Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '17

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe Başakşehir'in "hormonlu" taraflarını gösterdi.

Lig’in üst sırasında kendisine yer bulmuş takımlardan Kadıköy’e gelenler arsında Başakşehir’in bir seviye daha iyi olduğunu söyleyebiliriz; ancak bunu da çok abartmamak gerekiyor, biraz.

Zaten hepimizin çok yakından bildiği, tanıdığı Uğur Uçar, Yalçın Ayhan, Mehmet Batdal, Mustafa Pektemek gibi oyunculardan yenilgisiz bir lig liderliğini konuşuyor olmak da fazlasıyla abartılıdır.

Şu gerçeğin öncelikle altını çizelim.

Bu sezon ligdeki sıralama hem adil değil hem de takımların performanslarının karşılığını göstermiyor.

Hakemlerin sıralamayı belirledikleri bir sezon yaşıyoruz ve bunu da normalleştiriyoruz.

Ozan, Salih, Alper gibi Başakşehir’de benzerlerinin olmadığı futbolculardan Fenerbahçe tam anlamıyla yararlanamıyor.

Kuşkusuz bunun nedeni Fenerbahçe’nin büyük takım ve büyük beklentilerin olması; aynı zamanda rakip takım ve hakemlerin Fenerbahçe’ye karşı çok daha farklı konsantrasyonla ‘mücadele’ etmelerinden kaynaklanıyor.

İlk yarı az önce ismini saydığımız oyuncuların Fenerbahçe’nin maçı kazanmasına nasıl etki ettiklerini olduğunu gördük. Bu bölümde Şener ve Hasan Ali de çok yüksek mücadele gücü ortaya koydular.

Golü Ozan’ın atması da bu oyunun, Hasan Ali, Salih yardımlaşmalarının karşılığı anlamına geliyordu.

Karşılaşmanın ilk devresinde Başakşehir’den ligin zirvesine yakışan, beklenen oyunu göremedik.

İkinci devre Fenerbahçe Advocaat’ın pragmatist futbol anlayışına dönünce deplasman ekibi biraz canlanır gibi oldu ve bu bölümde soyadı Demirel olan Volkan’ın koruduğu kaleye iki şut gönderdi. Ancak Volkan, soyadı Babacan olan adaşının performansına yakın bu topları karşılamayı bilince Fenerbahçe kalesine gelen her topun gol olma talihsizliğiyle bu sefer karşılaşmadı.

Bu husus önemlidir; Adanaspor maçında Itandje’ın koruduğu kaleye sayısız top gelmiş ancak kalecinin yüksek performansı bu şutların hem golle sonuçlanmasını engellemiş hem de Fenerbahçe’nin 2 puanına mal olmuştu.

Volkan Babacan’ın sezonunun ilk maçında ne toplar çıkarmış olduğunu hatırladığımızda aslında ligin zirvesindeki pozisyonu da anlatmış oluyoruz.

Başakşehir oynadığında Abdullah Avcı’nın yüksek futbol zekâsı ve bilgisi olan ancak Fenerbahçe yaptığında kimselerin beğenmediği ikinci yarıdaki Advocaat’ın futbol yorumu yine yeterli seviyede pozisyon üretti.

Bu maçın Kasımpaşa ve Rizespor eşleşmelerindeki gibi sonuçlanmaması Fenerbahçe’nin birkaç haftadır yeniden kurmaya çalıştığı takım kurgusu arayışıydı.

Takıma dahil olan her futbolcu ile başka bir oyun oynanıyor gerçeğini artık öğrenmemiz gerekiyor.

Alper sol kanatta başladığı ve çok da iyi mücadele ettiği karşılaşmayı, ikinci yarı Lens’in sola, Karavayev’in de sağa geçmesiyle orta alanda tamamladı.

Lens’in son haftalardaki etkisi baştakine nazaran biraz düşüşe geçmiş görünse de bu maçı da en az iki asist ile tamamlamaması gol vuruşu yapacak takım arkadaşlarının beceriksizliğindendi. Karavayev’in hazırlık ve Kupa maçlarında attığı golün benzerini Lens’in pasını farklı şekilde kalenin üstünden göndererek tekrarlayamaması Fenerbahçe’nin maçtaki gol sayısına etki etti.

Fernandao çok kötü bir penaltı vuruşu kullandı ve skorun bir sayı daha artmasının önündeki engel oldu.

Kazanılan penaltı için çok fazla yorum yapmaya gerek yoktur, ceza sahası dışında faul ile cezalandırılan böylesi pozisyonların ceza sahasındaki karşılığı penaltıdır.

İkinci devrenin başında Fenerbahçe’nin bir penaltısını vermeyen hakem Bülent Yıldırım gösterdiği kartlarla da ligin ikinci yarısının kritik maçlarına ceza tohumlarını ekmiş oldu.

Başakşehir’de göze çarpan oyuncular Cengiz, Mossoro ve Epureanu’ydu. Ancak bu oyunun ve oyuncu yapısının ligimizde yenilgisiz liderliğe nasıl yettiği de bize ait bir fenomen olduğu bir başka gerçektir.

Galatasaray ve Başakşeher’in 3’er puan kaybettiği bu hafta Fenerbahçe 6 puan kazanmış ve zirveye biraz daha yakınlaşmış oldu. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..