Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '20

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Evlilik

Evlilik, evcilik oyunu değildir!

Birbirine âşık olan iki insan uzun ya da kısa süren flört dönemlerinin sonrasında evlilik kararı alır. Akabinde hem tatlı hem sancılı bir ev düzme telaşı başlar. Hayallerini gerçekleştirme, “Benim evim, benim tarzım” deme zamanıdır. Mesela rüstik tarzı benimseyen çiftimiz modern ve doğal öğelerin bir arada bulunduğu konseptleri kovalamaya başlar. Banyo, tuvalet ve mutfak gibi ıslak zeminlerde mermer, seramik ve karolar, doğal taş, granit, endüstriyel tasarım ya da zevke göre doğal ahşap tercih ederler. Yaşam alanı olarak tabir edilen kısımlarda el yapımı ürünler, hasırdan objeler, etnik kökenli tekstil ürünler, siyah-beyaz temalı köşeleri tercih ederler. Yatak odalarında da doğallık ve özgünlük dikkat çeker. Aydınlatma seçimleri son derece basit ve işlevseldir. Araç -gereçlerde ise demir-ahşap, beton-demir uyumu çok beğeni toplar. Ev tamam.

Sıra geldi düğün konseptine. Yapılacaklar listesi oldukça kabarık. Çiftimiz kır düğününde karar kılsın. Ağaçlar, yemyeşil çimenler, ferah, şık bir ortam. Kullanılan masa ve sandalyeler estetik görünümlü ve mekânla uyum içinde olmalı. “Masaların dikdörtgen mi, yuvarlak mı olması”, “örtülen örtünün dantel mi ya da tema rengine uygun masa örtüsü üzerine runner mı” kararı önemli. Masayı canlandırmak için şamdanlar, mumlar, çiçekler, yapraklar gerekli. Ağaçlar helyum balonlarla süslenmeli. Resmi nikâhta ayrı, düğün fotoğrafları için ayrı ve düğün mekânında ayrı gelinlik giyen gelinimizin yürüyeceği, göz alıcı görüneceği gelin yolu dizaynı unutulmamalı. Çiçeklerin çeşidi, renk tonu ve mumlar önemli detaylar. ‘Haydi Çocuklar Uykuya’ ibaresinin yazıldığı iki kişilik davetiyeyle düğüne gelen davetliler eşliğinde dillere destan bir düğün yaptı çiftimiz. Düğün de tamam. Allah mesut etsin.

Sizleri detaylarda boğmak niyetinde değilim kıymetli okurlarım. Evlenme yolunda ilerleyen çiftlerimizin hayallerinden bir kesit sunma niyetindeyim.

Hayal demişken; kalbi pırpır ettiren, pembe pembe gözlük taktıran aşk, tek başına evlilik kararı almaya yetmemeli. Aşk gelip geçicidir. İnsanlar bir anda âşık olur ama sevgi beslemek zaman gerektirir.

Peki bu zaman zarfında eş adayları hangi konuları konuşmalı ve uzlaşmalılar?

Birbirlerine büyüdükleri kültürü, örf, adet ve gelenekleri tanıtmalılar. Ne kadın ne de erkek ileride bu konuyu güç gösterisi ya da karşı tarafı püskürtme aracı olarak kullanmasın!

Madde, alkol bağımlılığı ya da kumar alışkanlığı hususlarında konuşsunlar. Eğer varsa kabul etme ya da tedavi olmayı isteme vuku bulsun. Çiftler konuşmayla sindirme politikasından ziyade, dinlemeyi, empati yapmayı adet edinsinler.

 Birbirlerine “Zamanını yönetebiliyor musun?” sorusunu yöneltsinler. Aslında bu soru ‘’Boş zamanlarını nasıl değerlendirirsin?’’ sorusunun daha akıllıca ve kapsamlı olanıdır. Karşı tarafı iyi tanımak için gereklidir.

Ekonomik durumlarını, gelir ve giderlerini, ekonomik yönden destek olmak zorunda oldukları 2. ve 3. kişileri, varsa gayrimenkulleri, çalıştıkları işleri, tahsil durumlarını eksiksiz, samimi ve nezaket kuralları çerçevesinde birbirlerine sunmalılar.

Aile ve sülale ilişkileri hakkında konuşmalılar. Akrabaların birbirilerini desteklediği, ziyaretlerde bulunduğu, gelen yeni neslin birbirlerini tanıması gerektiği gibi hasletlerde birleşmeliler.

Eş adayları bağımlı Anne-baba-kardeş ilişkisine sahipse bunu birbirlerine anlatmalı ve hayata sağlam bir başlangıç için, bu durumu düzeltmek adına destek almalılar.

Eş adayları ilişkilerini vıcık vıcık yaşamamalı. Yapışık ikizler gibi her an beraber olma, her yere beraber gitme zorunluluğu yok! Birbirlerine nefes aldırmalılar.

“Eş adayım kriz anında iyi bir yönetici mi?” sorusu merak edilmeli. Allah muhafaza ölüm, hastalık, yaralanma, sakatlanma ya da ekonomik buhranlar, ciddi anlaşmazlıklar, tartışmalar esnasında nasıl bir tutum sergileyeceği konusu konuşulmalıdır. Evlilik sonrası sorumluluklar fazlalaşacağı için görev bilinci oturtulmalı. “Bu kadın işi, Bu erkek işi” ayrımlarından ziyade “Nasıl yükünü hafifletirim?’’ hissiyatıyla yaklaşılmalıdır.

Ailenin büyümesi için çocuk sahibi olma fikri üzerinde muhakkak durulmalı. “İleride doğacak kaosu engellemek adına karşılıklı çocuk isteniyor mu? İsteniyorsa yetiştirmek adına kendimizi nasıl geliştirmeliyiz?” sorularına cevap bulunmalı.

  Evet kıymetli okurlarım; aşkla başlayan, hayallerle süslenen evlilik yolunda sağlam temeller kurulmalıdır. Elbette söz, nişan, düğün, gelin-damat, ev düzme kültürümüzün yadsınamaz gerçekleridir. Bunlar hayatı güzelleştiren hoş detaylardır. Önemli olan detaylarda boğulmayıp gerçek saadete erişmek için doğru adımlar atmaktır.

 Herkesin ruh eşini bulup, evlenmesi ve yuvalarının son nefese kadar huzur kokması dileğiyle...

 
Toplam blog
: 4
: 90
Kayıt tarihi
: 20.10.20
 
 

Sedat DÖRTKARDEŞ Aile Danışmanı/Yazar ..