Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin anlaşılamayan basketbol ve futbol çelişkisi

Fenerbahçe'nin anlaşılamayan basketbol ve futbol çelişkisi
 

Uluslararası arenada yakaladığımız başarı sayısı öylesine az ki standartlarımızı en küçük zorlayan bir sonuç ister istemez gündeme oturuyor. Örneğin Dünya Şampiyonası’nda ABD’nin final oynaması o ülke için sıradan, hatta kadro seçimi bakımından da üçüncü dereceden olmasına karşın, ülkemizin finale çıkması bile başlı başına bir olay haline gelebiliyor.

Uzatmayalım, Fenerbahçe Ülker’in Perşembe gecesi İspanya’da son Euroleague şampiyonunu Barcelona’yı 69-61 gibi bir skorla yenmiş olması bu bağlamda basketbolumuz açısından çok önemli bir sonuçtur. Şu bir gerçek ki bu basketbola değil de futbola ait bir başarı olmuş olsaydı muhtemelen yer yerinden oynar, oyuncular çeşitli haber bültenlerinde birinci sırada boy gösterirlerdi.

Zaten sporumuzun bu kadar istikrarsız ve tekil örneklerle başarı yakalamasının geri planında yatan şeyin kamuoyunun sadece futbola odaklanmasının büyük önemi vardır.

Bu ülkenin bir çok federasyonuna bağlı oyuncular ülkemizi yurtdışında temsil etmek için sponsor bulamadıklarından kendi ceplerinden finanse ettiklerine ait fazlasıyla örnek mevcuttur.

Neyse… Bunu değiştirmek için muhtemelen bizim kuşağımız için mümkün olmayacaktır.

Bu anlamda kendim dahi Perşembe gecesi spor aktivitesi izlemek için Porto-Beşiktaş mücadelesini seçmiş olduğumu itiraf etmeliyim.

Fenerbahçe’nin futbol dışında diğer spor branşlarına yaptığı yatırımların son beş yıl içinde özellikle Avrupa’da ses getirmesi gerçekten çok ciddi ve ironi yaratan bir durumdur. Ayrıca tam da bu noktada sözü dolandırmadan söylememiz gerekiyor; Fenerbahçe futbol takımının gidip İspanya’da Barcelona’yı 1-0 yenmesi ne kadar tesadüfî bir durumsa, basketbol takımının bu başarısı aynı oranda belli bir hazırlığın, sürecin, yatırımın, emeğin ürünüdür.

Ülkemizde basketbol ne kadar ikinci sırada değer buluyorsa da yarattığı katma ve artı değerlerin hepsi belli bir hak edilmişliğin karşılığıdır. Ancak gereken övgüyü ve ilgiyi alamamaktadır.

Basketbol zaten kendi içinde çok fazla rastlantıya izin vermeyen bir oyundur. Bu nedenle son Euroleague şampiyonu olan ve on gün önce NBA şampiyonu Lakers’ı dize getirmiş bir Barcelona’nın 61 sayıda tutulması ülkemiz adına büyük bir olaydır.

Fenerbahçe takımının bu sene iki oyuncusunu, biri geçen senenin finalisti olmak üzere, NBA’e göndermiş olduğunun altını özellikle çizmemiz gerekiyor. Bu iki oyuncu da Fenerbahçe’nin altyapısından çıkmıştır; bu çok daha önemlidir.

Açıkçası geçen sene bu sayfalardan bir kere Tanjeviç’ten özür dilemiştim, üç sene önce bu takıma aldığı iki genç ve tecrübesiz yabancı oyuncu için, burası basketbolcu yetiştirme yeri değildir, diye defalarca eleştiri yazmıştım, yeri geldiğinden bir kere daha düzeltme ve özür yazmam gerekiyor, Preldzic ve Vidmar’ın ulaştığı nokta işte Fenerbahçe’nin bugün ihtiyacı olacak iki oyuncunun tam da tarifine uymaktadır.

Üç sene önce büyük bir sabırsızlıkla yerden yere vurduğumuz adamın getirip takıma monte ettiği ve benim en çok eleştirdiğim, hatta basketbolcu standartlarına uymadığını düşündüğüm gençlerden Gasper Vidmar Barcelona karşısında 25 dakika sahada kalıyor; 9 ribound ve 6 sayı ile önemli bir katkı yapabiliyor.

Fenerbahçe Ülker’in son beş yılda Avrupa’da önemli kariyeri olan koçlarla çalıştığını, Aydın Örs, Tanjeviç’ten sonra zincire Neven Spahija ismini eklemesinin bugünkü başarıya çok ciddi etkisi olduğunu da düşünmeden edemiyor insan.

Fenerbahçe Ülker’in Euroleague’deki bu başarısını es geçemezdik.

Bütün bunların toplamından mutlaka bir ders çıkarılması gerekiyor. Ayrıca basketbolda başarı, futbolda ciddi istikrarsız ve istenilen yere bir türlü gelememe sorununun aynı kulübün bünyesinde olduğu çelişkisi de bir başka fenomen olarak ortaya çıkıveriyor.

Fenerbahçe futbol takımının neden bu takımın içinden bir Ömer Onan, Mirsad çıkarmıyor, Vidmar ve Preldzic gibi genç oyuncular bulup yetiştiremiyor veya Damir Mrsic gibi yıllarca aynı profesyonellikle verimle oynayan, basketbolu bıraktıktan sonra kalıp takıma kenardan katkı yapmayı sürdüren oyuncuyu takımda tutamıyor, Ukiç gibi kariyerli oyuncular transfer edemiyor olduğunu oturup düşünmesi gerekiyor sanırım.

Avrupa Fenerbahçe’yi futbol takımıyla değil ancak, basketbol ve voleybol takımlarıyla iyice tanımaya başladı. Korkarım insanlar Fenerbahçe’yi bu dallarda mücadele eden bir kulüp olarak belleyeceklerdir.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..