Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '16

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe kendi talihsizliğini, şanssızlığını da yendi!

Üçüncü çeyreğin tamamlanmasına 18 saniye kala Fenerbahçe rakibi karşısında 55-54 önde giderken son topu Laboral kullanıyordu. Zamanı çok iyi değerlendiren İspanyol ekibinde Bourousis neredeyse mükemmel oynadığı karşılaşmada son saniyede uzak bir mesafeden topu potaya yolladı ve o üç sayı isabetiyle sonuçlandı.

Karşılaşmada Fenerbahçe ilk defa oyunun bir bölümünü geriye düşerek tamamlamış oluyordu.

O an dünyanın neresinde olursa olsun bu büyük maçı izleyen Fenerbahçelilerin tamamı ister istemez son yıllarda sürekli tekrar eden kaybedilmiş finalleri hatırlayarak dejavu yaşıyorlardı.

Birçoğunun içinden “ömrümü yedin, bitirdin, tükettin Fenerbahçe” geçirdiğini de çok iyi biliyorum.

Çok daha zor geçen dördüncü periyotun ve maçın tamamlanmasına 1.01 dakika kala Fenerbahçe 71-67 geriden geliyordu ve işler hiç de yolunda gitmiyordu.

Fenerbahçe - Laboral Kutxa: 88-77Peş peşe Antic, Bogdanovic, Sloukas attıkları üç sayılık atışlardan isabet bulamamış, zaten bozulan morallerin daha da dip yapmasına neden olmuştu.

Ne olduysa da işte o kalan bir dakikanın içinde oldu ve bitti.

0.48 saniye kala Datome Fenerbahçe’yi belki de finale taşıyacak üç sayılık atışı ile takımı maçta tutarken o dakikaya kadar sokak basketbolunun en güzel örneğini veren Darius Adams’ın 0.35’te faul çizgisine gelip ikide bir isabet sağlaması kaderin kırılma anıydı.

Ve Kostas Sloukas’ın 0.25’te maçı dengeye getiren iki sayılık basketiyle kalan son top Fenerbahçe’nin tarih boyunca hep finallerde yaşadığı talihsizliğini, kadersizliğini, şanssızlığını da yendiği bir bölüm olarak hafızalarda kalacaktır.

Maç uzatmaya kalınca zaten İspanyol ekibindeki tüm oyuncu ve kenar yönetiminin yüzlerindeki ifade bizim için umut değeri taşıyordu.

İşte o an Fenerbahçe maçı kazanmıştı!

Uzatmada, o dakikaya kadar sezon ortalamasının üzerinde oynamış olan Bourousis ve Adams’ın kaçırdığı basket ve faul atışlarına karşılık takımımızın her topu rakip potada sayıya çevirmesiyle aradaki fark zaten maç boyunca olması gereken yere taşınmış oldu.

Ve Fenerbahçe F2’ye adını yazdırdı.

Basketbol tarihimizin belki de en önemli zaferini almış oldu.

Hiç kolay değil Euroleague gibi bir platformda sezon boyunca toplamda 28. Maça çıkıp, bunlardan sadece beşini kaybederek finalde olmak.

Böylesine kaybetmeye karşı dirençli bir oyunculardan kurulu takıma sahip olduğumuz için ne kadar övünsek ve gururlansak o kadar az kalacaktır.

Biz çok daha iyi bir takımdık ve hak ettiğimiz yerdeyiz. Eğer bu oyunun dışında kalsak çok büyük bir adaletsizlik olacaktı.

Laboral sezon ortalamasının üzerinde ve ekstra mücadele etti.

Fenerbahçe ise yaşadığı yüksek gerilimin etkisiyle ortalamasının çok altındaydı. Bir ikinci çeyrek ve dördüncü çeyreğin başı var ki böylesini hiç görmedik, yaşamadık. 

Artık finaldeyiz ve kırk dakika sonra kupa sahibini bulacak.

Umarım o kupa Sabiha Gökçen’e büyük komutan Obradovic’in ellerinin arasında iner.

O son yazı da onun için… 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..