Fener'in adı derbinin tadı

Türk futbolunun yüz yıllık tarihine damgasını vuran üç büyüklerin kendi aralarındaki çekişme futbolseverlerin en büyük eğlencesidir şüphesiz. Birbirlerine karşı kazandıkları zaferler toplum psikolojisinden, ülke ekonomisine kadar her şeyi etkiler.

Bugün Türkiye’nin en büyük derbisi olarak nitelendirilen, hatta kimi kayıtlarda dünyanın en büyük derbisi olarak gösterilen Fenerbahçe-Galatasaray maçları Avrupa’nın pek çok ülkesince yakından takip edilir. Alınan neticeler ve yankıları aylarca, hatta yıllarca unutulmaz. Bu, her iki takımın camialarının Türk futbolunda, hatta dünya futbolunda lokomotif düzeyde olduğunun açık göstergesidir.

Türkiye’nin ikinci derecede ilgi çeken derbisinde taraflar Fenerbahçe ile Beşiktaş’tır. Siyah-beyazlı renkler için Fenerbahçe maçlarının apayrı bir önemi vardır ve camia içerisindeki toleranslar bu maçların neticesine göre şekillenir çoğu zaman. Sarı-lacivertli camia içinse, Beşiktaş’la oynanan maçlar Galatasaray karşılaşmalarındaki coşkunun gölgesinde kalır.

Burada ilgi çeken konuysa Türkiye’nin üçüncü büyük derbisi olarak gösterilen Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmalarının Fenerbahçe’ye karşı oynanan maçlardaki ilginin çok uzağında kalmasıdır. Biraz futbola alakadarsanız, Galatasaray-Beşiktaş maçlarının havasının basının ve tarafların nabzını artık eskisi kadar hızlandıramadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Beşiktaş’a gönül vermiş herhangi birine sorduğunuzda size “İlle de Fener’i yenmek” dediğini duyarsınız. Galatasaraylı bir futbol severinse cevabı zaten bellidir. Türkiye’nin dördüncü büyük kulübü olan Trabzonspor’un taraftarları içinde bu durum değişmez.

“Derbi maçı” tanımlamasından Fenerbahçe’nin adını çıkarttığınızda kavramın değer kaybına uğraması gerçekten şaşırtıcıdır. Bir maçı “daha büyük” yapabilmek için mutlaka taraflardan birinin Fenerbahçe olması gerekiyorsa, “derbi” dendiğinde Beşiktaş-Galatasaray maçı diğer iki maçın gölgesinde kalıyorsa, Fenerbahçe’yi farklı kılan bir şeyler var demektir. Bunun da “sevimsizlik” adı altında açıklamaya çalışmak ne kadar doğru olabilir?