Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Tehlikeli yollar

Tehlikeli yollar
 

Tutturmuşuz bir yol, gidiyoruz gündüz gece… Bu yol nereye çıkar, hangi tepelerden aşar…Nereye kavuşur diye pek düşündüğümüz yoktur. Sadece kafamızı önümüze eymişiz, yürüyoruz gündüz gece… Birisi dese ki, “Yürüyorsun ya , bu yol cehenneme gider…” İnanır mıyız? Belki… Belki değil…

Şöyle çevremize bir bakalım. Ne gibi badirelerden geçiyoruz; ne gibi engelleri atlıyoruz… biraz daha uyanık olmak için. Olanları anlamak için. Çünkü bazı şeyler bozuk ama, anlamak istemiyoruz; görmek istemiyoruz. Veya, “sonra sonra…” deyip erteliyoruz.

Nedir bu sorunlar ucundan, bucağından biraz irdeleyelim: 

1.Eğitim bozuk

Bakanın açık itirafıyla , MEB’nın 125 bin öğretmene ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ve MEB’ğı Bütçe nedeniyle bu öğretmenleri alamadığını söylüyor.Bu kadar öğretmen ihtiyacı varsa, öğretmen alınamıyorsa o zaman ortadaki gerçek ya bu dersler boş geçiyor, veya bu derslere başka öğretmenler ders ücretiyle giriyor. Her iki durumda da insanımız ziyanda değil mi? Milli eğitimin asıl sorunu : nitelik , kalite… Onu düzeltmenin yolları bir uzun macera. Bunun içine teknoloji giriyor; öğretmen eğitimi giriyor; nitelikli okul binaları yapımı giriyor.. dert çok… Hem dert yok…

2. Ekonomi bozuk..

Dışardan bakınca , sanki her şey iyiymiş, iyeye doğru bir gidiş varmış gibi görünse de bu biraz da varolan bir mal varlığının satışından dolayı. Cari açıklar hala devam edip gidiyor; onları önlemenin yolu yokmuş gibi… Açıkları kapamanın bir yolu da eski devlet varlıklarını satmaktı (kibarcası özelleştirmekti…) o da bitti. Şimdi , bir çok Maliye Bakanı haldır haldır yeni kaynaklar arıyorlar. Allah vere bulsunlar. Yoksa yakında açık artırma toprak satışına başlayacağız. Arap Şeyhleri zaten kurt gibi bekliyor. Gelip gidiyorlar: “İstanbul’un falan tepesini ben almak istiyorum…” diyerekten.

3. Toplumsal düzen bozuk.

Gün geçmiyor ki insanların sokaklarda sopa yediğini görmeyelim. Gençler sopa yiyorlar ,bir de içeri girip aylarca yatıp, çıkıyorlar. İçersi sanki piknik yeri gibi oldu. Artık insanlar içeriyi girmekten çekinmez hale geldiler. Utanmıyorlar. Kadınlar bıçaklanıyor, kurşunlanıyor, hepmizi seyrediyoruz. “Bugün üç tane kadın öldürüldü, bu gün beş tane kadın öldürüldü…”deyip işin defterini tutuyoruz. Neden , çünkü önce ekmekler bozuldu. İnsanlar artık eve ekmek götüremiyor.. bir sürü AVM’miz var ama onlardan alışveriş edecek insanlarımız sınırlı. Alışveriş edenlerde hemen “kredi kartlarını” uzatıyorlar. Kartlar hem vatandaşın, hem devletin başına bela… Ödeyemiyor artık vatandaşlar; bir noktadan sonra da “Hapishane ise hapishane…”deyip, alışverişe devam ediyor. Çünkü ekmek almazsa aç kalacak…

4. Dışişleri bozuk:

Başlangıçta, Dışişlerinde sıfır sorun…” dendi.. biz de ne güzel; komşularımızla güzel güzel geçineceğiz; kimseyle sorun çıkarmayacağız; varolan sorunlar da çözümlenecek , diye nice sevindik. Bir de şimdiki duruma bakın. Hangi komşumuzla çok iyi bir ilişkimiz var? Maşallah kanlı bıçaklı olmak üzere olduğumuz komşularımız da sınırlarımızda “Atom” bombasıyla bekliyor… Biz mi deliyiz, onlar mı, bilemiyoruz… Fakat dışişlerinde iyi gitmeyen bazı şeyler var, onu görebiliyoruz. Çünkü insanlar artık kör değil…

5.Ahlak bozuk:

Eğer ekonomik durum bozuksa; o, en çok ahlaki durumu etkiliyor. Aç ayı  oynamaz.. Aç insanın ne yapacağı da belli olmaz…”Fırsat eşitliği yanından baksan; gelir eşitliği yanından baksan… gelirler arasında ayrım çok fazla… Altta kalan kısım sürünüyor. Millet ,başbakana “Geçmiş Olsun”a geliyor… Kapısının önünde, nice defterler dolduruyor. Ağlama duvarı gibi, “geçmiş olsun …”dedikten sonra, Açlığını sefaletini.. Dertlerini anlatıp gidiyor… Vatandaşın dertlerine defter yetmiyor… Gerisi… Gerisi  … Açlık, sefalet, hırsızlık..neyse fazlasını söylemeyeyim, siz bilirsiniz…

6. Siyaset bozuk:

Siyaset “Tek el..” siyaseti olarak yürüyor. !Kaldırın ellerinizi!” Herkes kaldırıyor… “İndirin ellerinizi..” Herkes indiriyor. Başkan her şeye hakim. Başka ses çıkmıyor. Çatlak bir ses çıktı mı, sonradan pişman olup, itiraf etmek mecburiyetinde kalıyor. “ben hata yaptım..” diyor … Kimse , iktidarın yolundan zerre sapamaz… Saparsa, ne olacağını görür… Muhalefetin sesi cılız. Onun da kendi içinde sorunları var. Kılıçdaroğlu’nu durmadan aşağı doğru çekenler var… Parti de herkes kendini beğenmiş… Kimse kimseyi beğenmiyor. Herkes herkesi eleştiriyor. Peki iktidarı kim murakabe edecek? İktidar gülüyor… Kimden korksun yahu!

7. İnançlarımız bozuk:

Din adına konuşan o kadar çok adamımız oldu ki. Birisi ,”Kadınlar, ödünç rahim alamazlar; onunla doğacak çocuk haramdır…” diyor. Bir başka hocamız: “ Organ bağışı yapmak, dinimize göre helaldir…”dir, diyor. Dünya işleri hakkında, öteki dünya adamları fetva üzerine fetva veriyorlar. Herkes birbiriyle çelişip duruyor… Sperm bankalarından sperm alınarak hamile kalmak günah mı? sorusuna cevap veren Prof.Dr. Nuri  Yaşar Öztürk  Hoca,”Bu çocuklar p.. üretimi…” deyip çıkıyor… Haydi buyurun. Diyer yandan insanlarımız, çocuk sahibi olmak için, falan mezarın yakınındaki ağacın dallarına bir ilmik atmayı unutmuyorlar.. şimdilik işlerimiz böyle yürüyor. Hocalar, Hadis-i Şerife göre diye başlayıp, aklına geleni söylüyorlar . Kuran-ı Kerimi diline alan pek yok… Sanki Hadisler, ondan daha kıymetli…

8.Televizyonumuz bozuk.

Öyle , “İffetsiz İffet…” oyunları sahnede ki , ninelerimiz, dedelerimiz, porno seyreder gibi , “Tövbe…tövbe…” deyip, tespihlerini çekip seyrediyorlar… Ama en çok da, Kanuni’nin bir türlü kadınlarla baş edememesini anlayamıyorlar. Koskoca cihan hükümdarı, bir Hürrem’in numaralarını anlayamıyor ve hala … neyse hikayenin sonunu söylemeyeyim… Dava açarlar.Televizyon adamları artık, iktidarın tükürdüğünü yalayan adamlar olmuşlar… “Aman etliye sütlüye karışmayalım…” diyerek kendilerine göre bir yol tutturmuşlar gidiyorlar. Önemli olan, “Reklam pastasından daha büyük bir pay alabilmek..” Onun için de ölçümlerde ne gibi pis durumların oynandığını , yakında mahkemelerde göreceğiz.

9. Spor hayatımız bozuk.

Şike’ye devam mı? Biraz zor. Galatasaray, arslan , artık mahallenin kralı… Var mı yan bakan?Amatör sporlar ala ala hey… memlekette herkes yüzmesini unuttu… Ebru Şallı’dan başka kimse jimnastik yapamıyor. Seba Tümer bile , bir türlü ayağını kaldıramadı… Ne atletizm var, ne Milli sporumuz  olan “Güreş” : Ne oldu bunlara… Aklımız fikrimiz , futbolda… Ama futbol takımlarımızın yarısı da hristiyan vatandaşlarla dolu… Biz kiminle oynayacağız; kimi alkışlayacağız.. Herkes birbirini kandırıyor…

10.Medya bozuk…

Belki de medya bozuk değildir. Bizim kafamız bozuktur. Kim bilir. Fakat bilinen bir şey var ki ,oradan da pis kokular geliyor… Gazeteler alınıp satılıyor. Bir anda Uğur Dündar, işsiz kalıyor… Eee .. böyle bir dünya. Çok konuşur musun? Gazeteler alınıp, satılıyor…Böyle bir dünyada , böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. Aynaya baktığımız zaman, kendimizi dev aynasında görüyoruz ama, diğer yanda bir cüce Sarkozy  canımıza okuyor. Tek başına bize savaş açmış (Yanında bir de Ermeniler var…) oynayıp duruyor… Aslında o da ekonomisine dikat etse iyi olur ama, işte gariban, dikkat dağıtmak istiyor… Dişine göre de Türkiye’yi bulmuş…Kurt dumanlı havayı sever… derler. Biz de “Tehlikeli yollar”da dolaşmayı seviyoruz. Bu günlerde  serüven üzerine serüven yaşıyoruz… Kah , Beşar Esad’a kafa tutuyoruz..  . Kah Kaddafi’yi lanetliyoruz… Olmazsa , İsrail üzerine gemilerimizi sefer üzerine sefer yapıp gönderiyoruz; şehitlerle dönüyoruz… Bakalım sırada kim var? Zaman zaman, biraz daha akıllı olsak, yeni enerji kaynakları bulmak için çalışsak, şu eğitimimizi doğru yola sokmak için, el birliği yapsak; muhalefetle el ele verip, bütün Türkiye’yi yenileyip, donatsak… neler neler yapılmaz ki… biraz daha gözümüzü açsak…Diyorum. Siz ne dersiniz? 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..