Fatih mi Terim mi?

Yavaş yavaş blog hayatına geri dönmeye çalışan biri için (yahut en azından benim için) herhalde zor olan şey nasıl yazacağını bilememek değil de hangi konuyu ele alacağına karar verememektir. Tıpkı tatil dönüşü işe adapte olmanın zorluğu gibi uzun süre ara verip tekrar yazmaya başlamanın zorluğu da bu.

 

Sabah işe giderken radyoda Fatih Terim konusu konuşulduğu için bari bunu yazayım dedim. Tabi bu konuyu yazarken aklıma gündeme dair başka şeyler gelirse de araya serpiştiririm en nihayetinde ortaya karışık bir yazı çıkıverir diye düşündüm. Nitekim bu örneği de zaman zaman Yılmaz Özdil’de görüyoruz.

 

Milli Takım teknik direktörü iken istifa ederek/ettirilerek görevi bırakan Abdullah Avcı aynı zamanda gündemimize de nurtopu gibi bir mesele bırakmıştı. Ülke olarak elbirliği ile bu mesenlin de üstesinden geldik sanırım(!)

 

Avcı önderliğindeki Milli Takım dünya sıralamasında bilmem kaç basamak gerileyerek 58.liğe oturduğunda artık bundan daha kötüsünü yapabilecek bir kişi kalmadığından takımın başına kimi getirirsek getirelim sorun teşkil etmezdi bence. Bu minvalde Yılmaz Vural başta olmak üzere birkaç Türk teknik adam ile görüşülmeli ve hatta bir kaçı birden teknik ekibe dâhil edilmeliydi.

 

Ancak durum herhalde çok vahimdi ve gerek ülke içinde gerekse yurt dışında teknik direktörlerin köküne kıran girmiş olmalı ki bula bula Fatih hocayı bulduk. Temelde Fatih Terim’in teknik direktör olmasına en çok sevinecek kişilerden biriyim belki. Hem Galatasaraylı olduğum için kendisine sempatim var hem de başarıları yadsınamaz bir teknik adam. Lakin dere geçerken at değiştirilmez prensibini dere geçerken iki ata binilmez olarak değiştirdiğimizde sanırım meramımız özetlenmiş oluyor :)

 

Enerjisini ve mesaisini ağırlıklı olarak Galatasaray için harcamak zorunda kalacak olan Fatih hoca sıkışık milli maç trafiğinde ikisini birden nasıl idare edecek göreceğiz. Başarılı olacağından kuşkum yok ancak iki tarafı idare etmeye çalışırken ikisini de duvara toslatma ihtimali de yok değil.

 

Sosyal medyada da bu espri konusu oldu zaten. “Fatih Terim Fenerbahçeyle Beşiktaşı da çalıştırsın Türk futbolu çağ atlasın”dan tutun da “Diyanet işleri Başkanı da olsun”a kadar yüzlerce espri yapıldı.

 

Hocanın iyi olmasını, başarılı olmasını istiyoruz. Fatih Terim İmparator ünvanını haybeye almadı. Hakkıyla aldı. Lakin şimdi iki tane Fatih Terim olamayacağına göre Milli Takımı hangisi idare edecek? Fatih mi Terim mi?

 

*** 

 

Teknik direktörden laf açılmışken Ersun Yanal hakkında da iki laf etmek isterim. Teknik direktörlüğünün kalitesinden, başarılarından ya da başarısızlıklarından, ideallerinden ve hayallerinden bahsedecek zamanımız nasılolsa olur düşüncesindeyim. O yüzden sadece soyadına değineceğim.

 

Kerli ferli spor yorumcuları da dâhil olmak üzere birçok kişi Ersun Yanal’ın soyadını “Yenal” olarak telaffuz ediyor. Yahu etmeyin allasen. Göstere göstere yanlışta ısrar etmeyin. Spor camiası bunu yaparsa ötekiler ne yapmaz. Hatta öyle ki içime bir kuşku düştü bak. Yoksa soyadı Yenal mıydı?

 

Sevgi ve muhabbetle..

 

22.08.2013, Denizli