- Kategori
- Şiir
Ey Adrian !
Gökyüzünden bir düş düşer
Zembille karışık
Paramparça ve
Yoz kalmış bir yosma direnişiyle.
Cebimde kırık bir tarakla
Pislikten sapsarı olmuş kır saçımla sakalımla
Kaldırımlarda sürtüyorum perişanlığımı.
Matmazel Catherine kolunda bir tüylü kürkle
Asaletini tutma itinasında
Sigarasında bile bariz bir kibir tütüyor sanki.
Tırtıklı bir sesle “bakar mısınız madam ? ” derken
Rüzgarın verdiği dinginlikle bana baktı
Baştan aşağıya beni süzerken dahi tecavüz ediyor ruhuma bakışları
Parmakuçları yırtılmış ellerimi uzattım ona doğru
Ellerimi tuttu ve
Sen! dedi acıyarak.
Tanımış mıydı acaba çirkin suratlı bu küfeliği ?
“ Beni tanıdın mı ? “ dedi dudaklarım
Baktı baktı gülmeye başladı küstahça.
Elinin tersiyle itip gözlerini kıstı ve
“ Peki sen beni tanıdın mı Adrian ? “
“Hala pisliğin teki misin ?”
Dedi ,sustu usulca kırmızı gül dudaklarıyla.
Arabası yanaştı , binmeye yöneldi
Arkasına baktı ve
“ Beni unutmanı söylemiştim ama becerememişsin hala ! “
Dedikten sonra gözden kayboldu simli bir sağanak akşamında.
Ey Adrian !
Sen pisliğin tekisin sevdiğini unutamayan.
Çöplüğüne geri dön geceyi yalnız bırak.
Fakat; sevmeyi bırakma asla.
Gökyüzünden bir düş düşer
Zembille karışık
Paramparça ve
Yalnız kalmış bir yosma direnişiyle.
Gökhan Cenker