Fenerbahçe-Galatasaray derbisinden hangi sonuç çıkmaz?

Başladığı gibi bitmek!.

İlk ve son düdük arasında geçen sürede olanlar, çoğu kez, 0-0‘dan çok daha büyük ve önemlidir. Maç, başladığı gibi bitse de, sahaya çıkan ilk onbirle bitmemiş olabilir.. Giren çıkan olmuştur, zorunluktan ya da taktik gereği... Taraflardan biri, “bir fazla” oynamıştır. Kuşkusuz, ilk akla gelen, kırmızı kartla “bir eksilme”dir. Sonra da, akla bir başka gelen, 12 kişi oynamadır!

Yani?

Hakemin, çaldığı düdük, verdiği kararlarla sahadakilerden birini kayırmasıdır. 

*****

Cüneyt Çakır bu, el üstünde tutulur!

Türkiye’nin, Avrupa’nın, dünyanın dedikten sonra, buna “en iyi hakemi”, “1 numarası” dendi mi akan sular durur; eleştiri yolları tıkanır!

Cüneyt Çakır, hiç “yanlış” yapmaz mı?

“Yanlış”ı kaba, “hata”yı kibar sayanlar, “Hayır, yanlış yapsa da hata yapmaz” derler!

O zaman “damdan düşer gibi” bir soru:

Cüneyt Çakır, gol atar mı?

Akla, tarihe “gol atan hakem” diye geçen Ahmet Akçay gelse de, bilemeyiz. Bilebileceğimiz, Cüneyt Çakır’ın gol/lerde katkısının olabileceği, skora etki edebileceği/dir:

“Kırmızı”yla bir iki futbolcu atabilir!.
Uygun bir zamanda yanıltılır, penaltı noktasını gösterebilir!.
Top, kale çizgisini geçmediği halde, gol kararı verebilir!.
“Kollayıcı”, “doğrayıcı” olabilir!

Ve belki de, bunların dışında, “Tam bir Avrupa maçı gibi yönetti” dedirtebilir!

*****

Fenerbahçe-Galatasaray maçlarının havası bir başkadır.

Bu pazar, 16 yıldır Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yenemeyen Galatasaray, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’na lider olarak gelecek, sonuç ne olursa olsun, lider olacak dönecek.

Lider geldim, lider gidiyorum!..

Galatasaray adına gelecek bir “galibiyet”, bunun daha bir gür söylenmesini sağlayacaktır. Tersinde ise, “Geldiler, gördüler, gidiyorlar” olacaktır.

Bu haftayı koyalım bir yana, Süper Lig’in bitimine 11 hafta var. Bu haftalar içinde ne olur, onu kestirmek zor. Onun için oynanmamış maçla ilgili “hane”ye puan yazmak, “niyet”in dışa yansımasıdır, o kadar!.

Alt tarafı bir maç; ama gel de bunu taraftara, gürültü patırtı isteyenlere anlat!

*****

Tribünlerde gecekondu ağaları gibi yer kapatma...

Tribünlerin belli kurallar içinde kalınma koşuluyla herkesindir. Çıkar sağlama, birileri adına “görev” üstlenme ... olursa, orada “şenlik” olmaz, “kargaşa” olur.

Herkes, üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmelidir

Tribünler, “iç mücadele”de, taraftarın bir taraf adına bir tarafı “devirme”, “darbe” yapma geri değildir.

“Takım aşkı”, başka “aşk”ların aracı olamaz!.

*****

Sona doğru...

Fenerbahçe ya da  Galatasaray nasıl oynamalı, bugüne kadar nasıl oynadılar, golleri nasıl attılar, nereden yediler, ne gibi önlemler almalılar?

Sorular, sorular...

Bütün maçlarda aynı “doğru"lar, “yanlış”lar yapılacakmış gibi saptamalar...

Skor ne olurmuş; ünlüler, sanatçılar, siyasiler, nasıl skor tahmini yapmış; yöneticiler ne demiş; “Truva Atı” rolü üstlenenler ne yaparmış; hakemlerin “sicil”i nasılmış... onlar bir yana, sözümüz “Ben taraftarım” diyene olsun.

Son söz:

Galibiyette payı varmış gibi kendisini öne çıkaran, yenilgide ise, takımına sahip çıkmayan, her şeyi söylemeyi hak sayana taraftar denmez!

ttp://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com