Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Ey Türkiye, titre ve kendine gel!

Ey Türkiye, titre ve kendine gel!
 

Ey Türkiye, titre ve kendine gel!


Ahbap memleket nere?
 
Demokratik açılım süreci ülkede merak uyandırmaya başladığı zamanlar muhabbet ortamında yeni tanıştığım bir genç ile aramızda ilginç yada alışılmış bir muhabbet geçti. Yeni tanıştığım arkadaş Diyarbakır’ın Silvan ilçesindendi.

Muhabbetimiz şöyleydi;
 
-Merhaba ben Hasan
 
-Bende Mervan
 
-Ahbap nerelisin?
 
-Diyarbakır kurban, senin memleket nere?
 
-Rizeliyim kardeş.

-Laz mısın?
 
-Hayır, Laz değilim.
 
-Neden sizin orası Laz değil mi?
 
-Hayır, Laz olan yerler var ama ben Çayeli ilçesindenim ve genelde Laz az var bizim bulunduğumuz yerde. Hem ne fark eder hepimiz Türk değil miyiz neticesinde.
 
-Anladım kurban ama ben Türk değilim, Kürdüm ben…
 
-Kimlikte öyle mi yazıyor kardeş?
 
-Ne yazdığı önemli mi? Benim anam babam Kürt bende Kürdüm.
 
-Tamam, soyun Kürtlerden geliyor olabilir, Kürtçe de konuşabilirsin ama üst kimliğin Türk’tür ve resmi dilin Türkçedir. Böyle kalmalıdır gelecekte de.
 
-Ülkücüsün herhalde kurban
 
-Hayda! Nereden nereye bağladın kardeş. Ben Türkiye’de yaşayan senin gibi bir vatandaşım ama tek farkımız ben Türküm diyebiliyorum sen ise bunu inkar ediyorsun.
 
-Genelde ülkücüler böyle konuşuyor da, hem inkar ettiğimden falan değil senelerden beri hep siz Türklere yapıldı yatırımlar ve bizlere hiçbir yatırım yapılmadı.
 
-Sürpriz misin kardeş? Yoksa cahil mi? Doğuya yapılan yatırımın haddi hesabı yok.Size yaptığımız yatırımları bombaladınız,size gönderdiğimiz çevik kuvvete taş attınız ve sonra geçmiş karşıma bana diyorsun ki bize yatırım yapılmadı.
 
-Cahilim belki de malum okullar hep sizler için yapılıyor ve sizin diliniz okutuluyor, bu çok saçma.
 
-Kardeş sinir oldum şimdi, memleketini sormaz olsaydım keşke… Düşündüklerin çok yanlış size okul da yapıldı kütüphane de yapıldı. Rize’de olup da Diyarbakır’da olmayan ne var söyler misin?
 
-Sen Rize’de ayakkabı giyerken biz lastik giyiyorduk ve siz Rize’de Lazca konuşabilirken biz Kürtçe konuşamıyoruz.
 
-Arkadaşım bizim köylerde halen Trabzon lastiği giyiliyor demek ki bize daha çok eksiklik yapılmış. Dil konusuna gelirse istediğin gibi konuş dilini ama ülkemizin dili Türkçedir ve önce bunu kabul edin siz.
 
-Kendi dilimiz varken neden sizin dilinizi kullanalım. Okullarda neden bizim dilimizde eğitim yok ve neden her sabah ben andımız okurken “Türküm” diyeyim çok saçma bunlar.
 
-Dostum ben seni kırmak istemiyorum, bence hadi uzaklaş biraz belki uzaklarda kurduğunuz ve asla olmayacak olan hayallerinize biraz yaklaşırsın.
 
-Siz Türkler at gözlüğü ile bakıyorsunuz dünyaya!
 
-Bence sen gözündeki o gözlüğü at! Arkadaşım at gözlüğü falan değil ben gerçekleri söylüyorum ama sen ve senin gibilerin kafaları yıkanmış. Bence siz, başınızda durup sizi yöneten cahil insanlara inanmaktansa devletimize yararlı bireyler olmaya çalışın ki herkes sizin için iyi şeyler düşünsün. Bakın siz iyi şeyler düşündüğünüzde her şey yoluna girecektir.
 
Askerime, polisime, öğretmenime, doktoruma taş atmak mı dünyaya at gözlüğü ile bakmamak?

Kendinize çeki düzen verin ülkeyi bölmeye çalışan taraf olmaktansa ülke için iyi bir şeyler yapan taraf olun bence… 

Türbinlerdeki küfürbaz askerler (!)
 
Yukarda anlattığım gibi bir diyalog geçti Silvanlı bir arkadaş ile ve bu konudaki son kararı siz değerli okurlarıma bırakıyorum. Sizler tarafsız ve mantıklı düşünerek hangimizin haklı olduğuna karar verebilirsiniz.
 
Türkiye’de şu anda Kürtçe serbest Silvanlı arkadaş, bak istediğiniz gibi oldu… Sadece Kürtçe serbest olmadı bunun yanında istediğiniz gibi Kürt dili kitabı bile okutulmaya başlandı, andımızı da kaldırdılar, istiklal marşımızı da kaldırdılar yeri geldi mecliste Kürtçe diyaloglarda da bulundu milletvekilleri ve kim bilir daha neler neler…
 
Ama siz hala bir gölde yüzüyorsunuz denizlere ulaşarak okyanuslara gitme hayaliniz boşuna.
 
Nasıl bir şeydir bu anlam veremiyorum yeri geldiğinde bizim karşımıza çıkarak şöyle diyorlar “ Çanakkale’de Türklerle birlikte bizde savaştık ve Türkiye’de hakkımız var”.Şimdi soruyorum size eğer Türkiye’de hakkınız var ve Çanakkale’de sizlerde aynı cephede savaştınız neden andımız ve istiklal marşımızın kaldırılmasını istediniz. Çanakkale’de savaşan atalarımızın torunu olsaydınız Çanakkale savaşının zorluğunu ve o zorlukta yazılan istiklal marşımızın kaldırılmasını teklif dahi etmezdiniz. Tek suçlu yok ki gerçi Türkiye’nin yöneticileri biraz duyarlı olsa böyle mi olurdu? Bence siyasette yalan konuşmalar yapmaktansa az bir şeyde açıp tarih okusunlar tarih!

Onca zorluğun arasında Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı bu değerli eseri, milli marşımızı kaldırmak da ne cüretinize!

Yerinde bir benzetme olur mu bilmem ama ben şöyle düşünüyorum. Belki haklı olarak yahut kimi zaman yanılarak. Söyleyeceklerime kulak verin ve kararı siz verin sevgili okurlarım. Şu bir topun peşinden koşan yirmi iki futbolcuyu izleyen futbolseverlere atıp tutuyoruz, maganda diyoruz ve daha nice küfürler ediyoruz ya hani. Ama onları bırakın da dönüp sayın çok değerli devlet büyüklerimize bakın hele. Şimdi diyeceksiniz ne saçmalıyorsun sen? Ne alaka, diye söyleneceksiniz belki de. Ama bir bakın. O mert, delikanlı futbolsever vatandaşlarımız değil mi her maç öncesinde bayrağımızı saygıyla selamlayıp ardından atalarımız için saygı duruşunda bulunup birazdan edeceği küfürlere inat milli marşımızı gururla söyleyenler? Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri ve bu düşüncedeki insanlar sizler de dinleyin, küfürbaz, ahlaksız diye nitelendirdiğim(n)iz  kişiler sizden daha delikanlı ve daha mert ki  yukarıda da belirtmiş olduğum davranışı ,her maç öncesi ayağa kalkarak atalarımıza ve şanlı bayrağımıza  saygıdan dolayı İstiklal Marşımızı okuyarak sergiliyorlar, helal olsun!
 
Beni yanlış anlamayınız. Amacım, değerli devlet büyüklerimizi yermek değil sadece bu konudaki hassasiyetlerini arttırmak. Daha bilinçli tavırlar sergilemeleri gerektiğini vurgulamak isterim kendimce, bir vatandaş olarak.
 
Şimdilerde ilginç ve beni bir o kadar kızdıran bir şeyler duydum. Bakın ne yapmışlar, resmi dili Türkçe olan ülkemde birkaç belediye çalışanları. Ne cüretle bilemem ama şehirdeki çöp konteynırlarının üzerindeki yazıları Türkçe değil de Kürtçe yazmışlar.
Bu ne cüret! Bu ülkenin resmi dili ne kardeşim?
 
Ben anamdan babamdan şunları öğrendim;
 
-Bayrağımız, beyaz hilal ve yıldızlı al bayraktır.
-Dilimiz Türkçedir.
-Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.
-İstiklal Marşı Milli Marşımızdır.
-Her sabah okulda andımız okunacak.
-Polis ve Asker bizi koruyan kişilerdir, bir şey olunca onlara sığın!
-Öğretmenine saygılı ol ve söylediklerini yap, o senin okuldaki anan ve babandır.
-Oku, ülkene yararlı kişi ol.
-Türk, Öğün, Çalış, Güven.
 
Bunlar öğretildi bizlere… Ve bunlar benim naçizane fikirlerim.
 
Şimdi sizlere soruyorum;
 
Ahbap memleket nere?
Ahbap dilin ne?
 
Ne mutlu Türküm diyene sözünü söyleyen bir önderin,Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkede yaşayıp Türküm demeye çekinen insanlar var.
 
Son sözüm “Türkiye, titre ve kendine gel!”
 
Saygılarımla
Hasan Güçlü

Facebook'da Beğen: http://www.facebook.com/hasanguclu89

 
Toplam blog
: 31
: 731
Kayıt tarihi
: 05.12.11
 
 

Hayatın her anından tad almayı bilmelisiniz... ..