleri artmıştır. Gerek sosyal ağlar, teknoloji, gerekse istekler farklı yönlerde kendilerini  tatmin etmektedirler.

Boşanan kadında ve erkekte ki hepsi için geçerli değil, libido olayı sanırım kimde fazlaysa gözleri oynar durur. Artık özgürlüklerini ellerine almışlardır. Kimin kocası kimin karısı farketmez, üç günlük dünya ye, iç, yat, gez sonra, sonrası diğer seçeneğe geç. Yedim, içtim, tattım bitti.

Eeee yani kadınlarda da vardır illaki istisnadır efendim onlar istisna ...

Boşanma ertesi yada içinde istisna olan kadınlar maddiyatından ya da maneviyatından işvesini, cilvesini kullanır beğenilme dürtüsü, arzusuyla ateşini oraya buraya yollar. Ateşini yolla bana diyenlere gün doğar.

Bir kısım erkek vardır dul avcısı hatta tam boyutu kadın avcısı. Onlar için dul kadınlar potansiyel arananlardır. Akbaba gibi üşüşürler, hatta bende kaldı aman sende kalmasın benim olsun, aman kimse kapmadan önce benim olsun, benim oldu misali  yarışırlar.

Dul erkeklerde ey özgürlük deyip sanki bütün kadınları onlara vermişler gibi kimi saklı gizli kimi aleni arar bulur, doymak bilmezler. Ölünce teneşir paklar.

Etrafımdan izlediklerime, duyduklarıma, gördüklerime değinerek, kimini de geçiştirerek yazmaya çalıştım. Aslında sakal bıyık hesabı anlatmakla bitmez. Kime sorsan haklı taraf kendisidir.

Sevgisiz, saygısız, paylaşımsız, sadakatsiz  evlilikte, ilişkiler de bana göre işkencedir. Kimse de bunu yaşamak istemez diye düşünüyorum. Yaşayanların da sebepleri vardır. Ama bu demek değildir ki madem mutsuzuz, hem evli ol hem de kocanı-karını aldat; akşam olunca da aynı yatağı paylaş. İki tarafın da midesinin, gönlünün genişliği artık kimine bir artı bir yeter kimine beş artı bir dar gelir.

Geçenlerde erkeklerle ilgili biz söz okumuştum. ''Erker tene bakar adam yüreğe ''

Adam gibi adam sözünün manasında kimbilir neler vardır. Anlar anlat bitmiyor kısacası en kısası ile adam gibi adamlara, kadın gibi kadınlara düşmek ve en en doğrusu ..

Allah iyilere, insana rast getirsin...

Aklıma gelmişken Suudi Arabistan bilim adamları ''kadınlar insan değil memeli hayvandır ''  demişler. Bunlar da bilim adamı olacak işte. Kadınlar kadar taş düşsün başlarına. Dünya uğraşıyor kadınlar artık neysee...

Ne bitmez tükenmez yazdıkça değişen değiştikçe genişleyen bir konuymuş.  

 http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlogger/supurge--don-ve-su-evlilik-denen-sey-/Blog/?BlogNo=541386  'dan esinlenilmiştir.

'' Kesinlikle evlen, karın iyiyse mutlu, kötüyse filozof olursun ''Sokrates ...Erkek içinde geçerli bu söz

Sokrates'te ayıp etmiş.

'' Gönlünün eşini bulan garip değildir .'' Neşet Ertaş

'' Erkeği rezil eden de kadındır vezir eden de '' anonim sözlerde de ayıp etmiş....Aynısı kadın için de geçerlidir.

En güzelini Neşet Baba söylemiş...
 Ne bitmez tükenmez yazdıkça değişen değiştikçe genişleyen bir konuymuş.   Ne bitmez tükenmez yazdıkça değişen değiştikçe genişleyen bir konuymuş.   Ne bitmez tükenmez yazdıkça değişen değiştikçe genişleyen bir konuymuş.   

 
Toplam blog
: 175
: 775
Kayıt tarihi
: 20.10.07
 
 

9 Eylül Üniversitesi Maliye bölümü mezunuyum. Şiir dünyam, bir tane kitap çıkaracağım dedim ve  b..