Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '12

 
Kategori
Güncel
 

Fazla ileri gittik!

Sırtlarındaki çantalardan kafaları gözükmeyen el kadar bebeleri okula göndermekle kalmadık şimdi de ergenliğini tamamlama yaşındaki gençleri milletvekili yapacağız!

(Genç arkadaşlarım: Darılmaca-gücenmece yok…)

Hayır yani, geçen sene alkol kullanma yaşını tartışıyorduk, yirmi dört dendi, yirmi bire falan indi, neydi konu hatırlayalım: On sekiz yaşındaki genç bilinçli olarak karar veremezdi!

Yazdık, çizdik; evlenmesine izin veriyorsunuz da güvenip, içki konusunda mı güvenmiyorsunuz diye…

Ya yazdıklarımız pek etkiledi, ki hiç sanmam, ya da işin içinde bir hesap var ki on sekiz yaşını dolduran milletvekili seçilsin diye uğraşılıyor.

******

Yıllar önce fakültede öğrenciyiz, bir sürü yan ders alıyoruz, hakikaten öyleydi o zamanlar; olabildiğince donanımlı yetiştirilsin isteniyordu öğrenciler, ekonomi dersi falan da görmüştük mesela, iyi ki de görmüşüz enflasyon, devalüasyon, ikame dendiğinde kulaktan dolma bilgiler yerine işin gerçeğini öğrendik.

Mesela hala “Dış Ticarette çok büyüdük” dendiğinde ithalatta mı yoksa ihracatta mı diye soramayıp, üstelik de arasındaki farkı bilemeyen kişiler “Büyüdük” diye alkışlayıp duruyor!

Ciddi anlamda bir de psikoloji dersi gördük, “Adolesan dönemi” konusunu da işledik: Adolesan dönemi ergenlik dönemidir ve üç gruba ayrılır: Erken Adolesan, Orta Adolesan ve Son Adolesan.

On bir yaşından başlar bu dönem, normal şartlar altında, yirmi yaşına kadar sürer.

Tabii ki yine normal şartlar altında…

(Burada ciddi bir parantez açma gereksinimi hissediyorum: Zaman zaman yazılarımda “Normal Şartlar Altında” diyorum ya, laf olsun diye demiyorum!

Zira bazı bilgiler bir takım verilere dayanılarak sonuçlanır ve bu sonuçlar da “Normal Şartlar Altında” etki-tepki mekanizması ile açıklanır.

Mesela, geçen akşam acil servisten çıkan bir kadının yanındaki sekiz yaşlarındaki kız çocuğunun ağzına vurarak söylenmesi normal şart değildir ve özgüvenle yetişmiş sekiz yaşındaki bir kız çocuğu ile eşit tutulması bilimsel olarak da mümkün değildir)

******

Gelelim “Milletvekili” tanımlamasına diyeceğim, yok artık, haddimi fazla aşmış olurum!

“Milletvekili” ne demektir bilmiyor olamaz kimse, yani ilkokulda öğretiyorlar; gerçi beş yaşında çocuk ne anlayacak diyeceksiniz, on sekiz yaşında genci milletvekili yapmaya kalktıklarına göre kimsenin hiçbir şey anlaması da gerekmiyor!

Yani genç arkadaşlar, sizlerin beyninize, enerjinize, ideallerinize sözüm yok! Bu ülke sizin ellerinize emanet zaten; nasıl ki askere gittiğinizde “Vatan size emanet” deniyorsa…

Lakin, gelin şurada anlaşalım: Sizler henüz saçınızı sağa mı yatırsanız daha yakışıklı olursunuz yoksa sola  mı hezeyanlarını yaşarken milletin vekili olabilir misiniz?

******

Bir aralar siyasete bulaşmayı düşünmüştüm; hani insanlık, iyi niyet, temiz bir siyaset falan diyerek; bir duydum ki ortada dönen paraları, dudağım uçukladı!

(Gerçi hak yememek lazım, bu duyum sonucu hiçbir girişimde bulunmadım; yani yetkili bir kişi tarafından teyit edilmiş değil!)

******

Adolesan çağını tamamlamamış bir birey diyerek lafa gireceğim, “ukalalık yapma!” diyerek sözümü kesenler olabileceği için en anlaşılır biçimde “Askerliğini yapmamış, okulunu bitirmemiş on sekiz yaşında gence kız vermeyen” bir toplum için anlamsız bir “Fazla ileri gidiş” değil midir?

Haa, tecavüze uğrayan kızını tecavüzcüsüyle evlendirmeye pek meraklı bir toplum olarak tecavüzcünün askerliği, okulu falan önemli değil, evlendiriverir; kanun da “He” der, yeter ki yaşı on sekiz olsun!

Kız ne der?

Kızı kim dinler!...

******

Normal Şartlar Altında diye anlatmaya çalıştığım da budur zaten!

Hani, İngiltere’de öğrenime başlama yaşı buymuş, yok Amerika’da, Fransa’da falan…

Sahi, siz hiçbir Fransızın, Bir Almanın, bir Amerikalının çocuğunun ciyak ciyak ağladığını gördünüz mü yolda, bir kafede, bir çarşıda?

Göremezsiniz!

Oysa ne alışıldık bir manzaradır bizler için…

Nedenini bir düşünün isterseniz?

******

Bu telaş nedir?

Gençler gençliklerini yaşamadan bir de milletvekili mi olacaklar?

Hayır yani, tamah eden çok genç olacaktır; üniversite okuyup da bir şey olamayacağını bilen babası paralı olan gençler “Bir dönem dahi milletvekili olsam sırtım yere gelmez bir daha” nın hesabını yapacaktır.

Böyle cillop bir iş nereden bulunur?

“Fabrika kursak, baba, batabilir. Daya parayı milletvekili olayım, hayatımı kurtarayım! Var ya, hem de ürettiğin bilmem ne ürününe sıfır KDV yasası da çıkarttık mı, daha ne olsun!”

Çok hoş bir örnek olmadı, farkındayım, aklıma daha yaratıcı bir mizansen gelemedi, ne yapayım?

Yani, eğitim-öğretim yok, askerlik yok, belli bir konuda uzmanlık yok; sınavı yok, yabancı dil bilgisi gerekmiyor; anasını satayım basit bir memur olmak için fakülte diploması yetmeyip de KPSS falan filan sınavlarına tabi tutulup, üstüne üstlük bir de şifreli, şaibeli sınavlara rağmen iş bulma umudunu yitirmemeye çalışıp, hatta, sıkıntılarını polislerin biber gazı ve coplarından ziyade gözaltına alınma korkusuyla ifade dahi edemeyen toplumun bireylerinin vekili olacaklar!

Eeee, kolay ve ballı iş şekerim!

Bu arada, TBMM’nin ihtiyaç duyduğunun fikir alış-verişi olmadığını, zaten fikre değil kafa sayısına ihtiyaç duyduğunu ve zaten bir kafadan çıkan ses ile iş yaptığını bir kez daha teyit etmiş olduk.

Ekonomisi acayip büyüyen(!) Türkiye Cumhuriyeti’nin cari açıklarını kapaması gerekiyor; vergiler yetmedi zahar, bedelli çıktı, satılacak yer de kalmadı; “Koş vatandaş koş! Üç-beş milyara kelepir milletvekilliği var, batan geminin malları bunlar!

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..