Fenerbahçe gerçek kimliğini mi gösterdi?

Dünya Kupası bizim yurtiçi gelişmeleri izlememizi fazlasıyla etkiledi, hatta gerçeklerin farklı boyutlarda algılanmasına da yol açtı.

Fenerbahçe dün Almanya’nın Köln takımından ki Daum’un Fenerbahçe’ye gelmeden önceki son çalıştırdığı takımdı; 5 gol yedi. Önceki gün de AZ Alkmaar takımına net bir skorla yenilmişti. Kuşkusuz birçok Fenerbahçeli ilk karşılaşmanın bir gösterge olmadığını düşünüyor; üçüncülük maçı dahi olsa Köln karşısında Fenerbahçe’nin gerçek kimliğini ortaya sereceğine inanıyordu.

Ancak Fenerbahçe futbol takımı taraftarını bir kez daha yanılttı ya da gerçek kimliğini gösterdi.

Köln ve AZ Alkmaar takımlarının bir özelliği de Dünya Kupası’nın biri ikinci diğeri üçüncü olmuş ülkelerin temsilcileri olmalarıydı. Sanırım bu iki ülke ekolleri ile ilgili olarak son bir ay içinde fazlasıyla detaylı yorumda bulunduk. İşini ciddiye alan, kontrolü ellerinde tutmaya çalışan, çalışkan ve sonuca yönelik sabırlı, dirençli ve taktiksel oyun oynayabilen bu iki ülkenin takımları da benzer özellikler gösterecekti.

Fenerbahçe nasıl bir takım?

Son yazıda bu soruyu net olarak ortaya koymuştuk sanırım.

“Latin futbolcuların ağırlığı bu sene de fazlasıyla hissedilecek Fenerbahçe Güney Amerika modelini geçen sezondan daha farklı bir şekilde uygulayabilecek midir? Başarısız olan Brezilya, Arjantin modellerinin Fenerbahçe'ye etkisi olacak mıdır? Aykut Kocaman'ın kafasındaki plan ne?”

Fenerbahçe’nin son iki karşılaşmada sonrasında ortaya çıkan tabloyu Aykut Kocaman şöyle özetliyor.

"Hazırlık maçlarının yaratabileceği en yüksek tahribatı yaşadık. Sahadaki oyuncular‚ bırakın Fenerbahçeli futbolcuları‚ profesyonel futbolculara benzemiyordu. Antrenörlük hayatımda bu kadar kolay top kaptıran çok az takım gördüm. İlk yarıda çok hareketsiz ve ikili mücadeleleri kaybeden bir yapıdaydık. Burası Fenerbahçe ve alınacak her skor önemli. Benim adıma kötü bir sürpriz oldu"

Artık denizin bitti yerdeyiz demektir.

Son üç sezondur Fenerbahçe’nin bir türlü belini doğrultamayan futbolcular bunlar değil miydi?

Peki, son üç sezondur bu kadronun yeter olduğuna inananlar kimlerdi?

Gereken transferleri en kısa sürede yapacağını, çok daha dirençli bir Fenerbahçe ortaya çıkaracağını iddia edenlerin başarısızlığı üç defa kanıtlanmış bir kadroda ısrar etmelerinin nedeni neydi?

Hani, teknik adam başka bir ağızla konuşsa oturup susalım, “daha erken diyelim” ancak artık takke tam anlamıyla düşmüştür. Bu kadronun Fenerbahçe’ye yakışmadığını Aykut Kocaman’ın kendisi ifade etmiştir.

Bu oyunculardan ortaya yeni bir sinerji çıkması artık beklenemez. Üstelik çift taraflı bir tehlike vardır; Fenerbahçe’nin önünde bir Galatasaray karşılaşması vardır. Bu kadro profesyonellikten bu kadar uzak bir görünüm içindelerse çok ağır bir hezimet yaşayabilir ya da her zaman (sıkıştığında) olduğu gibi insanların gözlerine bir büyü perdesi indirecek yeni bir galibiyet alarak bir sezon daha idare edebilirler.

Her ikisi de Fenerbahçe’nin yaşayacağı en büyük kâbus olacaktır; tahribatın en büyüğü neymiş görülecektir.

Uzay Gökerman