Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '12

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'den Trabzonspor'a kupayı taşıyan ince ayar süreci

İddianame ve ek klasörlerin içinde binlerce dinleme kaydı var. Bunun da yüzlerce kişi arasındaki konuşma trafiği oluşturduğunu okuyoruz.

Savcılık makamı bu konuşmalardan kendisine bir suç oluşumu ile ilgili kanaat bildirmiştir.

Bu kanaatle insanlar özgürlüklerinden mahrum edilmiş, cezaevinde kalmaktadır.

Cezaevinde kalanlar kimsenin tanımadığı, bilmediği kişiler olsa belki bu kadar tepki yükselmezdi; ancak Fenerbahçe Kulübü’nün tüm vizyonunu, profilini, maddi varlığını değiştiren başkanı Aziz Yıldırım’ın bu kanaatle suçla suçlanıyor olması çok önemlidir.

Önceki gün hükümetin Trabzonlu bir bakanı çıkıp geçen sezon ikinci tamamladığı ligin şampiyonluk kupasını “ince ayar bir çalışma yaparak Trabzonspor’a kazandırılacağını” kamuoyu önünde itiraf etmiştir.

Sonra da “bunun arkasında kimse bir şey aramasın” diye sanki herkesin her dediğini doğru anladığı hiçbir farklı tarafa çekmediği bir ülkede yaşıyormuşuz gibi yaptığını düzeltme gayretine girmiştir.

Normal olan elbette karşılıklı anlayışı göstermektir. Anlamaya, empati kurmaya çabalamak hatta o yönde gönüllü seçim yapmaktır.

Ancak insanların birbirlerinin ne demek istediğine karşı anlayışlı olma süreci özellikle 3 Temmuz’dan sonra yüksek erozyona uğramıştır. Öncesi de vardır.

Delillerle, suçüstü ve itiraflarla ortaya koyulacak suçların; telefon kayıtlarının arasında iki kişinin konuşmalarının yorumlanmasına dayandırıldığı bir yargılama ortamında elbette “yetkili” bir bakanın ne dediğinin çok önemi vardır.

Çünkü hükümet denilen kurumun anayasada çizdiği görev tanımı “icraattır.”

Hükümet eylem yapmak ve bunların sorumluluğunu üstlenmek üzere kurulur. Belki muhalefet veya sıradan bir milletvekili için “içi boş konuşuyor, kendi görüşünü bildiriyor” diyebilirsiniz ama hükümet öncelikle bir programıyla ve yaptıklarıyla görevlidir.

Bakan o kürsüden Trabzon'a yaptığı bir icraatı nedeniyle hemşehrilerine hitap ediyordu.

Hükümetin veya ona bağlı bir bakanın öylesine konuşuyor olması bu nedenle anlaşılır bir şey değildir.

Kuşkusuz yürütme de her şeyi yapacak değildir.

Futbol çok uzun zamandan bu yana özerk bir yapıya bürünmüştür. Öyle ki kendi disiplin mekanizmasının bile tartışılmaz bağlayıcılığı vardır. Bu çok önemli bir ayrıntıdır.

Hükümet veya yetkilisi bağımsız ve özerk bir kurumun organize ettiği turnuvanın şampiyonluğunu belirleme yetkisine sahip değildir.

Yok, eğer dışarıdan müdahalede veya etkilemede bulunuyorsa o zaman yasalar önünde bambaşka bir çizgiye gelmiş olur; sorgulanır. Sorgulanmakla da kalmaz, yargılanır.

2009 yılının sonunda itibaren özellikle Fenerbahçe’nin Bursaspor ile yaptığı şampiyonluk yarışında Bursaspor lehine taraf duran, bugün de Trabzonspor’a destek veren hükümetin bakanlarının futbolun içinde bulunduğu bu kaos ortamında insanların kafasında “acaba dışarıdan bir etki mi var?” sorusunu akla getirmektedir.

Sonuçta bu kişilerin istekleri ve gönüllerinden geçenler şampiyonluklara dönüşüyorsa, kıl payı kaçanlara da ince ayar çalışmalar yapılıyor ve kupa sözü veriliyorsa o zaman “ne oluyoruz?” sorusunu sormak hakkımız olur.

Evet, “ne oluyoruz?”

Bizim meclisimizin, milletvekillerimizin ve hükümetimizin başka işi kalmamış da Trabzonspor’u şampiyon yapmak için neden böylesine etkin çalışmaktadırlar?

Bu Fenerbahçe karşıtlığı nereden kaynaklanmaktadır?

Operasyon ve yargılama süreci bundan nasıl etkilenmektedir?

Sanırım en rahatsız edici soru da bu olsa gerek.

Bu açıklamadan sonra önümüzdeki dönemde oluşacak her yeni durum kuşkusuz Sn. Bakan'ın sözleriyle ilişkilendirilecektir.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..