Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '16

 
Kategori
Tiyatro
 

Fırat Tanış'la "Gelin tanış olalım"

Fırat Tanış'la "Gelin tanış olalım"
 

Ne zaman bulacaksın içindeki seni? Ne zaman ikiliği bir yapacaksın? Senin sende içre olan, seni sana anlatan bütününle bir olma zamanın gelip geçmedi mi? Sen kendini dünya aleminden sıyırıp yokluk aleminde var etmek için ne beklersin? Yaşadıklarını gerçek mi sanırsın? Yokluğunun avazlarını duyurmak için dünyanın sesini ne zaman susturacaksın? Feryat figan ruhunun çığlıkları bedenini sarmışken, kendine sağır olmayı ne zaman bırakacaksın?

Fırat Tanış ile "Gelin Tanış Olalım" bütün bu duyguları ortaya çıkaran bir müzikal ruh yolculuğu olarak bizi kendi içimize yönlendiriyor. Salondaki koltuğunuza oturduğunuz andan itibaren o gizemli ruhsal yolculuk başlıyor. Kah bir hikayenin ucundan takılıp giderken, kah müziğin ritminde kalp atışlarını duyarken kendinden geçiyor insan.

Üç yıl öncesinden başlayan düşüncenin sonucu olarak Anadolu hikayelerini en iyi dile getiren yazarlardan Semih Çelenk'in kaleminden çıkan ve yine kendisinin yönettiği oyunda Fırat Tanış hem anlatımıyla hem de sesiyle seyirciyi bambaşka alemlere götürüyor.

Oyun içinde 11 türküye can veren Fırat Tanış, bütün bu şarkılara oyunculuğunun gizemli odacıklarından gelen ruhunu da üflüyor. Böylece seksen dakikalık gösteri zaman mefhumundan sıyrılarak bir dakikaymışçasına akıp gidiyor.

Tabii bu yolculukta Fırat Tanış'a müzikleriyle eşlik eden müzik direktörü Nazım Çınar'ı, balabanda Eren Erdoğan'ı, ritimde Sertaç Şanlı'yı ve kabak kemanede Tunç Baydar'ı da es geçmeden, oyuna kattıkları ruhlarıyla, sahnede Fırat Tanış ile "Bir" olma yetenekleriyle alkışlamak gerekiyor. Herbiri enstrümanlarından çıkan notalarla seyirciyi büyülüyor.

Sahne üzerindeki herşey oyunun ruhuna uygun olarak düşünülmüş. Anlatıcı Fırat Tanış sahneye beyazlar içinde gelerek, aynı zamanda kefeni de temsil eden, hiçlik giysisini üstünde taşıyor. Anlatılarını dilden dile, büyüklerinden dinleye dinleye aktaran bir hikayeci oluyor. Varlığı ile yokluğu belli belirsiz olan ışık altında sözünü söylüyor, türküsünü okuyor ve sahneden sessizce çekiliyor. Akılda kalan ise sadece anlattıklarının insanda yarattığı içe dönüş ve kendini arayış kavramları oluyor.

Günümüzde en çok ihtiyaç olan farklılıkların bütünü olabilme becerisini, ötekileştirmeden "Bir" olabilmeyi sağlamak için farklılaştırmadan sahiplenmeyi ve en önemlisi kadının bu dünyadaki insana çıkan yoldaki önemini anlatan oyunu herkesin, ama mutlaka herkesin izlemesi gerekiyor.

İyi Seyirler,

Cüneyt İNGİZ 

 
Toplam blog
: 50
: 411
Kayıt tarihi
: 01.05.12
 
 

Konservatuar mezunu tiyatro oyuncusu, seslendirme sanatçısı ve eğitmen. ..