Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin muhtemel rakipleri

Fenerbahçe'nin muhtemel rakipleri
 

Foto: Sabah gazetesi


04/03/2008 Salı akşamından beri türk futbol kamuoyu Fenerbahçe'nin Sevilla karşısında aldığı önemli sonucu konuşuyor.Tüm futbolseverler için inanılmaz geçen bir gecenin bu kadar sansasyonel olması son derece doğal. Bu
sürecin doğal sonucu olarak şimdi herkes önümüzdeki cuma günü çekilecek kurayı konuşup, muhtemel rakipler hakkında fikirler yürütüyor. Ben de bu muhtemel rakiplerin kısa bir analizini yapmak istiyorum. Ancak benim belirlediğim rakipler, yeşil sahalardaki rakiplerden değil. Aslına bakarsanız, pek yeşil sahalarla alakalarıda yok. Benim belirlediğim muhtemel rakipler; ellerine fırsat geçince, mangalda kül bırakmayıp alabildiğine Fenerbahçe'ye saldıran, ancak böylesine önemli bir zafer sonrası, sanki böyle bir maç hiç oynanmamış gibi davranan, Türk futbol kamuoyunu yazılarıyle yönlendirdiklerini ve gündem belirlediklerini sanan kalemler.

Bırakın Fenerbahçe için yazmayı, gerçek futbolsever olsalar, futbol adına bu maç hakkında bir kaç kelam etmeleri gerekirdi.Çünkü o gece ister Türk olun ister Alman, ister Fenerbahçeli olun ister Juventuslu muhteşem bir futbol gecesi yaşanmıştı.2005 yılında İstanbul'da oynanan Milan-Liverpool maçını hatırladık o gece heyecanıyla, golleriyle, penaltılara kalmasıyla.Hele bir de bu muhteşem 120 dakika sonunda turu atlayan ülkenizin takımıysa, o keyifle bir yazı döşenmeniz gerekir.Nede olsa yeri geldiğinde futbolun globalleşmesini hiç umursamadan, en hamasi duygularınızla milliyetçilik borazanıyle ortalarda dolaşıyorsunuz ya, işte size süper fırsat;istediğiniz gibi maç hakkında yazı yazabilirsiniz.Ama olmaz değil mi.Çünkü konu Fenerbahçe'nin başarısı olunca akan sular durur, yazılar yazılamaz, yada şöyle alakasız bir ucundan tutulur, kelimeler boğazda sıkışır, yarım yamalak bir tebrikler çıkarsa ne ala...Bu tip yazarları eleştirdiğim konu işte budur.Madem futbol yazarısınız, neden kişisel kavgalarınızı bahane edip böyle bir maçtan sonra, okurlarınızın sizden beklediği maç yazısını yazamıyorsunuz.
Aşağıda benim gözlemleyip, belirlediğim "muhtemel rakiplerden" birkaçı var.Sizlerde etrafınıza bakarsanız bunlardan epeyi görebilirsiniz.Takım adı önemli değil.Her takım için böyle yazarlar mevcut.Allah gerçek futbolseverleri bu zat-ı muhteremlerden korusun.Bunları takip ettikçe o güzelim futbolun yörüngesinden çıkıp dedikodularla, oyuncuların-tenik adamların-yöneticilerin performansları yerine onların kişilikleriyle uğraşıp futbol unutuluyor, hatta bazen hiç konuşulmuyor bile.


Kazım Kanat: Maç sonrası yazısında Fenerbahçe'nin turu geçmesinin Beşiktaş'ı şampiyon yapacağını iddaa ederek, maç ile ilgili en ufak bir yorum yazmak yerine, bu sonuçtan Beşiktaş camiasına şirin görünme fırsatını yakaladığını düşünüp sevince boğulmuştur.
Hıncal Uluç: Her perşembe yazdığı spor yazılarını takip eden ve bu maç hakkında yazı bekleyen okurlarına, bu maçla ilgili yorum yerine o da bu turu, Adnan Polat'a saldırma fırsatı olarak değerlendirmiş, maç yorumunu Ahmet Çakar'ın bikinisi ile "ben hatta yokini giyerdim" diye enfes bir yazı arasına sıkıştırmış ve günümüzün en iyi futbol analizi yapan köşe yazarı ünvanına erişmiştir.
Kemal Belgin: Her fırsatta Fenerbahçe başkanını ve takımını eleştiren bu yazar, maalesef maçın oynandığından haberi olmamıştır.En azından böyle olduğunu düşünüyorum.Çünkü maçtan sonraki gün yazdığı yazıda maçtan en ufak bir şekilde bahsetmemiş, onun yerine Bank Asya'ya süper 1.lige sponsor olduğundan dolayı methiyeler düzerek, çalıştığı gruba yakın olan bir holdinge şirin görünerek sermayesinin rengini de belirtmiştir.Ne mutlu ona
İlker Yasin: Bizlere, çok maç seyrederek maç yorumcusu olmanın mümkün olamayacağını(öyle olsa 500 kere klasik müzik konseri seyredenler rahatlıkla keman çalabilirlerdi)kanıtlamıştır.Fenerbahçe'nin attığı ikinci ve kendisine uzatmayı getiren o çok önemli golden sonra spikerin o çoşkulu sesinin arasında donuk bir ses tonuyla yaptığı o muhteşem "Fenerbahçe geç attı, daha erken atmalıydı" şeklindeki yorum ekranları başındakileri güldürmüş, son penaltı atışından sonra tur gelince söylediği "ağlamak istiyorum " klişesi de kahkahalara boğmuştur.
Böyle bir maçta, maç 3-1 devam ederken ideal gol atma dakikası kaçtır?Mesela 51.dakikada Fenerbahçe gol atsaydı daha mı iyi olurdu?Daha sonra farka mı giderdi Fenerbahçe?


Yukarıda da belirttiğim gibi bu örnekleri çoğaltmak ve gülmek istiyorsanız, biraz daha dikkat edin etrafınıza, hakikaten yüzlerce var bunlardan.Bir sene önce futbolcu değil bu dedikleri şampiyonlar liginde gol krallığında yarışır, yaşlı dedikleri hat-trick yapar, koşmuyor dedikleri harikalar yaratır.Ama unutmayın bu tip yazarlar asla ama asla yanılmazlar(!)
Tavsiye notu: Bu tipleri okurken fon müziği olarak MFÖ'den -peki peki anladık-'ı dinleyebilirsiniz.

 
Toplam blog
: 4
: 352
Kayıt tarihi
: 30.09.07
 
 

1969 İstanbul doğumluyum. Serbest meslek sahibiyim. Gıda sektöründe faaliyet gösteren işyerim var. S..