Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Evlilik "Biraz da böyle bir şey..."

Evlilik "Biraz da böyle bir şey..."
 

Evlilik bir aşamadan sonra, her şeyi mâaile yapmak sanki..?


Geçen gün eşimle, yakın zamanda hayatımızda olmasını beklediğimiz güzel değişiklikler hakkında konuşuyorduk.

“Normal koşullar altında” ailemize katılmalarına bir hafta kadar kalmış ikiz kızlarımızı kucağımıza alacağımız o günden itibaren artık hiçbir şeyin bizim için eskisi gibi olmayacağını...

Aslında hamile olduğum haberini aldığımızdan beri her şeyin zaten çoktan değişmeye başladığını...

Hayatımızda bambaşka tatlar yakalayacağımıza inandığımız yepyeni bir dönemeçte olduğumuzu...

Çocuk yetiştirmenin ne büyük bir sorumluluk olduğunu...

Bu güzel konuşmayı yaparken birdenbire, birlikteliğimizin ilk günleri geldi aklıma.

Çalıştığımız şirketin kafeteryasında çok sevdiğimiz bir arkadaşımız vasıtasıyla yaptığımız on dakikalık sohbetin bizi buralara kadar taşıdığını hatırlayarak gülümsedim, ki bunu tahmin bile edemezdim.

Çünkü o günler artık hayatıma bu denli sevebileceğimi düşündüğüm bir insanın girmesinin mümkün olmadığını düşündüğüm zamanlardı. Ama oluyor işte. İnsanın başına güzel şeyler de gelebiliyor hayatta.

Sonra, geriye dönüp baktığında kendi kendine: “Vauww!” diyorsun. “Neredeeen, nereye!”

Benim için bekarlık sultanlık olduğundan ya da tek kişilik cumhuriyetimden, başına buyruk olmaktan fazlaca hoşlandığımdan değildi evlilik düşünmemem. Bunu yapmaya değecek kadar kıymet verebileceğim birine rastlayabileceğime inancımı çoktan yitirmiş olmamdandı.

Oysa yaşamının geri kalanını birlikte geçirmek istediğin insanı bulduğunda “Tamam,” diyormuşsun. “Ben bile evlenebilirmişim. Oysa hiç evlenmem sanıyordum.”

Hayat dediğin zaten sen onca planı yaparken başına gelenlerden ibaret değil mi?

Bir bakıyorsun, yaşamın boyunca tek bir gece giymeyi umduğun gelinliğinin içinde, söyleyeceğin en önemli “Evet” ile, danslar eşliğinde tamamıyla başka bir seviyeye taşımışsın bile ilişkini... Hayatını.

İlk yıllar “daha bir sevgili”siniz. Daha eskisi gibi. Göz göze, diz dize...

Tatillerinizde başbaşa kalmayı tercih ettiğiniz, birlikte geçirilen zamanlara daha fazla özen göstermekten kendinizi alamadığınız yıllardasınız yani hâlâ.

Televizyonu birbirinize sarılarak izlediğiniz, başbaşa yemeklere çıkıp özel günlerde birbirinize hediyeler aldığınız zamanlarda...

Zamanla... Sizin de evlilikte biraz daha eskimenizle birlikte aileleriniz giriyor devreye; daha bir sahiplenir oluyorlar sizi. Onlarla sık sık zaman geçirmeye başlıyorsunuz.

Eşinizle sevgili olduğunuz dönemlerde esprilere konu olan “yemek yakma maceralarınız” unutuluyor. Usta bir aşçı olup çıkıyorsunuz çünkü.

Yaz tatillerinizi ailelerinizin yazlıklarında geçirir oluyorsunuz görmediğiniz bir şehre gidip keşifte bulunmak yerine.

Çoğunlukla aile büyüklerinin tercih ettiği dizileri izler oluyorsunuz.

Eskiden başbaşa, şehir dışına gitmek için can attığınız bayramlarda ziyaretlere gidiyorsunuz artık. Flört döneminde “tatil” anlamına gelen Şeker Bayramları’nda akrabalarınızla şerbetli tatlı tariflerini değiş tokuş ederken, Kurban Bayramları’nda ise aileyle birlikte danaya girerken buluveriyorsunuz kendinizi.

Daha bir yerleşik hayata mı geçiyorsunuz ne?

“Artık özel günler = Akrabalarla geçirilen mutlu anlar” anlamına geliyor.

Romantik yemeklerinizde şamdanlarınızda yakılan mumlar çekmecelerde, sadece elektriklerin kesilmesi ihtimaline karşı nöbet tutar oluyor.

Doğum günleri eski özelliğini yitirirken, evlilik yıldönümleri de mâaile kebapçıda kutlanıyor.

Demem o ki, siz zaten hayat arkadaşısınız. Daha fazla bir şey istemek sanki biraz bencillik oluyor.

Eşimin dediği gibidir belki de. Yani evlilik “biraz da böyle bir şey” dir...

...

Sizce?

http://umutsuziskadini.com/

https://twitter.com/#!/UmutsuzIsKadini

 

 
Toplam blog
: 83
: 1446
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..