FB-BJK Bölüm:334

Futbol tanrılarının Fenerbahçe - Beşiktaş maçları için bir miktar daha özendikleri dün gece bir kez daha kanıtlandı. Bu karşılaşmalarda heyecan ve kalite öyle yüksek oluyor, maçlardan öyle öyküler çıkıyor ki adeta bir futbol gösterisi haline gelen bu doksan dakikalar sadece bizde değil dünya futbolunda da ayrı bir parantezi hak ediyor.

Bu gösterinin Kadıköy sahnesindeki dünkü seansında, yine izleyenlerin çoğu kez soluksuz kaldığı bir oyun sergilendi. Bazı oyuncular perde kapandığında ayakta alkışı hak ederken bazıları görece vasat kaldı fakat final sahnesi merakla beklenen oyun, tüm sahneleri dikkate alındığında, hem oynayanları, hem rejiyi hem de seyircileri memnun eden bir sonla bitti.

Ev sahibinden başlamak gerekirse, Fenerbahçe an itibariyle ligin en iyi takımı. Güçlü ve uyumlu bir kadroya sahip, belirli ve iyi bir oyun planı var, fizik gücü üst seviyede ve motivasyonu yüksek. Sarı lacivertlilerin bu durumu ile ilgili geride kalan haftalar fikir veriyordu ancak Ersun Yananl’ın öğrencilerinin dün geceki derbide özellikle on kişi ile gösterdiği performans söz konusu özelliklerin iyice görünür olmasını sağladı.

Tabi ki tüm bunlar Fenerbahçe’nin maç kaybetmeyeceği veya gol yemeyeceği anlamına gelmiyor, nitekim şartlar ne olursa olsun ilk yarıda yenen üç gol sarı lacivertlilerin özellikle savunmadaki zaaflarının altını çizdi ancak özellikle rakibinin galibiyete bu denli ihtiyaç duyduğu bir ortamda iki kere geriye düştüğü maçı kaybetmemesi, Ersun Yanal ve öğrencilerinin takdiri sonuna kadar hak eden bir başarısı.

Derbide kötü oynayan Fenerbahçeli yoktu ama çok iyi oynayan Caner ve Mehmet Topal vardı. Topal durduğu yer, hamle zamanlaması ve aklı ile tek başına o kadar büyük bir alanı kaplıyor ki takımı tam bir saat boyunca bir kişi eksik oynamasına karşın bu eksikliği neredeyse hiç hissetmedi.

Caner’in yaz aylarında Bale videoları izleyip izlemediğinden emin değilim ama onun bu seneki performansı için Bale benzetmesi yapmak çok yanlış olmaz. Nitekim daha önce gerek Galatasaray gerekse Fenerbahçe’de sıradan bir oyuncu olan Caner bu sene gerçek bir yıldız gibi sahada varlığını hissettiriyor, bekteki görevini yapmanın yanı sıra asistler, goller ve enerjisi ile takımına çok büyük bir katkı sağlıyor.

Ve Beşiktaş… Siyah beyazlılar için, her şeyden önce Galatasaray maçında kaybettikleri özgüveni geri kazanma fırsatıydı dünkü derbi. O özgüven ki, rakiplerine kıyasla daha mütevazı bir kadroya sahip olan Beşiktaş’ın tutunacağı en güçlü dal, siyah beyazlıların sezon başındaki müthiş performansının yegâne sebebi. Rakibin daha ilk yarıda on kişi kalması ve skor avantajını yakalamak Beşiktaş için büyük bir avantajdı fakat gerek Fenerbahçe’nin istekli oyunu gerekse Beşiktaş’ın oyunu tutacak veya yavaşlatacak orta saha gücüne sahip olmaması nedeniyle Biliç’in öğrencileri dünkü derbide yeniden doğma şanslarını kullanamadı.

Aslında Beşiktaş’ın ilk yarıda bulduğu goller, kapandığı değil oynadığı takdirde rakibini zor durumda bırakacağını gösterdi. Fakat Veli’nin çıkması, Necip’in oyundan atılmasına kadar Atiba’ya savunmada görev verilmesi gibi orta sahanın gücünü azaltan durumlar ikinci yarının Fenerbahçe hâkimiyetinde geçmesine ve eldeki avantajların kullanılamamasına neden oldu.

Maçta olan biteni bilmeyen bir Beşiktaşlı için Kadıköy’den 3-3’lük beraberlikle dönmek hiç fena bir sonuç olmazdı. Bugün siyah beyazlıları rahatsız eden, bu skorun iki kez öne geçilen ve rakibin maçın çoğunu bir kişi eksik oynadığı bir maçta çıkmış olması. Fakat iki takımın gösterdiği performansa bakıldığında alınan puan Beşiktaş için yine de kötü değil.

Neticede 2013’ün son Fenerbahçe – Beşiktaş derbisi yine izleyenleri değil izlemeyenleri pişman edecek şekilde güzel ve her şey düşünüldüğünde sonucu iki tarafı da üzmeyen ve yenisi daha şimdiden merakla beklenen bir karşılaşma oldu.

can.nizamoglu@gmail.com

Twitter: _acn_